Mücahit BİLİCİ
Modern toplumu ve sonraki serencamını tarif ve tasnif etmek için sosyal bilimciler çeşitli isimlerle karşımıza çıkarlar. Klasik örnekler geleneksel toplum ve modern toplumdur. Toplumdaki değişimi tarif için geliştirilmiş başka tabirler de var: Tarım toplumu, sanayi toplumu, sanayi-sonrası toplum, bilgi toplumu gibi. İnsanlık uzun yolculuğunda çeşitli duraklarda soluklanarak yol alıyor gibidir. Kemik, taş, metal, deri, kağıt, sinyal derken bugün varılan dijital tepede ekranda kamp kurmuş durumdayız. Tabi meselemiz insanların kullandığı eski araçlar veya yeni gereçler değil, bazan onların da yüzünden bizzat toplum olarak aldıkları yeni haldir. Mesela tarla sürmekten ekran kaydırmaya geçiş yaptık. Bu sebeple toplumun aldığı yeni halleri tarif için yeni kavramlar icad ederiz. Hiçbir sosyal bilim kavramı hep varolan birşeyin tarifi değildir. Kavramlar ortaya çıkan şeylerin tarifidir. Hadistir. Sosyal bilim bir hadiseler tarihidir. Bilimden çok bir tarihtir. Kanundan ziyade bir hazımdır.
Peki kavram nedir? Kavram dediğimiz şey, zuhur eden yeni bir hakikate (durum, fenomen) onu kavramak için taktığımız kulptur. Aklın eline avucuna sığmayan yeni bir acayipliği zaptetmek, onu sarmalamak için zihnimizin serptiği balıkçı ağıdır kavram. Yakalanan şey yabanî iken ehlî olmaya başlar. Beşerî bilim dediğimiz sözde bilimler insan tecrübesinin başka bir adı olan tarihin avlanarak ehlîleştirilmesi çabasından ibarettir.
Yirminci yüzyıldaki değişimi ve yeni halleri tarif için çeşitli tabirler gündeme geldi. Vazifelerini ifa ettiler. Kimisi de emekli oldu. Mesela bir zamanlar “bilgi toplumu” diye birşey vardı. Bugün dünyanın en değersiz şeyi bilgi oldu (bunu duymamış insanlar var biliyorum). Bilgi artık yüklenici taşeron firmalara verildi. Beynimizin bir kısmı nasıl cep telefonunda kaldıysa, telefonlarımızın çoğu içeriği de artık “cloud”larda yaşıyor. Bilgi ve hafıza artık insan kârı değil. İnsan yapması kurumsal bir data bankası ve gittikçe nüfuzu artan yapay bir zekası var artık hayatımızın. İnsanların ekserisi operatörler olarak çalışmak zorunda. Transhümanizm vücut, bilgi ve kabiliyetin insana sığmayıp insandan taşmasının bir sonucudur. Dışımız da içimiz gibi dolmaya, dolu olmaya başladı.
İnsanoğlu mesafeye açtığı savaşı da kazandı. Kara trenden hızlı trene, telgraf tellerinden fiber optik kablolara mesafeler yok edildi. “Anlık” adı altında canlı paylaşım lüksü nispeten yeni bir lüks. Zaman ve mekanın ilgası insan-insan arasındaki boşlukların ortadan kaldırılması ve yekpare bir dokunun ortaya çıkması demek.
McLuhan merhumunun meşhur “medium is the message” fikrinin gittikçe incelik kazandığı bir çağdayız. Bu fikri değişik şekillerde anlayabiliriz: Kullandığın araç amacını belirler. Zarfa sığan zarfın şeklini alır. Filtreden geçen şey filtrenin keyfine tabi kalır. Aynı hakikati farklı şekillerde ifade mümkün. Ancak günümüzün dijital realitesine tercüme edersek şunu söyleyebiliriz: Her neyi kullanırsan o da seni kullanır. Kullandığın app’ler seni kullanıyor. Fakat geldiğimiz nokta bundan da öte bir durum. Artık mektubun (mesaj) gideceği bir mesafe kalmadığı için mesaj ve vasat ayırımı anlamını gittikçe yitiriyor. Kullandıkların seni kullanır iken artık kullandığın şeylerden ibaret hale geliyorsun. Flash drive (flash belleklerin) ortadan kaybolması, kabloların yerlerini havadaki görünmez iletici vasata terketmesi sözkonusu. Bugün bir sinyal okyanusunda yüzen balıklar gibiyiz.
