Hakan TAHMAZ
Yeni çözüm sürecinin Türkiye için bir kazanıma dönüşmesi, başta iktidar partileri olmak üzere bütün siyasi aktörlerin sorumluluk bilinciyle hareket etmesine bağlıdır. Aksi halde Ekim ayında yaşanabilecek siyasi ve toplumsal sarsıntılar, çözüm sürecini zedeleyebilir ve Kürt siyasal hareketini ciddi bir dar boğaza sokabilir.
Türkiye’de beş aydır farklı toplumsal kesimlerden insanlar, iki temel siyasal meseleye odaklanmış durumda. Ülkenin gündemini; yeni çözüm sürecine ilişkin gelişmeler ve TBMM’de kurulan Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’nun çalışmaları ile CHP’li belediyelere yönelik tutuklamalar, gözaltılar, gizli tanık beyanları ve bazı şüphelilerin savcılığa verdikleri “pişmanlık” ifadeleri belirliyor.
Her iki konuda da, Ekim ayında TBMM’nin yeni yasama yılıyla birlikte yeni bir evreye girilecek görünüyor. Bu dönemde hem çözüm sürecine ilişkin yasal düzenlemelerin ve Komisyon raporunun Meclis’e sunulması hem de İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı ve Cumhurbaşkanı aday adayı Ekrem İmamoğlu’nun merkezinde olduğu yolsuzluk iddialarıyla ilgili 4–5 iddianamenin açılması ve duruşmaların başlaması bekleniyor.
Yeni çözüm sürecinin ilk günlerinden itibaren yaşanan olumlu gelişmeler, aynı anda belediyelere ve muhalefete yönelik yargı operasyonlarının yarattığı ağır siyasi baskı altında ilerledi. Bu nedenle toplumsal atmosfer ve iktidar–muhalefet ilişkileri fazlasıyla gergin. Çözüm sürecinde örgütün feshi kararı ya da sembolik de olsa silahların yakılması gibi “atipik” ve önemli adımlar atılmış olmasına rağmen toplumda beklenen heyecanı yaratmadı. Siyasi operasyonların bu durum üzerindeki etkisi yadsınamaz.
Her iki sürecin eş zamanlı yürütülmesinin, çatışma çözümü mantığına aykırı olduğu herkesin farkında. Ancak süreci başlatanlar bugüne dek büyük bir krize yol açmadan ilerletmeyi başardı. Yine de, Ekim ayında girilecek yeni evrede mevcut gerilim devam ederse, “negatif barış” (silahların susması) sürecinden “pozitif barış” sürecine (demokratikleşme ve toplumsal barış) geçiş zorlaşacaktır.
Geniş toplumsa ve siyasal mutabakat
Bu aşamaya gelmeden önce Meclis Komisyonu’nun önemli sorumlulukları bulunuyor. İlk olarak, toplumsal atmosferi yumuşatmak ve iktidar–muhalefet arasındaki aşırı gerginliği azaltacak adımları teşvik etmesi gerekiyor. Çözüm süreci, anayasaya ve yasalara uyum sağlayacak, geçmişteki yanlışları telafi edecek bir “yol temizliği”ne acilen ihtiyaç duyuyor. Toplumun güven duygusunu tazeleyecek adımlar atılmadan barışın kalıcılaşması mümkün görünmüyor.
İkinci olarak, Komisyonun bütünlüğünü koruyan ortak bir rapor hazırlaması şart. 2013–2015 sürecinde olduğu gibi rapor ve önerilerde ayrışma yaşanması, süreci zora sokar. Bugün toplumsal ve siyasal atmosferi pozitif etkileyecek bir yol haritası, Komisyon ve Meclis’te sayısal çoğunluğa dayanmayan, tüm siyasi ağırlıkları kapsayan bir anlayışla üretilmelidir.
CHP’nin Komisyondaki varlığı, çözüm sürecine yapılacak katkı ve karşılaşılacak sorunlar açısından belirleyicidir. Bu çerçevede Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mehmet Uçum’un geçtiğimiz Pazar günü dile getirdiği, “silah bırakanlara ve fesih kararı alan örgüte yönelik özel bir geçiş süreci kanunu çıkarılması en isabetli çözüm olur” önerisi dikkat çekicidir; ancak ciddi bir tartışma ve toplumsal mutabakat gerektirir.
PKK’lilerin ya da Kürt siyasetçilerin demokratik toplumsal ve siyasal yaşama katılımının önünü açacak düzenlemeler, ancak yargı, hukuk, eşitlik ve demokrasi ilkeleriyle birlikte ele alınabilir. Uçum’un dile getirdiği yaklaşımın, İmralı’daki Abdullah Öcalan ile iktidar ortakları arasında mutabakata varılıp varılmadığı belirsizdir. Komisyon, toplumsal dinamikleri göz ardı ederek yalnızca AK Parti, MHP ve DEM Parti üyelerinin oylarıyla nitelikli çoğunluk sağlayabilir. Ancak CHP’nin rızası alınmadan yapılacak düzenlemelerin riskleri ve toplumsal sonuçları çok ağır olabilir.
Barışın toplumsallaşması, yalnızca iktidar blokunun siyasi alanına sıkıştırıldığında, yeni siyasal ve sosyal sorunların ortaya çıkma ihtimali yüksektir. Öte yandan, İmamoğlu ve arkadaşlarının yargılandığı davaların yarattığı siyasi baskı, Komisyon ve Meclis çalışmalarında fazlasıyla hissedilecektir. Bu yükü göğüslemek, bütün partiler açısından oldukça zor olacaktır.
İktidar partisi bu durumu fırsata çevirerek CHP ile Kürt seçmen arasındaki mesafeyi açmak isteyebilir. Ancak bu, toplumsal kutuplaşmayı daha da artırır. Aritmetik çoğunluklarla elde edilecek çözümler, esasında çözümsüzlüğü derinleştirebilir. Kalıcı siyasal çözüm, en geniş siyasal mutabakat ve paydaşlığı gerektirir.
Yeni çözüm sürecinin Türkiye için bir kazanıma dönüşmesi, başta iktidar partileri olmak üzere bütün siyasi aktörlerin sorumluluk bilinciyle hareket etmesine bağlıdır. Aksi halde Ekim ayında yaşanabilecek siyasi ve toplumsal sarsıntılar, çözüm sürecini zedeleyebilir ve Kürt siyasal hareketini ciddi bir dar boğaza sokabilir.
Yazarlar
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları







































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
28.12.2025
23.12.2025
18.12.2025
12.12.2025
9.12.2025
5.12.2025
2.12.2025
25.11.2025
20.11.2025
14.11.2025