Markar ESAYAN
Boğucu bir dönem geçiriyor olsak da, siyasi ve içtimai olağan aşamaları yaşamaktayız. Üzerimize çöken şu pornografi boyutunu çok aşan 'şeffaflaşma' günleri mesela... Onlarca yıldır kamusal alanda maskeler takan, kimliğini saklayan, sürekli karanlıkta fısıldaşarak yaşamaya itilen bir toplum yapısı için enteresan bir süreç. Aynı şey devlet için de geçerli. Hiç olmadığı kadar devlet kurumlarının içini görüyoruz. Simetrisinde ise, herkesin dinlendiğinden emin olduğu, mahremin anlamını kaybettiği, kimsenin kendisini güvende hissetmediği bir toplumsal travma sürecindeyiz.
Ülkede 'aşırı kapalılıktan', 'aşırı şeffaflaşmaya' doğru kuralsız ve kontrolsüz bir savrulma yaşanıyor. Bunun yıpratıcı olduğu kadar, olumlu yönleri de var. Çünkü 'kapalı toplum'u dayatan ne kadar otoriter bir tek merkez idiyse, bugün yenisini kuracak-denetleyecek olan kimlikler o kadar çok parçalı ve çok sesli olacak. Çünkü bilgi tekeli hiç olmadığı kadar parçalanmış vaziyette. Bilgi ise güç demektir. Batı bilgi ile Doğu'yu geçmişte domine etti ama artık bilgi bagajı Batı'nın da uhdesinde kalamayacak devasa bir kütleye ve küreselliğe sahip. Toz duman dağıldıktan, kartlar yeniden karıldıktan sonra, buradan ihtimal daha iyi bir dünya çıkabilir.
Yaşananlar eski ahlakın çöküşü demek. Ahlak, yaşadığımız düzeni hangi değerler dünyası içinde algıladığımızı, tepkilerimizi, uyum gösterme kabiliyetimizi hangi ilkelere göre düzenlediğimizi, yani bizim dünyaya 'cevap' verme sistematiğimizi ima eder. Her kararda ahlak ve kimliğimizi yeniden inşa ederiz. Kapalı toplumlarda varsayılan ile gerçek ahlak arasında uçurum vardır. Türkiye'de her kesim, geçmişte kendi inanç ve ideolojilerine uygun davrandığını varsaysa da, bu doğru değil. Türkiye'de totaliter devletin dayattığı ahlakla uyumlu yaşanmış olmasa, rejim çok önceden değişmiş olurdu. Demek ki, herkes varsaydığı, bağlandığı kendi ahlakını değil, rejimin ahlakını içselleştirmiş. Bunu ya hayatta kalmak, ya da menfaati için yapmış.
Gülen Hareketi'nin üst yapısı, aslında Türkiye'deki değişimin önemli parametrelerinden biri olmasına rağmen, değişen şartların farkına varamadı. Böylelikle, değişen bir sosyo-politik yapıda, değişim olmamış gibi strateji kurdu. Kimsenin anlam veremediği 'akıl dışılık ve savrukluklar' bu kritik hatadan kaynaklanıyor. Ergenekon ile onun anladığı dilden mücadele etmek başta 'gerçekçi' olsa da, sonrasında bu mücadele üzerinden biriken güçle kendisine farklı bir kimlik devşirmesi, meşru hükümetle mücadeleye girişmesi, aslında eski ahlaka dair bir şeydi. Bu yöntemin eski Türkiye'de olduğu üzere tutacağı varsayıldı, ama Türkiye değişmişti.
Dindarların bu 'yüzleşme' işini 'eline yüzüne' bulaştırdığı söylenebilir, söyleniyor da. Oysa sadece dindarlar değil, hepimize dair kaçınılmaz olanı yaşadığımızı düşünüyorum. Ulusalcı kesimin değişim sürecindeki olumsuz rolünün, yükü dindarların sırtına yüklediğini unutmamak lazım. Kendimize, cemaatimize, sosyal yapılara ve siyasete dair varsayım ve algılarımız, bu hızlı değişime ayak uyduramayınca, böyle bir krizle 'gerçek' ile senkronize olmak kaçınılmaz oldu. Başlatan siz olabilirsiniz, ama başladıktan sonra kontrol, değişimin kendi karmaşık dinamiklerinin eline geçer. Siz sadece onlardan birisi olabilirsiniz.
Çağımızdaki değişim, bireylerin, sivil toplumun etkinleşmesi, katılımcılığın artması ve şeffaflaşmanın kurumsallaşmasını talep ediyor, yani demokratlığı... Artık bir meşruiyet kaynağı varsa, o gücü tek merkezde toplamakta değil, demokratlıkla kurulan ilişkide. Ortaya 'tek doğru bende' iddiası ile çıkıp, bunu güçle tahkim ettiğinizde, ciddi bir meşruiyet sorunu ile karşı karşıya kalıyorsunuz artık. Çünkü bu iddia eskisi gibi ortak bir kimlik yaratmıyor. Kitleleri 'gerçek bende' iddiası ile mobilize etmek çok daha zor. Onlar, artık gittikçe özgür bireylerden oluşuyor ve ikna edilmek istiyor. Bu ise, şeffaflık ve demokratlıkla mümkün.
Fethullah Gülen bu nedenle, Financial Times FT'ye verdiği son röportajda, herhangi bir partiden yana siyasi tercihlerinin olmadığını ve hayatının sonuna kadar da münzevi şekilde yaşayacağını söylemek zorunda kalıyor. Çünkü dini bir cemaat ile siyasi amaçla hareket eden bir topluluğun lideri olmak arasında yakıcı bir çelişki var. Oysa, Gülen'in sadece bir münzevi olmadığı, hareketin de Türkiye'de CHP'yi desteklediği genel kanıya dönüşmüş durumda.
O zaman bu noktada, cemaatin kendi tabanı önünde bir meşruiyet sorunu ortaya çıkıyor. Meşruiyeti dini bir sözleşmeden alıp, siyasi alana taşıyarak kullanmanın tatmin edici bir cevabı yok. Medyası ve çeşitli kurumları ile hizmet amaçlı kurulan devasa bir makineyi CHP ve MHP'yi gölgede bırakacak denli ülkenin en etkili ana muhalefet partisine dönüştürmek, yolsuzluk iddiaları ve Erdoğan'ı ötekileştirerek bir noktaya kadar makul karşılanabilir. Bu stratejiden, cemaati birarada tutacak kurumsal bir meşruiyet çıkmayacağı gibi, dindaşlıktan gelen eski meşruiyet kaynağı da hızla tükenir.
Seçimlerde oluşacak meşruiyet kaynağına bu kadar nefretle yaklaşılması da bu zaafın bilinmesinden kaynaklanıyor.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.05.2019
2.05.2019
24.04.2019
21.04.2019
18.04.2019
16.04.2019
13.04.2019
10.04.2019
3.02.2019
28.03.2019