Mehmet Ali ALÇINKAYA
“Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür,
Bir orman gibi kardeşçesine.
Bu hasret bizim.”
Nazım Hikmet
Bugün halklar, yeni bir tarihsel eşiğin kıyısındadır. Uzun süren savaşlar, yıkımlar, zorbalıklar ve inkâr politikaları; insanlığı kolektif bir karanlığa sürüklemiştir. Ancak bu karanlık içinde yankılanan bir ses, insanlığın özlemini diri tutmaktadır;
Barış, özgürlük, eşitlik ve kardeşçe bir yaşam.
Bu hasretin somutlaşması, yalnızca silahların susturulmasıyla değil; demokratik siyasetin, toplumsal örgütlenmenin ve özgürlükçü sosyalist değerlerin inşa edilmesiyle mümkündür. Bugün görev; militarizmin ve iktidar merkezli çözümlerin ötesine geçerek, halkın doğrudan iradesiyle şekillenecek yeni bir toplumsal düzen kurmaktır.
Barışın Gerçek Anlamı; Demokratik Toplumun İnşasıdır.
Barış, salt çatışmasızlık hali değildir. Barış; halkların, kimliklerin, dillerin ve inançların eşit ve özgür bir biçimde bir arada yaşayabileceği bir toplum inşa etmek anlamına gelir. Bu nedenle barış bir sonuç değil, bir süreçtir – toplumsal dönüşümün ta kendisidir.
Sayın Abdullah Öcalan’ın paradigması, barış sürecini yalnızca taraflar arası bir müzakere zemini olarak değil, aynı zamanda toplumun yeniden ahlâkî ve politik bir varlık olarak örgütlenmesi olarak görür. Barışın en temel zemini, demokratik toplumdur: Halkın doğrudan katılımıyla, kendini yönetme bilinciyle, eşit temsil ve özgürlük temelinde var olduğu bir yapı.
Demokratik Siyaset; Silahların Yerine Geçen Toplumsal Güç.
Demokratik siyaset; egemenlerin tanımladığı siyaset biçimi değil, halkın kendi iradesini doğrudan ortaya koyduğu, kolektif aklı ve ortak yaşamı örgütlediği bir siyasal mücadele biçimidir. Bugün halkların önünde duran tarihsel görev, silahlı yolların yerine demokratik siyaseti ikame etmektir.
Demokratik siyaset; kadın meclisleri, gençlik yapıları, ekolojik komiteler, halk meclisleri ve yerel özyönetim mekanizmalarıyla şekillenen toplum merkezli bir sistemdir. Silahların değil, sözcüklerin, fikirlerin, halk iradesinin gücünün esas alındığı bu siyaset biçimi, aynı zamanda kalıcı barışın da temelidir.
Bu bağlamda siyasi çözüm, yalnızca masalarda değil; halkın katılımıyla, yerelde gelişen toplumsal iradeyle ve demokratik örgütlenme gücüyle sağlanır. Silahların gölgesinde değil; hukukun, ahlâkın ve halk vicdanının ışığında bir gelecek kurulabilir.
Demokratik Sosyalizm; Halkçı, Devletsiz, Özgürlükçü Bir Yaşam Modeli.
Bugüne dek yaşanan sosyalizm deneyimlerinin çoğu, bürokratikleşme ve devletin aşırı merkezileşmesi nedeniyle halktan kopmuştur. Oysa sosyalizm, özünde halkın kendi yaşamı üzerinde denetim kurması, eşitliği ve özgürlüğü birlikte yaşatmasıdır.
Demokratik sosyalizm, kapitalist modernitenin bireyciliğine, rekabetçiliğine ve tahakküm sistemlerine karşı halkların ortak yaşam modelidir. Bu sosyalizm; devletin değil toplumun güçlendiği, mülkiyetin değil yaşamın toplumsallaştığı, ataerkinin değil kadın özgürlüğünün esas alındığı bir düzendir.
Sayın Abdullah Öcalan’ın perspektifinde sosyalizm, salt ekonomik bir model değil; aynı zamanda ahlâkî, kültürel ve siyasal bir devrimdir. Demokratik sosyalizm, sadece sınıfsal adaleti değil, aynı zamanda halkların, kültürlerin, kimliklerin eşitliğini savunur. Bu model; ekolojiyle barışık, kadın özgürlükçü ve çoğulcu bir toplumsal inşayı esas alır.
