Markar ESAYAN

Fazlalıksız
2.10.2011
2962

 İnsanın hayatında çok önemli sıradanlıklar vardır.. sıradan bir an.

Onu kimseye anlatamazsın kolay kolay.

Gösterişli değildir çünkü.

Büyük bir kayıp veya coşkun bir sevinç ânı değildir o.

İnsanı yere çakmaz, dışarıdan anlaşılmaz, sadece...

Sana, milyarlarca yağmur damlasının arasından bir tanesi şöyle bir göz kırpar, belirli belirsiz.

Hazırsan yakalarsın, yoksa zaman, yağmur akar gider, farksız.

O hep olur da, sen hayatında birkaçını fark edersin.

Anlarsın, hayatın, o sıradan anda, o sıradan karşılaşmada, kırılır...

İçinden bir şey, düşer.. ama yine senin içine doğru düşer, yer değiştirir.

O anda atılan tohum, yıllar sonra nasıl bir filiz verecek, seni ne hale getirecek, bilemezsin.

Hissettiğin şey, o anda çok önemli bir şey olmuştur, heyecanlanır, paylaşamazsın.

Bir karar verme ânı değildir o, sadece.. belki de.. bir şeyin özgür kalmasıdır, bilemem.

Yıllar sonra belki bilebilirim, sendeki hükmü için, bilmen gerekli değildir zaten.

O tohum ürün verdiğinde, o âna, o sıradan âna dönersin.

O zaman belki anlatmak mümkün olur.

Bazen anlatmak, bazen ise hiç paylaşmamak gerekir.

Bilemezsin, hissedersin.

***

Çok uzun zaman önce...

Bir otobüs ve küçük bir çocuk...

Ailesi ile, şehirlerarası bir yolculukta...

Başını, camın kenarına koymuş, sarı ekinler üzerinden gittikçe alçalan güneşe bakıyormuş.

Hani, kendine bakılamazlığından feragat eder, sanki o son veda ânında unutulan tüm kavgalar gibi, son bir barış ânı yaşanır ya...

Güneş de batmadan evvel, yakıcı kalkanını indirmiş ve görülebilir olmuşmuş, bir lahza için...

Büyülenmiş çocuk, nutku tutulmuş, bir şey görmüş, anlamamış.

O kadar sıradan, o kadar olması gerekli olduğu kadar fazlalıksızmış ki.

İçinde bir şey yer değiştirmiş çocuğun.

Acı vermeyen bir soyulma, belli belirsiz bir çizik, yırtılma hissiyle birlikte.

O düşüşün sesini duymuş.

Midesi gerilmiş, aynı salıncaktaki gibi.

İçinde o şey düşerken, “bakın neler oluyor, siz de gördünüz değil mi” demek için...

Heyecanla annesine babasına, kardeşlerine bakmış.

Herkes kendi âlemindeymiş, babası, o uyanık adam, uyukluyormuş hatta.

Sonra, otobüsün geri kalanına bakmış.

Bu mahrem ânına tanık olan bir dışarılıklı var mı diye, biraz da korkarak

Yokmuş...

Olamazmış.

Olmamalıymış.

Olsa olmazmış.

Biricikmiş...

Bu yalnızlığı kesinleştirdiği anda, içinde düşen şey yeni yerine kavuşmuş.

Yerli yerine...

Ve yemin ederim böyle olmuş.

Annesine anlatabilirmiş sadece.

Adını küçükken, sadece onun gördüğü “nur”dan almış çünkü.

Yeni bir insan olmuş çocuk.

O sıradan tecrübe yaşanmasa ne olacaktıysa, artık o olmayacakmış.

Hissettiği sadece buymuş.

Değişmiş.

Ona bir şey çarpmış.

Neyin çarptığını bilmiyormuş.

Bunu biliyormuş sadece.

Zaten annesi dâhil kimseye anlatmamış.

Ve sanırım, tam olarak da hiç anlatamayacak.

Olmaz çünkü.


[email protected]

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar