Markar ESAYAN

Bir ölüm kalım savaşındayız...
11.10.2016
1386

 Şemdinli’de Durak karakoluna yapılan saldırıda onu asker beşi sivil olmak üzere 15 vatandaşımız şehit oldu.

Milletimizin başı sağolsun. Şehitlerimizin mekanı cennet olsun.

Tüm bu kayıplarımız yüreklerimizi dağlarken, sözler kifayetsiz kalıyor. Ama aynı zamanda bize hep aynı gerçeği hatırlatıyor. Bu ülkede, bu coğrafyada yaşamanın bir bedeli var. Milletimiz bu gerçeğin farkında. Hamasete pabuç bırakmıyor. 15 Temmuz’da şehit olamadığı için üzülen nevi şahsına münhasır, değerli bir halkız.

Açıkçası, 15 şehit verdiğimiz gün başka bir şey yazmak içimden gelmedi.

Milletimizin feraseti ve değeri üzerinde bir yazı yazmak şehitlerimize olan borcumuzdur diye düşündüm.

İkinci Dünya Savaşı’nda, neredeyse bütün Avrupa, Nazilere teslim olmuştu. Hitler elini kolunu sallayarak Polonya’yı, sonra Fransa ve Avrupa’nın geri kalanını teslim aldı. Nazilere karşı gerçek bir direniş sadece Yunanistan ve Yugoslavya’da görülecekti.

Hatta 1940’larda birçok Avrupalı mütefekkir ve siyasetçi, birleşik Avrupa’yı Hitler’in kuracağına ikna olmuş, sürecin tamamlanmasını bekliyordu.

Böyle olduğu için de Avrupa’yı ABD ve Kızılordu “kurtardı.”

Öyle olduğu için de koskoca Avrupa savaş sonrasında ABD ve Rusya vesayetine girdi. Marshall yardımı ve koruma için Avrupalılar ABD’ye adeta yalvarıyordu. ABD ise Polonya’dan Bulgaristan’a kadar olan kısmı Rusya’ya teslim etmeyi çoktan kabul etmişti. Doğu Avrupa Stalin faşizmi ile savaştan sonra soykırıma uğradığında kimsenin umurunda olmadı.

Avrupa Birliği’nin atası AET, Avrupa Para Birliği gibi kurumlar bugünün 200 milyar dolara yakın bir ABD Doları’yla ABD tarafından kuruldu. Batı Almanya bir ABD mamulü oldu. Deutsche Markı bile ABD’de basılıp uçaklarla Federal Almanya’ya taşındı.

Bunlar bedel ödemekten kaçınmanın sonucu gerçekleşen sonuçlardı. Kimse ABD’yi suçlayamaz. Paradoksal olarak Hitler’den sonra bir Stalin tehdidi olmasaydı, Avrupa şu anda Ortaçağı yaşıyor olabilirdi.

Bu nedenle milletimizin tarihte ve şu anda ödediği bedel çok ama çok değerli.

Aslında PKK, FETÖ ve DAEŞ ile değil, ülkeyi kontrol etmek, üzerinde ameliyat yapmak isteyen üst akılla mücadele veriyoruz. Millet iradesini canı pahasına ve başarıyla temsil eden, onu koruyan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı “teslim etseydik” başımızı okşar, muhtemelen uyuşturucu etkisi yaratması için kısa bir süre bahar havası estirir, sonra da öldürücü hamlelerini yaparlardı. Ülkenin bölünmesini bize reform diye yuttururlardı.

Osmanlı Küçük Kaynarca yenilgisiyle büyük devlet olmaktan çıkmış, bu 1. Dünya Savaşı yenilgisiyle tescil edilmişti.

Bu coğrafya ya beylik döneminde olduğu gibi, parçalanmış birbirleriyle savaşan butik devletçikler ya da güçlü büyük bir devlet üretiyor. Kendi haline bırakılacak bir yerde yaşamıyoruz.

Bu gerçeği herkesin hazzetmesi lazım. Güçlü, bir ve dayanışma halinde olmak zorundayız. Türk’ün, Kürt’ün, Sünni ve Alevi’nin, Müslim ve gayrımüslimin velhasıl herkesin yararına olan tek gerçek bu. Bir/beraber ve muhabbet içinde bir ülke olmak durumundayız.

Vatanın değerini 15 Temmuz’da bir kez daha anladık. Bu bir ölüm kalım savaşı ve erteleyebileceğimiz, devredebileceğimiz, kaçınabileceğimiz bir durum değil.

Herkes bedel ödemeyi göze alıp, herkes korkuyu korkuttuğunda, ödeyeceğimiz bedel asgari olacaktır.

Bu millet bunu her defasında kanıtlamıştır.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar