Mehmet Acet
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın TBMM’nin açılış konuşmasını yaparken kullandığı ifadeler, ‘son sözlerin söylenmesi’ gibiydi.
Hangi konuda?
Fırat’ın doğusu için Türkiye’nin tek taraflı harekete geçme ihtimali konusunda.
New York’a gitmeden önce 2 hafta süre verdiği için, New York dönüşü “süre işlemeye devam ediyor” dediği için, Erdoğan’ın bugünlerde ne diyeceği büyük önem taşıyordu.
Önceki gün Meclis’te konuştu, “Geldiğimiz noktada kendi yolumuzda devam etmek dışında başka bir çare kalmamıştır” dedi.
Devamında da, “Hem ülkemizin bekası, hem terör örgütleriyle mücadelemizin başarısı, hem de Suriyeli misafirlerimizi evlerine huzur-u kalp ile geri döndürmek için bu adımı atmak mecburiyetindeyiz” ifadelerini kullandı.
Bu cümleler, Erdoğan’ın önceki akşam Meclis açılış resepsiyonunda tekraren kullandığı ifadelere yansıdığı gibi, “bir gece ansızın gelebiliriz” duruşunun bir özeti niteliğinde.
Aynı akşam aynı mekanda gazetecilerin sorularını yanıtlayan Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar da “işler istediğimiz gibi gitmiyor” dedi, “harekat için hazırız. Bu işin şakası yok. TSK’nın moral motivasyonu yerinde” ifadelerini kullandı.
Gerçi Akar’ın sözlerinin satır aralarında ABD ile işbirliğini sürdürmeye dönük kapıyı aralık bırakan bir yaklaşım da var gibiydi.
“İşin hızlanması lazım, sonuca gitmemiz lazım, vakit kaybetmememiz lazım” ifadeleri, Washington’un Ankara’yı bıktırıp usandıran ‘oyalama’ taktiğini bırakıp, sonuç getirecek adımlar atmasını isteyen son bir çağrı olarak da algılanabilir.
Milli Savunma Bakanı Akar’ın askeri alanları ilgilendiren konularda ABD ile müzakereleri yürütürken sırtında ağır bir yük taşıdığı bir gerçek.
Bunu etrafına da söylüyor, ara sıra bizlerle bir araya geldiğinde de.
Birkaç ay önce, bakanlığın yaptığı bir davet sırasında S-400 kriziyle ilgili gerilimden söz ederken, “kırıp dökmeden ilerlemeye çalışıyoruz, çok zor işler bunlar” demişti.
Gerçekten öyle…
Ama diğer yönüyle başka bir realite karşımızda duruyor.
Fırat’ın doğusunda son 5,6 senedir yürütülen proje, ABD için çok uzaklarda, kendi topraklarını tehdit etme niteliği olmayan bir konuda ‘kas gücüyle’, biraz da keyfi bir şekilde işletilen, son tahlilde Türkiye’yi cezalandırma gibi aleniyet kazanmış bir niyetle sürdürülüyor.
Türkiye içinse bu gelişmeler, hayat memat meselesi.
Kendi haline bıraktığınız takdirde, yakın bir vadede Kuzeydoğu Suriye’de Türkiye’nin güvenliğini birinci derecede etkileyecek bir oluşumun ortaya çıkacağı konusunda hem askeri, hem sivil çevrelerde, büyük ölçüde ortaklaşan yaygın bir görüş birliği var.
30 kilometre derinliğindeki bir Güvenli Bölge için Erdoğan’ın daha fazla ısrar etmesinin yeni bir gerekçesi de bulunuyor.
Hedefteki alanların YPG tehdidinden arındırılması ile birlikte o bölgelere 2 milyon Suriyeli sığınmacının yerleştirilecek olması.
Almanya Şansölyesi Angela Merkel, geçen ay, İdlib krizi nedeniyle Avrupa’ya yeni bir göç dalgası riski ortaya çıkınca, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı aramış, buralarda inşa edilecek konutlar için destek taahhüdünde bulunmuştu.
Bu destek, YPG unsurlarının temizlenmesi halinde gündeme gelmesi beklenen bu projenin uygulanabilirlik imkanını güçlendiriyor.
Nitekim Erdoğan Meclis konuşmasında, Almanya’dan, Avrupa Birliği adına geldiğini de düşünebileceğimiz bu vaadi de dikkate alarak, Türkiye’nin yürütmek istediği projenin yeni detaylarını açıkladı.
Şu sözlerle:
“Planlarımız hazır, proje çalışmalarımız hazır. Uluslararası toplumun desteğiyle inşa edeceğimiz 5 bin nüfuslu 140 köye ve 30 bin nüfuslu 50 ilçeye bir milyon kişiyi yerleştireceğiz. Kurulacak köyler ve ilçelerle ilgili ön çalışmayı yaptık, yerleri tespit ettik ve maliyetleri çıkardık.”
Bu projeye karşı çıkanlar da var tabi.
En başta, Cumhuriyet Halk Partisi.
CHP’nin büyükelçi emeklisi Genel Başkan Yardımcısı Ünal Çeviköz, “Suriye’nin başka tarafından gelenleri Suriye’nin başka bölgesine yerleştirmek doğru değil” diyerek bu plana karşı olduklarını beyan etti.
Halbuki, bu proje için söz konusu edilen bölge, büyük ölçüde 2015 yazından itibaren YPG tarafından işgal altında tutulan, demografisi de yine bu örgüt tarafından değiştirilmiş olan yerlere tekabül ediyor.
Tel Abyad’ın, Rasuleyn’in işgali sonrası, bu bölgelerde mukim durumdaki Araplar, PKK/YPG korkusu nedeniyle Türkiye’ye kaçıp gelmişlerdi.
Bu durumda, bu planın uygulanması halinde, olsa olsa 2015 öncesine kadar buralarda yaşayan insanların geri dönüşünden söz edilebilir.
Tabi CHP zihninde Arap tehdidi, ÖSO alerjisi, PKK/YPG karşıtlığının çok daha ötesinde bir yerde duruyor.
O nedenle aldıkları bu tutumun şaşırtıcı bir yönü bulunmuyor.
Yazarlar
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA“Masada Milyonlar Var” 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
26.07.2021
28.06.2021
15.05.2021
17.04.2021
20.07.2020
15.07.2020
24.06.2020
20.06.2020
13.06.2020
8.06.2020