Gittikçe medyaya (vasata) daha çok batıyoruz. Medya maddi/fiziksel olmaktan çıkıp manevi/dijital bir hal aldıkça batma oranımız artıyor. Ekranlar ve sanal gerçeklik dünyasının gerçek dünyanın yerini alıp onun üstünde bir yeni katman olarak bizi neredeyse yutacağını vakti zamanında Baudrillard söylemişti. Gerçek dünya bile neredeyse artık ekranlardan süzülerek bize geliyor: Park ederkenki araba kamerasından, görmeden inanmamız beklenen televizyon haberlerine, güneş gözlüklerimizden telefon/ipad/bilgisayarlarımıza kadar gittikçe daha çok bir vasatın vasıta olarak araya girdiği bir temas biçimine teslim olduk. Ekran bile o kadar incelip yaklaşıp yapıştı ki önce “gözlük” sonra “lens” bile oldu.
Demek ki iletişimde mülkten melekuta geçiyoruz. Eskinin mülkî iletişimi (bülten/mektup/istihbarat) yerini melekutî farkındalığa (anlık) bıraktı. Eskiden arılar aralarında bal yapardı. Şimdi bal kavanozunda yüzen arı gibi olduk. Eskiden çarşıya (kamuya) çıkmak istisnai bir durumdu, bugün gözetim ve erişimden çıkmak (mahremiyet) istisnai bir durum oldu. Eskiden görünmek bir çaba gerektirirdi, şimdi görünmemek.
Eskinin o sinyalsiz, berrak, temiz oksijenli havası şimdi kesifleşti. Havada sinyal yoğunluğu var: Wifi, radio, radar ve daha adını bilmediğim envaiçeşit dalganın trafiği ile kabarmış bir vasatın içindeyiz. Bu yeni topluma plazma toplumu adını veriyorum. Plazma toplumunda prekarya var, daimilik yok. Kırılganlık var. İş güvenliği yerine yeteneklerin hasadını toplamak var. Para önce kredi kartı olmuştu, şimdi kripto para olarak var’lıktan kendini çekti. Kredi puanı, hatta vatandaşlık puanlaması, pandemi riskleri ve medya kontrolü gibi çeşitli tezahürleri var plazma toplumunun. Ama bugün için en çarpıcı özelliklerinden biri gözetim toplumu olması. Kaçışın olmadığı bir vasattayız. Mesafeye yaslanan “hattı müdafaa” yok onun yerine yekpareliği varsayan “sathı müdafaa” var. Çevrimici bir alemde konumlar bir levhanın noktaları kadar bir oldular. Plazma toplumuna geçişin belki çarpıcı bir momenti, Trump’un resmi basın açıklamaları yerine Twitter’dan twit atarak iletişim kurmasıydı. Bugün savaş teknolojisinde uçakların önemi taşıdıkları radarların kabiliyeti ile ölçülüyor. İstihbarat ve farkındalık çağında toplum artık maddesi itibariyle manevi bir plazma niteliği arzediyor.
Bir yekpare gözetim ve nüfuz coğrafyası olan plazma toplumunda mahremiyetin total(iter) tasfiyesi yaşandıkça insanın özgürlüğü sorusu da yeni baştan sorulmak zorunda.
Yazarlar
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları

































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.12.2025
13.11.2025
12.11.2025
31.10.2025
20.10.2025
6.10.2025
28.09.2025
21.09.2025
6.09.2025
30.08.2025