Markar ESAYAN
ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden’ın dünkü ziyareti öncesi Cerablus merkezli “Fırat Kalkanı” operasyonu başlatıldı. DAEŞ ve PYD mevzileri obüslerle vurulurken, sınıra ağır silah, asker, tank ve hava savunma sistemlerinin kaydırıldığı basına yansıdı.
Öncellikle operasyonların azami ölçüde FETÖ’cü hainlerden arındırılmış ordumuzca yapıldığını ve “bir sözün tutulması” anlamına geldiğini hatırlatalım.
O söz, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a aitti. Cumhurbaşkanımız “Tüm dünyaya sesleniyorum. Bedeli ne olursa olsun Suriye’nin kuzeyinde, Türkiye’nin güneyinde bir devlet kurulmasına asla müsaade etmeyeceğiz” demişti.
ÖSO’nun Cerablus’u alması halinde Azez-Mare hattında 120 km uzunluğunda 90 km derinliğinde bir alan kontrol edilmiş olacak. DAEŞ halen bu bölgede 70, PYD ise 17 köyü kontrol ediyor.
Hatırlatalım: Suriye’nin kuzeyinin PKK tarafından işgal edilmesi ile Türkiye’nin güneyinin işgal edilmesi arasında bir fark yoktur. Bunu bütün dünyanın anlaması gerekiyor. Bu Türkiye için sıradan bir mesele değil. Gerçek bir kırmızıçizgidir.
Biden’ın ziyaretine denk gelmesi “manidar” bulunan “Fırat Kalkanı” operasyonunu Fehmi Korudünkü yazısında 1990 yazında Saddam’ın Kuveyt’i işgali sırasında ABD Dışişleri Bakanı James Baker’ın ziyaretine benzetmiş.
Özetle, Özal, dönemin şartlarında Baker’ın kendisinden talep edeceğini bildiği şeyi ziyaret öncesi yapmış ve baskı altına alınmadan Kerkük/Yumurtalık boru hattını kendisi kapatmıştı. Böylelikle vaziyeti kurtarmış olmuştu. (İşin bu kısmı da tartışılır ama onu erteleyelim.)
Bu sefer de Türkiye, Biden öncesi ABD talebini karşılıyor, ABD’nin hışmından korunuyormuş.
Olgular böyle ters yüz edilerek neden ABD’nin itibarı kurtarılmaya çalışılıyor? İlginç.
Koru, zaten Türkiye’nin DAEŞ’le mücadele ettiğini, Suriye’deki ne idüğü belirsiz gruplara
silah yardımlarını CIA’in yaptığını, bu silahları ele geçiren DAEŞ’in ise Musul’u işgal ederek Levant’ın büyük bölümünde hakimiyet kurduğunu söylerken teorisi çöküyor.
Fırat Kalkan’ı operasyonu 120*90 kilometrekarelik bir güvenli bölgeyle sonuçlanacağını, bu güvenli bölgeyi ABD’nin geçmişte kabul etmediğini, aramızdaki asıl ihtilafın bu olduğunu, yani Fırat Kalkanı’nın ABD’nin (henüz) isteği olamayacağını Koru bilmiyor olabilir mi?
Türkiye’nin zaten DAEŞ’le savaştığını, meselenin PYD/PKK devletine mecbur etmek, son operasyonun bir amacının da bunun önüne geçmek olduğunu bile bile Türkiye’nin ABD’yi sinirlendirmemek adına ön aldığını ima etmenin amacı ne olabilir?
Son operasyonu Türkiye’nin (birilerinin isteği üzere) tek başına yapmadığı, Rusya ve İran ile yeni paradigma sonrası bir ittifakla gerçekleştiğini ve doğrusunun da bu olduğunu yazmanın lüzumsuz olduğunu düşünürüm.
Evet, bu bir ön almadır; ancak bu ön alma, Suriye’nin bütünlüğü çerçevesinde Türkiye/Rusya/İran troykasına ABD’nin katılımını sağlamak içindir. Yapılabilecek en başarılı diplomatik/askeri sıçramayı ima eder.
Biden’ın uçağındaki bir yetkili, PYD güçlerinin ilerlemesini durdurduklarını ve Türkiye’nin müdahalesini desteklediklerini ifade etmiştir. İşte gerçek ön alma budur ve 1990 örneğindeki ülke pozisyonları bugün tam tersi durumdadır.
Suriye’ye orduyu ve devleti FETÖ’den temizlemeden ve ittifaklar oluşturmadan tek başına girmek Türkiye’nin felaketiyle sonuçlanacaktı. ABD böyle bir girişten yanaydı. Şimdiki durumla bunun alakası yok.
Kaldı ki Türkiye şu anda dahi sınırı kara birlikleri ile resmen geçmiş değil. Ama kalan tüm unsurlarla harekât destekleniyor ve bunu müttefiklerinin onayıyla yapıyor. Cerablus alındığında uluslararası meşruiyeti olan güvenli ve uçuşa yasak bölgenin oluşturulması ve Türkiye’nin dahli tabii ki söz konusu.
Bunlar yol açacağı sonuçlar bakımından siyah ve beyaz kadar farklı yöntemlerdir.
Bu kritik farkı, Türkiye/ABD arasındaki ilişkinin değişmekte olan kimyasını görmezden gelmek, ziyaretteki Türkiye’nin psikolojik ve fiziki üstünlüğünü 1990’lara eşitlemenin amacını okuyucuya bırakıyorum.
Mesele Koru değil; sadece onun yazdıkları üzerinden durumu anlatmak çok daha kolay ve ibretlik oldu.
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları










































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.05.2019
2.05.2019
24.04.2019
21.04.2019
18.04.2019
16.04.2019
13.04.2019
10.04.2019
3.02.2019
28.03.2019