Hayır cephesinde farklı kesimlerin nasıl ve neden aynı yerde tahkim olduklarını, bunların amaçlarının ne olduğunu milletimizin büyük kısmının farkında olduğunu görüyoruz.

Benim gözlemlerime göre, hayır vermeye eğilimli vatandaşlar da, PKK’nın, FETÖ’nün neden canhıraş şekilde hayır kampanyası yaptığını anlamaya, anayasa değişikliği teklifi ile ilgisini çözmeye çalışıyorlar.

Eğer PKK sözde liderleri “Evet çıkarsa biz biteriz”diyorsa, bu vatandaş için önemli bir işarettir ve CHP’li, MHP’li, HDP’li seçmenlerimizin bunu dikkatle izlediğini, hassasiyet gösterdiklerini görmek gerekir.

Öte yandan, HDP ile neredeyse özdeşleşen CHP’nin, halkoylamasında muhafazakâr vatandaşlardan destek alma mecburiyetinde olması nedeniyle, önce yaratıp, sonra mesuliyeti Erdoğan’a yıktıkları “kutuplaşma” söylem ve eylemlerini geri çekmeye çalıştıklarını görüyoruz.

15 yıldır aşağılama amacıyla kullandıkları “AKP” yerine “şimdilik” “AK Parti” tanımına geçtiklerini, tasarıyı AYM’ye götürmekten (Oysa komisyon ve Genel Kurul süreçlerinde AYM için kanıt üretmek adına kendilerini paralamışlardı) vazgeçmelerini, Taksim’e cami meselesine, TSK’da başörtüsü serbestisine hiç girmediklerini, tek sermayeleri olan Erdoğan düşmanlığını yine şimdilik bir kenara bırakmaya çalıştıklarını izliyoruz.

Lakin benim varmak istediğim yer burası değil.

Burada asıl dikkat çekici olan, teklifin daha yasalaşmadan CHP’yi geniş toplumun değerleri ile uzlaşmaya zorlamış olmasıdır.

İşte CHP bu yüzden değişikliğe ölümüne karşı çıkıyor. Millet iradesi güçlendiği, bunun dışında bir iktidar alanı kalmayacağı için CHP ve yol arkadaşları “Hayır” diyorlar.

Şu anda yaptıkları ikiyüzlüce bir taktik. Bunlar gerektiğinde burun kıracak, bacak ısıracak denli militan davranan kesimler. Prof. Türkkaya Ataöv’ün torunu yaşındaki Sabah muhabiri Selva Ünal’a nasıl kafa attığını, Nagehan Alçı’ya ise nasıl saldırıldığını gördünüz.

Müjdat Gezen Sanat Merkezi’ne yapılan kundaklama ile Cem Küçük arkadaşımızın evine yapılan saldırılar da aynı amaca matuftu. Kundakçının Gezen’in dediği gibi “sakallı bir şahıs” değil, kapatılan “Takunya” adlı muhafazakârları aşağılayan bir sitede yazdığı ortaya çıktı.

Hepsine geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum.

Kısaca eklektik bir tavırla, o hakir gördükleri muhafazakârların oyunu almak üzere bir ortaoyunu sergiliyorlar. Burada bir şüphe yok.

Ancak, değişikliğin gölgesinin dahi onları bu “normalleşmeye” doğru ittiğini görmek burada daha önemli.

Kuvvetler artık gerçekten birbirinden ayrılacağı için, Meclis Meclis, Hükümet Hükümet, devlet de devlet gibi olacak.

İşte PKK ve FETÖ’nün korktuğu bu.

Asıl sorun, CHP’nin de aynı şeyden korkmasında. Çünkü o bir terör örgütü gibi düşünemez, davranamaz. Ülkenin, milletin iyiliğine vesile olacak bir değişikliğe, terör örgütleriyle aynı hizaya gelerek karşı çıkamaz.

Peki hiç karşı çıkamaz mı?

Olur mu öyle şey? Tabii ki çıkar. Teklifle ilgili ortaya rasyonel, nesnel eleştiriler ve alternatiflerini de koyarsa, bu ancak takdir toplar-dı.

Bunu yapmadı. Bunun yerine teklifte olmayan yalanlara başvurdu ve vuruyor. Yok rejim değişiyor, yok federasyon geliyor, yok Meclis kapatılıyor gibi, değişiklikle ancak daha da olanaksız hale gelen şeyleri varmış gibi göstermeye, aslında kendi seçmenini de kandırmaya çalışıyor.

Çünkü biliyor veya hissediyor ki, bu anayasa değişikliği gerçekleştiğinde, tüm seçimleri kaybedip kurultay kazanmakla genel başkan kalınamayacak. Yüzde 25’i korkutmakla ana muhalefet partisi olunamayacak. Çünkü Cumhurbaşkanı olmak için aday olmak ve “yüzde elli artı biri” ikna etmek zorundasınız.

Ya da kenara çekilip başkalarına şans vermek…

Böyle bir değişimi ancak Erdoğan, AK Parti ve MHP gibi kendisine güvenen, “kendi işinin zorlaşmasından” korkmayacak, milletle yürüyen yerli ve milli aktörler yapabilirdi.

Sırtını YPG, YPJ, PYD’ye veya vesayete dayayanlar değil; milletten başka bir güç tanımayanlar yapabilirdi.

Öyle de oldu…

- Teklifin tam metnine aşağıdaki linki tıklayarak ulaşabilirsiniz.

https://www.tbmm.gov.tr/sirasayi/donem26/yil01/ss447ek1.pdf