Markar ESAYAN
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu sık sık bugünün Avrupası’nın 1. Dünya Savaşı sonrası ve 2. Dünya Savaşı öncesi durumu çok andırdırdığını ifade ediyor ve ben de bu tespite katılıyorum.
Önce bazı doğru bilinen yanlışları düzeltelim…
Yaygın kanının aksine, Almanya, 1. Dünya Savaşı’ndan sonra ağır bir yenilgiye uğramış değildi. Savaşta oluşan borçlarını ödememişti. Bedeli Osmanlı’ya ödettiler. Savaşın ganimeti Osmanlı toprakları olduğu için de müttefikler bu konuda dikkatlerini Almanya’ya vermemişlerdi.
Zaten Almanya bedel ödemiş olsaydı, 15 yıl gibi kısa bir süre içinde süper güç olarak sahneye dönemez, 20 yıl sonra da dünyayı işgal etmeye kalkışacak denli büyük olamazdı.
1918’den sonra uluslararası denge sağlanamamıştı. İki savaş arasındaki boşluk sadece yorgunluktan kaynaklanan bir geçiş süreciydi.
Doğu savaşa felaket olarak bakar, Batı için ise savaşlar “yaratıcı krizler”in en bereketlisidir.
1. Dünya Savaşı Avrupa’yı yerle bir etmiştir. Ama 2. Dünya Savaşı ile yeni Avrupa’nın koşulları hazırlanmıştır.
Hitler ve Stalin “yaratıcı yıkımın” aktörleri olmuş, ABD ise yeni Avrupa’yı kurmuştu. 1914-1945 arasında, savaş, işgal, sınırların yeniden çizilmesi, sınırdışı etmeler, demografik kıyımlar ve soykırımlar “sayesinde”, 1945 sonrasında artık herkes kendi ülkesinde kendi halkıyla birlikte yaşıyordu.
Oysa Avrupa savaşlardan önce birbiriyle iç içe geçmiş, üst üste binmiş birçok diller, dinler, toplumlar ve ulusların yaşadığı çokkültürlü bir mozaikti.
1945’e geldiğinizde donuk bir Avrupa vardır artık. Avrupa’da, Tony Judt’ın dediği gibi soykırıma uğrayan sadece Yahudiler değildir. Sadece Sırbistan’ın daha ilk savaşta nüfusunun yarısını kaybettiğini, 2. Dünya Savaşı’nın askerden çok sivilin öldüğü ilk savaş olduğunu bilmek yeter.
Dolayısıyla; Avrupa için 2. Dünya Savaşı sonrası çokkültürlülüğe kapalı/monolitik bir dönem olmuştur. Bundan memnuniyet de duyulur ama söylenmez. Kıta infilak etmiştir. ABD desteği olmasa Batı Avrupa’nın kalkınması mümkün değildir. Doğu Avrupa zaten Stalin’e terk edilmiştir, onlarla kimse ilgilenmez. Ama hem ABD parası ve askerini talep etmişler hem de ona tepeden bakmışlardır. Savaşların utancı ve zayıflığı Avrupa’yı ikiyüzlü olmaya mahkum etmiştir.
ABD’yi de zorla süper güç olmaya…
ABD parası olmasa bugün Avrupa Ortadoğu’ya benzer bir savaş bölgesi olabilirdi. (Trump’ın ‘artık size para vermeyeceğiz’ sözünü bu hikayeye uyarlayınız.)
Ancak savaştan 40 yıl sonra Avrupa yeniden farklı uluslarla, milletlerle, kültürlerle tanışmak durumunda kalmıştır. Bunun nedenlerinden birisini Almanya’ya davet edilen Türk işçiler üzerinden biz yakından biliriz… Sığınmacıları, eski sömürgelerden kıtaya akın eden yüz binleri ve diğer yabancı işçileri bu kümeye ekleyelim.
1980’lerden beri Avrupa bu çokkültürlü akın karşısında nasıl tepki vereceğine karar verememiştir.
Halbuki bu büyük bir fırsattı.
Avrupa tarihçisi Tony Judt bu fırsatı şöyle açıklıyordu:
“Avrupa’da yaşayan ‘ötekilerin’ yeni varlığı (örneğin, halihazırda AB’de 15 milyona yakın Müslüman vardır. Bulgaristan ve Türkiye’nin katılımıyla seksen milyon daha olması beklenmektedir) yalnızca Avrupa’nın kültürel çeşitliliğinin artması olasılığına karşı şimdi duyduğu rahatsızlığı hafifletmekle kalmaz, aynı zamanda Avrupa’nın geçmişindeki ölü ‘ötekilerin’ zihinlerden uzak tutulmasını kolaylaştırır.” (Savaş Sonrası, YKY, 2005.)
Judt ölmeden evvel AB hakkında umutluydu.
Ama Avrupa hem küresel bir güç olma hem de geçmişteki utancından kurtulma noktasında kritik olan ötekilere kendisini açamadı.
Türkiye ve Erdoğan’a dönük nefret seçimlerle ilgili konjonktürel bir mesele değil. İnfilaka doğru sürüklenmenin, siyasi/askeri zayıflığın ve dünyaya artık önerecek değerli bir fikrinin kalmamasının yarattığı hırçınlıktan kaynaklanıyor. Çok derin.
Avrupa 1945’te artık küresel bir güç değildi. Lakin kendisinden beklenmeyen bir hamleyle prestijli “Avrupa Düzeni” fikrini gerçekleştirdi. Ama bunu şimdilerde içine kapanarak, ırkçılığa teslim olarak harcamakta.
O yüzden, iki savaş arasındaki faşizm, işsizlik, Alman hegemonyası ve çatışma şartlarına savruluyor.
Bir de buna 100 yıl önceki gibi uluslararası güçlerin dengeye gelememesi belirsizliği ekleniyor.
Avrupa’nın durumunun kısa özeti böyle…
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları



































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.05.2019
2.05.2019
24.04.2019
21.04.2019
18.04.2019
16.04.2019
13.04.2019
10.04.2019
3.02.2019
28.03.2019