Markar ESAYAN
Esas itibarıyla bu ülkenin insanlarının devletle dikey ve birbirleriyle yatay olarak kurdukları ilişkinin ana teması “güvensizliktir”. Bu öylesine derin bir duygu ki, artık haklı bir korkuyu ima etmekten çok daha ötelere savrulmuş, palazlanmış ve bir ahlak, düstur haline gelmiştir. Bu kökleşme sürecinde yanında bir sürü başka “değerler” de üremiş, üretmiş. Yalan söyleme, gerçeklerden kaçınma, hatayı kabullenmeme, kolay para kazanma yollarının ahlaki meşruluğu, telafi etmenin hor görülmesi, “tedrici değişim” ve “adil hafıza” gibi türlü yan yollar üretimi, iyi darbe- kötü darbe ayrımları, devleti, ona ne kadar sahip olunduğu ile alakalı olarak eleştirmek veya kutsamak.. benim aklıma bir çırpıda gelen semptomlardan sadece birkaç tanesi.
Bunu masumiyetin yitimi olarak da izah etmek mümkün. Bize özgü bir modernleşme hikâyesi ile değer ithal etme, bunu son derece faydacı, dikte edercesine ve işine geldiği gibi yapma, onları ırkçı- saçma sapan tarihsel hikâyelerle tahkim etme, milliyetçiliği İslam’a yamama, bu sentezin toplumda bu kadar ciddi iltifat görmesi ve tüm bunların neticesinde artık değer üretememe haline geliş, varolan değerler mirasının ise bu süreçte zaten “devrim” denen müdahalelerle düşman bellenerek yok edilmesi veya itibarsızlaştırılması...
İyi, güzel ve olumlu şeyleri hep yazdık. Artık şapkayı önümüze alıp bize dair bu fenalıkları düşünme, kabullenme ve onlardan kurtulma vaktidir. Bu sadece bir AK Parti veya CHP sorunu değil çünkü. Sorundan kastım, gösterişli reform sürecinin limitlerine eriştiğimiz ve sadece hükümet olarak değil, demokratik reformları destekleyen halk kitleleri olarak da yaptığımız patinaj. Bu rastgele, tesadüfen olan bir şey değil çünkü. Toplumda, siyasete de sirayet edecek reform arzusu ve gerçekten değişimi sağlayacak olan talebin kendi limitlerine gelip gelmediğiyle ilgili daha çok.
Bir yavaşlama görülüyor çünkü...
Ana zemin Kürt sorunuydu. Ama son MİT-Yargı krizi, Ahmet Şık, Nedim Şener, Büşra Ersanlı ve Ragıp Zarakolu’nun tutuklanmaları gibi hususlarda, Ergenekon, KCK operasyonlarının ve davalarının özensiz tatbiki ve bir görünüp bir kaybolan kararlılığında, bu hayati süreçlere en büyük darbeyi vuracak olan hak ihlallerinde alınan pozisyonların, bir öyle, bir böyle, bir statükodan, bir değişimden yana olan hallerin “güvensizlik ve ahlak” dışında bir izahı olabilir mi, gerçekten merak ediyorum.
AK Parti’nin en önemli reformlarını, en güçsüz olduğu, vesayetin boğazına çöktüğü ilk döneminde yapmış olması, buna karşılık artık önünde pek bir engelin olmadığı son üç yılda gücüne ters orantılı bir edilgenliğe hapsolmasını nasıl açıklayabiliriz mesela?
Olay, sadece “limitlerle” açıklanacak denli basit değil, bizim dışımızda koca bir dünyanın varlığının ve o dünyada şartların sürekli değiştiğinin farkındayım. Ama limit konusunun AK Parti’yi ve toplumsal talebi baskılayan şeyin ne olduğunu açıklamaya yardım ettiği kesin. Şöyle bir şeyi ise söylemek kesinlikle mümkün: Türkiye artık kesinlikle başka bir döneme girdi.
Ben bu limit sorununu nasıl ele alacağımız konusunun bundan sonra bu ülkeye yön vereceğini düşünüyorum. İhtiyaçtan kaynaklanan değişimler, ihtiyacın muhteviyatı ve tatmin edilmesiyle kendi ömrünü tayin ediyor. Rejimi devralmak bizim için yeterliyse, ihtiyaç bundan ibaretse başka, sorunların kaynağının bir özne değil, zihniyet olduğunu kavrayıp ilkesel bir duruş yaratmak ise başka sonuç verecek. Birbirine tamamen zıt iki sonuçtan bahsediyorum.
Bu noktada son yıllarda yaşanan değişimin aktörlerinin tavrının da, buna direnen ve CHP ile temsil edilen kesimlerin duruşunun da sorunlu olduğu görülüyor. Kutuplaşma dediğiniz şey de yapı itibariyle buradaki iktidar kavgasından neşet ediyor. Yoksa, binlerce faili meçhulden, darbelerden mesul bir devlet aygıtını niye savunursunuz ki! Bu sınıfsal bir kayıp olarak görüldüğü için kategorik bir direnç var. Hükümet demokrasi mücadelesinde ilkeli ve kararlı davranmayınca da, ortaya bu çelişkili, sıkışık ve tehlikeli durum çıkıyor.
Demokratikleşme, Kürt, Ermeni, Kıbrıs sorunlarında aynı paradigmanın paylaşılması ile çözülemezlikte ittifak ediliyor. Oyla bunlar miadı dolmuş sorunlar. O insanların anadil hakkını verecek, tarihte yaşanmış bir acıya empati gösterecek ve Kıbrıs’ta Denktaş zihniyetini terk edeceksiniz, bu kadar! Üstelik, Başbakan Erdoğan’ın bunları yapması halinde arkasında bu ülkenin en az yüzde atmışı olacak; bu lüks kimde var?
Bu, kendine güvensizlik ve eski zihniyetle olacak bir şey değil. Asıl engeller sorunların zorluğu da değil, bu içine hapsolunmuş paradigma, yani değerler bütünümüzdeki kofluklar. Bu şekilde bundan daha öteye gidilemez. Hatta, bu haliyle oldukça mesafe alındığı bile söylenebilir.
Limit sorunumuzun kısa tahlili bence bu.
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- Operasyon çökünce...
9.05.2019 - Kızgın demiri soğutma yöntemleri...
2.05.2019 - Müzik ve terör örgütü listelerinin benzerlikleri...
24.04.2019 - Taşın altına elini yine Erdoğan koydu...
21.04.2019 - Millet İttifakı neye kuluçka oldu?
18.04.2019 - Organize kötülüğün peşini bırakmayacağız...
16.04.2019 - CHP'nin 2019 resmi
13.04.2019 - Mazbata fetişizmi neye delalet?
10.04.2019 - 31 Mart’ta Türkiye neyi başardı?
3.02.2019 - Bu seçimin adaletsizliği…
28.03.2019
Yazarlar
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
ibrahim çelik
teşekkürler tırmıkçıbaşı...