Markar ESAYAN
Demokratikleşme süreçlerinde haliyle siyaset güçlenir. Demokratikleşmeden bahsediyorsak, ülkede demokratik olmayan bir şeyler vardır ve o şeyin en büyüğü devletin kendisidir. Yine demokratikleşmeye orantılı olarak siyaset üzerinden güçlenen aslında birey ve sivil toplumdur. Demokratik olmayan devlet, vesayetle yönetilen bir ülkeyi ima eder ve böyle bir ülkenin iç ve dış siyaseti ülkeyi yöneten seçilmiş temsilcilerin elinde değildir. Biz Türkiyelilerin ise, büyüteçle vesayet emareleri aramamıza ihtiyaç yoktur. Darbeler, asılan başbakan, bakanlar, şüpheli ölümlere kurban giden cumhurbaşkanları, on binlerce faili meçhul geleneği bize vesayetin ne olduğunu kendi tecrübelerimizin içinden anlatır.
Bu geçmişi bilmeyenlere bir hatırlatma yapalım; böyle bir ülkeyi devralan Erdoğan liderliğindeki AK Parti ve 11 yılda yaşanan değişim, demokratik bir mucizedir. Sorunları ve hala birçok yapılacak reformlar bulunan bir demokrasiden bahsediyor olsak da, kusurlu bir demokrasi ile bir vesayet rejimi asla mukayese edilemez.
Demokratikleşmenin en büyük semeresi olarak, bugün her bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının kullandığı oy anlam kazanmış, ülkenin geleceğini etkileme gücüne nihayet kavuşmuştur. Sandığın ve o sandığa gideceklerin verecekleri oyların itibarının, gücünün bu kadar arttığı bir dönem daha olmamıştır. Muhalefetin güçsüzlüğü bu gerçeği AK Partili olmayanlar yönünden örtmemelidir. Tam da bu nedenledir ki, 2002 ve 2010 döneminde modern, postmodern bir darbe mümkün olamamış, sandık güçlendiği için, doğrudan sandığın gücünü etkilemeye yönelik hamleler yaşanmaktadır.
Bu müdahalenin hedefi sizin oylarınızın gücüdür.
Bu öncelikli olarak bir AK Parti ve Erdoğan meselesi değildir. Bu, AK Partili, BDP'li, CHP'li, MHP'li veya türlü cemaatlere mensup tüm vatandaşların iradesinin korunması konusudur, yani demokratik namus... Son bir yıldır yaşanan olayların Türkiye'nin en istikrarlı döneminde bu kadar kıran kırana bir rejim meselesi haline gelmesinin başka anlamlı bir açıklaması yoktur.
1960, 1971, 1980 ve en son 1997 yıllarındaki darbelerde hükümetlerin seçime giderek bile darbeden korunması mümkün değildi. Böyle bir hamleyi o günkü hükümetler yapabilmiş olsaydı bile, darbeden kurtulamayacaklardı.
Kurt kuzuyu yemeye karar vermişti çünkü.
Ancak bu sefer, seçimlerin, yani siz vatandaşların oyunun, oyunu bozma gücü vardır.
Gözden kaçırılmaması gerekli en önemli husus, günümüzün en değerli meselesinin Çözüm Süreci olmasıdır. Çözüm Süreci'nin her türlü vesayetin soluksuz kalacağı bir normalleşme sağlayacağı çokça yazıldı. Çünkü vesayet, kendisini bu türden kırmızıçizgilerle siyasilerden kaçırılmış sorunlarda var eder. Çözüm Süreci ile bir yandan toplumsal barış sağlanır, vatandaşlar deli gömleklerinden kurtulurken, öte yandan bunun dış siyaset ve enerji politikalarına yansıması ile, Türkiye boyut olarak sınıf atlayacak, farklı bir evreye geçecektir.
Tüm bu hamlelerin karşılıksız kalacağını, müsebbiplerinin takdir ve destek göreceğini beklemek saflık olur. Böyle bir reşitlik ilanı asla cezasız kalmaz. Ve bu ceza Erdoğan'a değil, 75 milyon Türkiye vatandaşına verilecektir.
Erdoğan neden hedef seçildi? Erdoğan şayet ona dayatılan vesayet veya siyasi tercihlere boyun eğseydi, bu şeytanlaştırma operasyonlarının hiçbirisine hedef olmayacak, 'One Minute' gibi bağımsız dış politikalar izlemeseydi el üstünde tutulacaktı. Aklımızla, ahlakımızla, hafızamızla alay edilmemeli. 12 Eylül 2010 referandumu veya 11 Haziran seçimlerine kadar yere göğe sığdırılamayan Erdoğan ve AK Parti hükümeti, şu son iki sene de mi Mr. Hyde gibi bir anda canavara dönüşmüştür?
Hayır. Erdoğan vesayeti kabul etmedi. Bu vesayeti kabul etmez, bağımsız politikalar izlerken yapmış olduğu siyasi tercihlerin doğruluğu veya yanlışlığından bağımsız olarak, bu tavrın kritik bir önemi vardır. Çünkü, seçilmiş bir hükümeti kontrol edebilir, onu veya bir başkasını tercih edebiliriz. Ama izi, soluğu, sorumluluğu belli olmayan yeni tür bir vesayetle bir 80 sene daha yaşayamayız. O vesayetin, babaanne kılığına giren kurt gibi bizlere uzattığı çekici elmalara kanabiliriz. Ama bu, sadece pişmanlık nedeni olur.
Kafası karışık olanlar, kafasının karışmasına müsaade edenler hiç sormuyorlar mı, 150 yıllık bir sorunun çözülme, ekonominin uçuşa geçmeye teşne olduğu bugünlerde neden direnişe çağrılıyoruz diye?
Cevabı Gezi krizinde Türkiye'ye gelerek değerlendirmelerde bulunan ve IRA sürecinde Tony Blair'in beyni olarak görev yapan Jonathan Powell versin: 'Bu protestolar önemli olabilir ancak uzun vadede, 50 yıl sonra ülkeniz için en önemli şey barış olacaktır. (...) İşler yolundan saparsa ve süreç işlemezse bir trajedi olur.'
Yazarlar
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.05.2019
2.05.2019
24.04.2019
21.04.2019
18.04.2019
16.04.2019
13.04.2019
10.04.2019
3.02.2019
28.03.2019