Markar ESAYAN
Küreselleşme ve enformasyon devrimi... Sosyal medya ve dünyanın bir tıkla bir odanın içine doluşması…
Wikileaks ve Taraf gibi kanallarla dünyanın kaderini iki dudağının arasında gören muktedirlerin kozmik odalarının BBG evlerine dönüşmesi…
Buna bir de insan uygarlığının tarih boyu iyi ve kötü, savaş ve barış arasında sarkaç gibi sallanırken, iyiye ve barışa dair çekim gücüne kendini gönüllü bırakan kadim tecrübesini ekleyin…
Ortaya “küçük ve sıradan” insanların zaferi çıkıyor. Daha iyi ve huzurlu yaşamak isteyen küçük ve sıradan insanların muktedir azınlığın üzerinde kurduğu baskı ve halk denen atıl bırakılmış gücün günden güne çeperden merkeze yürümesi…
1864 Çerkes, 1915 Ermeni, 1938-1939 Dersim, 1940-1945 Yahudi, 1994 Ruanda, 1992-1995 Bosna soykırımlarının bugün tekerrür etmesi çok daha güç artık. Böyle olmasa, Tahrir Meydanı ve tüm Mısır bir mezbahaya dönüşürdü. Mübarek bunu mutlaka göze alırdı; ama alamadı işte. Her şey saniyesi saniyesine dünya kamuoyuna yansıyordu çünkü. Hiçbir zulmü gizlemenin, onu başka türlü sunmanın, ya da sessizlik ve karanlık denizinde gerçeği boğmanın imkanı yoktu.
“Küçük ve sıradan” insanların dünya sathındaki ittifakı, silah tüccarlarının, çokuluslu şirketlerin ve büyük devletlerin reel politik paktlarını ezdi geçti.
Bugün ise Newroz… Bir haftadır ülkenin çeşitli bölgelerinde Newroz kutlanıyor. Dün de Diyarbakır merkezli olmak üzere İstanbul ve İzmir’de de büyük katılımlı Newroz kutlamaları oldu.
Barış, ümit ve bahar… İnsanların yolunu en çok gözlediği bu üç mevhumu içinde barındıran bu bayramı yine yüreğimiz ağzımızda bekledik. Geçip bir an evvel gitmesini diledik. Ne yazık!
Bir bayrama bu haksızlık yapılmamalı. Barış bayramında savaştan korkulmamalı ama, layık olduğumuz şimdilik bu demek! Öcalan ve KCK çatışmasızlık kararının askıya alınıp fiili savunmaya geçildiği günlerde Newroz’a özel bir önem atfetti. AK Parti yeni adımlar atmıyordu. Eğer bu böyle giderse, yeniden savaş durumuna dönülecekti.
DTK, 26-27 Şubat’ta bu durumu değerlendirdiği ara dönem toplantısının sonuç bildirgesinde hükümetin 31 ekimde tek taraflı ilan edilen çatışmasızlık sürecinde seçim barajını düşürmediği, Öcalan’ın ev hapsine alınması dahil şartlarında iyileşme yapılmadığı türünden tesbitler vardı. DTK Eşbaşkanı Aysel Tuğluk’un ağzından şu cümleler sarf edildi: “Kongre delegasyonu, Kürt coğrafyası ve tüm Türkiye için büyük umutlar yaratan eylemsizlik sürecinin Mart ayı içerisinde Sayın Öcalan, KCK ve devlet arasındaki görüşmeler sonucunda netliğe kavuşacağı konusundaki öngörüsünü belirttikten sonra, KCK’ye eylemsizlik sürecini uzatması telkininde bulunmayı ahlaki olarak doğru bulmadığını belirtmiştir…”
Gerçekten yüz kızartıcı, yürek burkucu bir ifade ile, kendine siyasetçi, sivil toplumcu, aktivist diyen kişiler, yani bizlerin barışı omuzlanacaklarını düşündüğümüz ve umut bağladığımız, desteklediğimiz Aysel Tuğluk ve Ahmet Türk gibiler dahi, seçim barajı ve Öcalan’ın konforu gibi siyasi ihtilaflara çözüm olarak şiddeti öneriyorlardı. “Ne olursa olsun kan dökmeyin” demeyi ahlaki bulmuyorlardı. Örgüte, “seçim barajı düşmezse savaşa devam etme diyemem” diyebiliyorlardı. Hükümete ve askere “silah kullanma” derken, KCK’ye aynı çağrıyı yapmak “ahlaksızlık” olarak görülüyordu.
Bir Kürt siyasetinden bahsetmek mümkünse, acaba dünyada olup bitenleri izliyorlar mı, öldürme eyleminin her türlüsünün artık lanetlendiğini, silahlı özgürlük mücadelelerinin devrinin kapandığını, itibarını yitirdiğini görüyorlar mı diye merak ediyorum. İnsanların hayatta kalmasını ahlaki bulmayan bir zihniyeti nasıl savunur, nasıl halka anlatırsınız, hiç düşünülüyor mu bunlar? Şivan Perwerleri, Orhan Miroğluları, Muhsin Kızılkayaları, Mehmet Metinerleri hedef göstererek mi bu mücadele kazanılacak? PKK çizgisinde olmayan, farklı düşünen, yukarıdaki DTK bildirgesine imza vermeyen Kürt aydınlarına mahalle baskısı kurarak, olmadı beyinlerine kurşun sıkarak mı PKK dönüşüp siyasi bir aktör haline gelecek?
Herhangi bir Kürt yukarıda saydığım sembol kişilerin korumalarla dolaşmasını içine nasıl sindirir?
Kandil, BDP ve DTK’yı böyle şahsiyetsizleştirerek, onların dışında kalan Kürt siyasetini de tehditle sindirmeye çalışarak kendi ayağına ve dağdan onurlu iniş ihtimaline kurşun sıkmakta. Süreci AK Parti’nin yaptıkları veya yapmadıklarına endeksleyip, her seferinde sadece şiddeti öneriyorlar. Bu olmazsa şehirleri kana boyayacaklarını söylüyorlar. Ellerindeki tek silah ise, Kürt gençlerden mürekkep bir öfke nebulası.
Asıl ahlaksızca olan bu!
Kürt ve PKK sorununun hızla ayrıştığı bir süreç yaşıyoruz. PKK elindeki silahla BDP ve diğer Kürt siyasi çevrelerini rehin tutmakta ısrar ederse, Öcalan’ın simgeselliğinde tahkim olan birlik görüntüsünü ve halkı kaybeder. Kürt halkı tarafından omuzlarında büyük bir yük olarak algılanmaya başlar.
Gerçek şu ki, PKK ve yedeğindeki Kürt hareketi barışa hazırlıksız yakalandı. Hükümetin hamlelerini akıllı, etkin siyasetle çoğaltıp, dönüştüremedi. Derdini kamuoyuna anlatamadı. AK Parti alerjisinde ulusalcılara yakın durdu. Şiddeti bile reddedemez hale geldi. Taraf’ı bile kendine rakip, tehdit gördü.
Bu siyasetsizlik daha fazla çocuğumuzun ölmesine yol açarsa, yazıklar olsun hepimize!
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.05.2019
2.05.2019
24.04.2019
21.04.2019
18.04.2019
16.04.2019
13.04.2019
10.04.2019
3.02.2019
28.03.2019