Silahların Yerine Sözün ve Halkın Geçtiği Yeni Bir Siyasal Etik
Tarihsel olarak ezilen halkların, ulusların, inançların ve sınıfların direnme biçimleri çoğu kez silahlı mücadele ile ifade bulmuştur. Ancak bugün geldiğimiz aşamada, toplumsal özgürlüğün asıl gücünün halkın örgütlü siyasal iradesinde olduğu bir gerçekliktir.
Silahlar, bir çözüm değil; çoğu zaman halkı daha fazla ayrıştıran, toplumları militarize eden, siyaseti vesayet altına alan bir araç olmuştur. Oysa demokratik siyaset, kalıcı çözümün ve toplumsal inşanın tek yoludur. Barışçıl, çoğulcu ve katılımcı bir siyaset, halkların ortak yaşam kurma kapasitesini açığa çıkarır.
Bu nedenle çağrımız; tüm halklara, demokratik siyaset zemininde birleşmeleri, silahların değil halk meclislerinin, ideolojik berraklığın ve ahlâkî-politik mücadele bilincinin öne çıkması yönündedir.
Bu Hasret Bizim, Bu Gelecek Ellerimizde
“Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür,
Bir orman gibi kardeşçesine...”
Bu dizeler, sadece bir hayal değil; demokratik sosyalizmin ve ahlâkî-politik toplumun mümkün dünyasını tarif eder. Bu dünya, silahların değil fikirlerin konuştuğu, erkek egemenliğinin değil kadın özgürlüğünün öncül olduğu, kapitalist tahakkümün değil halk meclislerinin hüküm sürdüğü bir yaşamın adıdır.
Bu yeni yaşam için ihtiyaç duyduğumuz şey, inanç, örgütlülük ve kararlılıktır. Barışa inanan, demokratik siyaseti esas alan, halkların eşitliğini savunan her birey, bu inşa sürecinin öznesidir.
Ve şimdi görev;
Silahların gölgesinden çıkmak,
Demokratik siyasetin güneşiyle yol almak,
Ve bu hasreti, birlikte gerçek kılmaktır.
Yazarlar
-
Taha Akyol15 Temmuz ve OHAL 16.07.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURKendini gerçekleştirebilecek kehanet: DEM-Cumhur İttifakı 16.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNETürkler, Kürtler şimdi de Araplar ve sonra yeryüzünün bütün halkları 16.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSürecin en büyük riski 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALU“Beraber yürüyeceğiz” ama nereye doğru Payidar! 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHepiniz oradaydınız be-2 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanZenginin malı züğürdün çenesi: Bu tekneler neden yanıyor? 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATarihi Anlamak, Yargılamak Değil; TKP ve TBKP, Yasallık, Yenilenme ve Kürt Özgürlük Hareketi Üzerine 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘AK Parti+MHP+DEM’ yetmedi, muhalefet de cepheye çağrılıyor 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNGeri Dönüşsüz Yol 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKMutlular, kızgınlar, endişeliler: Kürt sorunu nasıl çözülecek? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞErdoğan’ın imkânsız hayali: Suriye’de Rojava’yı Türkiye’de CHP’yi kendi kaderine terk etmeye razı bi 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluErdoğan, bir anda neden sürecin önüne geçti? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞTARİHSEL “TKP’NİN TARİHİ” YAZILMALI… 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIK11 Temmuz’dan sonra sıra neye geldi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHükümet harcadıkça ülkenin refahı azalıyor 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRYeni süreç, yeni stratejiler: İktidardaki çatlaklar ve çelişkiler muhalet için tuzak mı, yoksa fırsa 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanSoykırım ekonomisini ifşanın bedeli 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanPKK silahları yaktı acaba şehre de demokrasi gelir mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENTürk – Kürt – Arap söylemi 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayDış borç ve sosyalist kemer sıkma 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYüz yıllık düğümü çözme yolunda cesur adım Devlet Bahçeli’den geldi 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNBundan sonra top devletin sahasına geçiyor 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünTürkiye kazandı… 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBizim Hayırlı Cumamız 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer Solgun“Türkiyeli değil, Türk!” 11.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
14.07.2025
10.07.2025
7.07.2025
30.06.2025
26.06.2025
23.06.2025
19.06.2025
16.06.2025
12.06.2025
9.06.2025