Markar ESAYAN

Anlaşıldı, müdahale etmeyin...
3.07.2011
4120

2 Temmuz 1995’te Sivas bilmem kaçıncı tugayının Havantepesi’nde kısa dönem vatani eziyetimi çekiyordum. Baba tarafım Sivas Tavralı. İlahi takdir, askeriye, baba köyümün yağmalanan arazisi üzerine kurulmuş. 1915’in özeti işte...

Aylarca cephanelik olarak kullanılan “bizim” köyün kilisesine bakarak nöbet tuttum. Bir kere bile merak edip o kilisenin içini gezmedim; kendime göre kurallarım var.

1 temmuz günü, ciddi bir hazırlık vardı. 2 temmuz nümayişlerinin güvenli geçmesi için... Ertesi gün tüm tugay şehre boşalacak, üstelik Sivas’ta başka askerî birlikler de var, polisler var. Hepsi şehre boşalacak, güvenlik için. Güvenlik için...

Ben gitmedim; kendime göre kurallarım var...

Taburun nöbet ağaçları olarak kaldık bir arkadaşımla. 14 saat, temmuz sıcağında, aç susuz nöbet tuttuk arka nizamiye kapısında, helal olsun. Ama gitmedik.

Bol bol sinkaflı laf ettim tabii içimden, nöbete değil, o benim seçimim. “Binlerce askeri, polisi anmalar için Madımak’ın önüne yığıyorsunuz şimdi, o insanlar yakılırken neredeydiniz!” diye. Merak etmiş, kronometre tutmuştum, benim ranzamdan Madımak Oteli’nin önü, salına salına ancak 15 dakika sürüyordu.

Ama iki sene önce olaylar hiç de öyle gelişmemişti, geliştirilmemişti. Şöyle geliştirilmişti, an an...

2 Temmuz 1993... Saat 13:30 civarı...

Bir grup “öfkelendirilmiş” kalabalık Hükümet Konağı önünde toplanıp, Pir Sultan Abdal Şenliklerinin yapılmasına izin veren Vali ve Aziz Nesin aleyhine sloganlar atmaya başlıyor...

13:45... Vali Ahmet Karabilgin, Tugay Komutanı Ahmet Yücetürk’ten askerî birlik göndermesi için yardım istiyor. 14:00... Hükümet Konağı önünde toplanan güruh, Kültür Merkezi’nde toplanan kitleye saldırıyor. 14:15... Vali, Başbakan’a ve İçişleri Bakanı’na gelişmeler hakkında bilgi veriyor. 14:45... İçişleri Bakanlığı’ndan, çevre il ve ilçelerden takviye güç isteniyor. Tugay Komutanlığı’na tekrar askerî birlik sevk etmesi talebi iletiliyor. 15:30... Hükümet Konağı önünden Kültür Merkezi’ne yönelen güruh, Kültür Merkezi’ni taşlamaya başlıyor. Vali, yine Tugay Komutanı’na başvuruyor. 15:55... Polis göstermelik bir müdahaleyle saldırganları copla dağıtma girişiminde bulunuyor. 16:30... İyice toparlanan ve sayıları beş bine ulaşan güruh Madımak Oteli’ni sarıyor ve oteli taşlamaya başlıyor. Polis telsizinden bir anons duyuluyor: “Taş atıyorlar, saldırıyorlar ne yapalım? Cevap veriyor amirleri: “Anlaşıldı, müdahale etmeyin.”

“Müdahale etmeyin” emrini veren, Sivas Emniyet Müdürü Doğukan Öner.

Otelde bulunanlar tanıdıkları bütün milletvekillerini, bakanları arıyorlar. Ulaşabildikleri herkes “Merak etmeyin, gereken yapılacak” diyor. Saat 17:00 civarında koalisyon hükümetinin ortağı Başbakan Yardımcısı Erdal İnönü, Madımak Oteli’ndeki Aziz Nesin’le telefonla görüşüyor. O da Aziz Nesin’e “En kısa zamanda takviye güç gönderileceğini, kimsenin kılına dahi zarar gelmeden kurtarılacağını” söylüyor. Nedense yapamıyor. Saatler geçiyor... Takviye güç bir türlü “kurtarmaya” gelmiyor. 17:00... Valilik, Refah Partili Belediye Başkanı Temel Karamollaoğlu’ndan kitleyi yatıştıracak bir konuşma yapmasını istiyor. Ancak Temel Karamollaoğlu konuşmasına “Bir defa şöyle bir Fatiha okuyalım. Sonra şunların ruhuna el-fatiha diyelim” diye başlıyor. Güruh “Mücahit Temel” sloganları atıyor.

19:45... Güruh, önce otelin önündeki araçları sonra oteli ateşe veriyor. İtfaiye bir türlü gelmek bilmiyor... 20:30... Nihayet gelen itfaiye aracının merdivenleriyle Aziz Nesin ve içerdekilerin bir kısmı dışarı çıkarılıyor. İtfaiye görevlileri ve Refah Partili Belediye Meclis üyesi Cafer Erçakmak itfaiye merdiveninden inen Aziz Nesin’e saldırıyorlar. İtfaiye aracının üzerine çıkan Erçakmak “O adamı kurtarmayın, o öldürülmeye müstahak adamdır” diye bağırıyor. Saldırıya polisler de katılıyor. Aziz Nesin başından ve çeşitli yerlerinden yaralanıyor.

20:55... Artık havada yanık et kokusu var... İş işten geçtikten sonra, polis ve asker havaya ateş açıp katilleri “dağıtmaya” başlıyorlar.

22:00... Ve herşey olup bittikten sonra takviye kuvvetler geliyor.

Bu ülkede Alevilere yönelik önyargılar belli. Madımak diyelim ki derin devlet operasyonu, diyelim ki elverişli şartları derin devlet sağladı, beş bin kişiye 35 kişiyi (iki garsonu sayıyor, iki katili hesaba katmıyoruz, 33 sayısını ise hiç kullanmıyoruz) yaktırabilen zihniyetin sorgulandığını söyleyebilir misiniz?

Müslümanlara, Kürtlere, Türklere, kimseye mesuliyet servis etmeyi samimi bulmam. Biz insan olarak zaten her türlü cinayete karşı olmalı, her haksızlığa tavır koymalıyız. Bu bazen bizim aidiyetimizde ilgili olsa da, durum değişmez.

Ama bugün, Sivas Valiliği anmalara izin vermiyorsa, katliamın kurbanlarından Metin Altıok’un kızı Zeynep Altıok Akatlı’ya “Sizin hiç babanız yandı mı? Hiç evladınız öldü mü? Siz kimi o otelden uzak tuttuğunuzun farkında mısınız? Oradan uzak tutamadıklarınızı adaletten uzak tutmayı pekâlâ biliyorsunuz” dedirtiyorsak...

Telsizdeki o emir hâlâ geçerli gibi gelir bana...

“Anlaşıldı, müdahale etmeyin.”


[email protected]

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar