Markar ESAYAN
İkinci Dünya Savaşı’nın sonunda Almanya ve Japonya’nın teslim olması an meselesi iken, atom bombasının kullanılmasına dönük bir tartışma yaşanmaktaydı ABD’li bilim “adamları” arasında. Azınlık bir grup, bunun büyük yıkıma yol açacak bir hamle olacağına dair direnmeye kalkmışlardı. Ancak diğer bilim “adamları”, fonların devamı için yaptıkları işin parlak bir sonuca yol açması gerektiği konusunda baskın çıktılar.
İşte Batı’nın Trump’ın kazanmasıyla iyice su yüzüne çıkan “Karanlık” çağının başladığına dair korkusunun temelinde, bu türden bir çürüme/dekadans var.
Atomize olmuş ve bedenin ihtiyaçlarına dönük bir hapishaneye kapatılmış sözde bireyler, artık bu anlamsızlığı daha fazla taşıyamıyorlar. Ne ifade ettiği muğlak bir özgürlük adına, insanı toplumdan, geçmişinden, geleneklerinden, aile ve inançlarından koparan zihniyet tüm parlak kamuflajlarına rağmen artık kurguyu ayakta tutamıyor.
ABD/AB özelinde siyasi merkez ardı ardına çöküyor. Mühendisliklere, medya operasyonlarına, elitizm ve lobizme dayalı sistem, sağduyulu olması gereken merkezin değerlerine ihanet ettiği için kitleler marjinal partilere doğru akıyor. Merkez partileri müesses nizamla özdeşleştiği için güçsüzleşiyor. Fakirleşen orta sınıf, ümitlerini kaybeden dar gelirliler, kendilerine keskin çözümler öneren marjinal partilere yöneliyorlar.
Öte tarafta Hillary kurgusunu satın almış gözüken eğitimli, genelde zengin kıyı bölgelerinde yaşayan üst/orta sınıf ve elitler ise büyük öfke içindeler. ABD’nin birçok bölgesinde ayaklanmalara tanık olunuyor. Bir Avrupa Baharı’nın başlaması an meselesi. Bu ayaklanmaların bayraktarlığını da PEGİDA, Neo Naziler ve Le Pen’in yapacağı kuşku götürmez.
Batı’nın karanlık bir çağa girmesi Türkiye için de iyi bir haber değil hâlbuki. Trump ise bir Erdoğan değil. ABD’deki 8 Kasım seçimleri ile 3 Kasım 2002 seçimleri arasında sosyolojik bir özdeşlik kurulabilir ama bunu dikkatli yapmak lazım. Evet, “göbeğini kaşıyan John”lar bir Erdoğan’ları olmadığı için Trump’a yöneldi. Çeperde kaldıkları doğru. Danimarka’da milli gelirin yüzde 90’ı toplumun yüzde 90’ına giderken, ABD’de bu oran yüzde 10. Bu durum 3 Kasım Türkiye sosyolojisini andırıyor.
Ancak bu dip dalgasının taşıyıcılığını Türkiye’de üstlenen Erdoğan, ülkeyi demokratikleştirdi, milli iradeyi esas kıldı. Müesses nizamla siyasi ölçüler içinde çok başarılı bir kavga verdi. Ancak Trump henüz yolun başında ve iki milyon kaçak mülteciyi sınır dışı etme vaadiyle işbaşına geldi. Erdoğan ise, üç milyon mülteciye kucak açarak dünyaya demokrasi dersi veriyor. “Dünya beşten büyüktür” diyor. Yeni bir Ortadoğu hukuku, yeni bir terör tanımı ve yeni bir paylaşım zihniyeti öneriyor.
Trump karşıtları ona karşı çıkarken, şüphesiz koca bir algı makinesinin her türlü manipülasyonundan etkilenerek de bunu yapıyorlar. Burada CHP ve medyasının CHP kitlesini yalanlarla depresyona sokmasıyla yakın benzerlik var. Dolayısıyla bu aşırı yükleme, Trump’ın kazanmasıyla ayaklanmaya dönüştü. Ancak siyahilerin, hispaniklerin ve göçmenlerin Trump’tan korkmak için ciddi nedenleri de var.
Hasılı, Erdoğan çevre hareketini şiddetten uzak tutarak, demokratik şekilde siyasete adapte etti ve merkeze taşıdı. CHP ise gittikçe marjinalleşti ve işi ayaklanma çağrılarına kadar vardırdı. Burada ABD/AB ve Türkiye elitleri arasında ciddi bir özdeşlik var. O yüzden ittifak ettiler zaten.
Trump bu zor ama doğru yolu benimserse, kalibresi de yeterse, dünya için iyimser bir dönem açılabilir. Bu zayıf da olsa bir olasılık. En azından bir belirsizliğe sahibiz. Çünkü Hillary’nin gelmesi halinde dünyanın daha kötü bir yer olacağı kesindi. Tüm ayarlamalar buna göre yapılmıştı.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.05.2019
2.05.2019
24.04.2019
21.04.2019
18.04.2019
16.04.2019
13.04.2019
10.04.2019
3.02.2019
28.03.2019