Markar ESAYAN
İspanya-Hollanda maçının gecesinde şöyle bir tweet gördüm: 'Arkadaşlarımla son şampiyon İspanya kazanır diye iddiaya girdim. 1-0 öndeyken beş gol birden yedi. Allah AKP'nin de Tayyibin de b... versin.'
Hürriyet'in tükürükçü yazarından tutun, sekter laikliğe ihtida eden yazarına, sıkıştıkça kendisini Mekke'ye, olmadı Budist tapınağına, o da sektiyse Aynaroz Manastırı'na atan celebrity'sinin çıldırttığı, onlardan sekenlerin hesabını da 'Şu çılgın liberal-solcuların' gördüğü bir sosyolojide olacağı buydu.
Çözüm Süreci başladığı anda kendisini Diyarbekir'e, Kandil'e, Rojava'ya atanlar, şu anda da Türkiye'nin Suriye, Rojava, Irak ve genel olarak dış siyaset stratejisinin nasıl çöktüğünden, bunun müsebbibinin tabii ki Erdoğan ve Davutoğlu olduğundan başka bir şey söylemiyorlar. 'Türkiye hala Işid'e yardım ediyor' yazıları döşeniyorlar.
CHP'ye yapılan kaset operasyonundan beri, hiç olmazsa bir tutarlılığı olan 'takoz-ulusalcı' pozisyonu aranır hale gelindi. Artık yanlış da olsa bir ilkeye bağlı kalma çıpasını kaybeden CHP, havası kaçan bir balon gibi gündelik değil, anlık hamlelerle yönetiliyor. Çünkü savaş durumu var. Mesela Lice'deki yol kesmeler için Meclis çatısı altında 'Devlet uyuyor mu, TSK nerede!' diye efelenirken, Lice'de ölen vatandaşlarımızın cenazesinde CHP'lileri Kürtlerin yanında 'dayanışırken' görüyoruz. Kılıçdaroğlu ise dün Eskişehir'de sergilediği ilkesiz hamasette her gün daha iyiye gidiyor.
'Güçlü düşmana' karşı gerilla taktiği...
Kandil, Lice olaylarıyla ikinci bir Silvan durumu yaratarak Öcalan'ın geri çekilmesini sağlamayı daha işlevsel bulmuş gibiydi ki, Öcalan bu sefer 'Acil' koduyla heyeti adaya çağırarak net bir biçimde geri çekilmeyeceğini gösterdi. Bunun üzerine KCK Yürütme Konseyi, eylem yöntemlerinin değiştirilmesini isteyerek, 'Yol kesmeler, asayiş kurmalar, asker ve polis alıkoymalar bu dönemde yapılmamalıdır. Kepenk kapatma eylemleri yararlı değildir' açıklaması yaptı. Tehlike 'şimdilik' kaydıyla geçmiş görünüyor. Ama henüz IŞİD ve Musul etkisinin Kandil'e nasıl yansıyacağını bilmiyoruz.
Kürt coğrafyası ve Kandil üzerinde algı operasyonu denemeleri yapılırken, AK Parti sosyolojisi üzerinde ise 'Erdoğan Çankaya için Kandil'le anlaştı, taviz verdi' propagandası eş zamanlı olarak yürütülüyor. Bu ikili yöntem, 3 Ocak 2013'te hemen sonra Erdoğan için 'Güneydoğu'yu PKK'ya verdi' ile Öcalan için '30 yıllık mücadeleyi hiç karşılığında Erdoğan'a sattı, çünkü o aslında bir esir' kampanyasının 2014 versiyonu... Üstelik sadece iki sosyolojiyi değil, Erdoğan ve Öcalan'ın da sıkışmasını hedefleyen çok yönlü bir strateji.
Hükümet, Öcalan ve Kandil bu noktada sağlam durmalı. Nedenlerini kısaca açıklayayım...
1-) Öcalan bu sefer geri çekilmeyecek gibi. Kandil hesaplarını buna göre yapmalı. Bölgede Öcalan hakkında 'Devletin barış elçisi' şeklindeki alt oymalar, sadece demokratik Kürt hareketini Hamas-El Fetih türünden bir parçalanmaya götürür. Bu 'kaybet-kaybet' oyunudur.
2-) Kandil ve BDP, Kemalist-sekter laik, sosyalist ve sol liberal görünümlü yeni vesayet tekliflerini değerlendirmek yerine, Post-PKK dönemi için nitelikli siyasi stratejiler üzerine çalışmalı. Bir cisim Kandil'e doğru hızla yaklaşıyor ve bunun adı sivil siyaset.
3-) Diyarbekir annelerinin Kandil ve BDP üzerindeki yıkıcı etkisi,
a-) Post-PKK, yani silahsız döneme hazırlıksızlığın,
b-) İkinci bir Silvan yaratma durumunda karşısında sadece Türk değil, Kürt sosyolojisini de bulacağının bir göstergesi olmaktan kaynaklandı.
4-) Erdoğan oyun başladıktan sonra kuralları değiştirecek bir lider değil. Üç seçim öncesi Fethullah Gülen'i sırtından silkeleyip atan bir lider, ne Çankaya ne de 2015 için pazarlık yapar. Ama örneğin kalekol gibi hataları giderebilir. Kandil ve BDP, Erdoğan'ın çaresizliklerine değil, rasyonalitesine hitap etmeli. Siyaset budur. Çünkü Erdoğan çaresizlik gibi bir olgu tanımıyor.
5-) Erdoğan Çözüm Süreci'nde 'yüksek ve müdahalelere tavizsiz siyaset' yapma tarzını değiştirmeyecek. Çünkü neredeyse bir dünya ile uğraşıyor ve her sorun birbiri ile ilişkili. Bu tavrı Kürt halkına diz çöktürmek olarak okumak, bizatihi Kürt halkına diz çöktürmek isteyen kuzu postuna bürünmüş kurtların yemi olmaktır. Kandil 'Biz zorluyoruz Erdoğan'a adım attırıyoruz' oyununu oynasın, bu taban için gerekli olabilir. Ama bu oyuna kendi de inanmasın.
6-) 'Çözüm Süreci'ni bitiririz ha' restine çok güvenilmemeli. Kandil'in topu sürekli çizgi üzerinde sürmesi, her an oyun dışında kalmasına yol açabilir. Olası bir çatışma sürecinde ise, darbe alsa dahi, çözüm çabalarına devam edilecek. Bu PKK'nın savaşın anlamsızlığında tüm anneleri kaybetmesi anlamına gelecek. Öcalan'ın temelde gördüğü de bu.
7-) Hükümet, kalekol inşaatları hatası, Lice travmasına karşı özensizlik ve reform adımları konusundaki yavaşlığını gidermeli. Sadece çözüm için kararlılık beyanları ve sembolik adımların kotaracağından çok daha nazik bir zeminden geçiyoruz.
8-) Musul'daki son gelişmeler, Türkiye, Suriye ve Irak üzerinden Türklerin ve Kürtlerin birbirine olan tarihsel mecburiyetini bir kez daha ortaya çıkardı. Hükümet Rojava perspektifini, Erbil kalitesine çıkarma değişikliğine gitmeli.
9-) Kandil, yüzyıllık bir parantez kapanırken eğer olumlu bir rol üstlenirse, bu 30 yıllık kanlı geçmişin sonunda hayal edilemeyecek onurlu bir final ve parlak bir demokratik başlangıcı ima eder. Gezi ve 17-25 Aralık'ta Öcalan'ın tavrı, yüksek sesle ifade edilemese de dindar Türk sosyolojisinde büyük bir takdirle karşılandı. Bu takdir pek çok adımın atılmasında Hükümet'e olanak sağlayacaktır. Bizzat Kürtlerin siyasi başarısı olan bu kazanıma zarar vermemeli.
Hasılı, hep birlikte sağduyulu olalım. Herkes üzerine düşeni yapsın ve bu darboğazdan kayıpsız geçilsin.
Bu kadar acı, bu kadar bedel artık kafi olsun.
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- Operasyon çökünce...
9.05.2019 - Kızgın demiri soğutma yöntemleri...
2.05.2019 - Müzik ve terör örgütü listelerinin benzerlikleri...
24.04.2019 - Taşın altına elini yine Erdoğan koydu...
21.04.2019 - Millet İttifakı neye kuluçka oldu?
18.04.2019 - Organize kötülüğün peşini bırakmayacağız...
16.04.2019 - CHP'nin 2019 resmi
13.04.2019 - Mazbata fetişizmi neye delalet?
10.04.2019 - 31 Mart’ta Türkiye neyi başardı?
3.02.2019 - Bu seçimin adaletsizliği…
28.03.2019
Yazarlar
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
Cemal
Tuprag ambulansı ve saglık birimi cevre koylere sürekli ve karşılıksız hizmet veriyor zaten. Tv programında bir köylü gercekten rahatsızlandı ve saglık ekibi gerekeni yaptı. Bu olay ilk kez yaşanmıyor. Sadece tv ye ilk kez yansıdı. Koylere en yakın saglık kurulusu 25 km uzaklıkta. Tuprag in böyle bir saglık biriminin olması cevre köylüler için büyük şans.