Mehmet Ali ALÇINKAYA

Mehmet Ali ALÇINKAYA
Mehmet Ali ALÇINKAYA
Tüm Yazıları
Türkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu...
29.09.2025
460

Türkiye’nin demokratikleşmesi ve Kürt sorununun çözümü, yüzeysel tartışmalarla geçiştirilemeyecek, günübirlik politik manevralara terk edilemeyecek kadar derin, tarihsel ve hayati bir meseledir. Bu iki alan, yalnızca birer siyasal konu değil; Türkiye’nin geleceğini, toplumsal barışını, ekonomik gelişimini ve bölgesel rolünü doğrudan şekillendiren stratejik birer demokratikleşme eşiğidir. Dolayısıyla bu sürece dahil olan tüm aktörlerden, öncelikle de siyasal iktidardan yüksek düzeyde bir ciddiyet, kararlılık ve samimiyet beklemek kaçınılmazdır.

Bu bağlamda, özellikle AKP iktidarı başta olmak üzere tüm siyasal çevreleri ve toplumun her kesimini ciddiyete davet etmek bugün ertelenemez bir sorumluluktur. Çünkü bu sorun, artık “mevcut olanı idare etmek” ya da günü kurtarmak için kullanılan geçici çözümlerle ilerletilemez. Eğer gerçekten çözümler geliştirmek, kalıcı bir demokratik düzen inşa etmek ve halklar arasında onurlu bir barış tesis etmek isteniyorsa, ciddi ve kararlı yaklaşımdan başka hiçbir yol yoktur. Seçim takvimlerine sıkıştırılmış vaatler, taktiksel hesaplar veya günübirlik politik çıkarlar bu ağır yükü taşıyamaz.

Bu noktada yapılması gereken yalnızca çözüm önerileri geliştirmek değil, aynı zamanda ciddiyetsiz yaklaşımların teşhir edilmesidir. Sorunun varlığını inkâr eden, toplumsal talepleri kriminalize eden, barışı ve demokratikleşmeyi yalnızca pazarlık unsuru haline getiren politikalar; halkın iradesini hiçe sayan, güveni zedeleyen ve çözümsüzlüğü derinleştiren bir işlev görmektedir. Bu nedenle, çözüm arayışının gerçekliği ve samimiyeti ancak bu tür yaklaşımların açıkça eleştirilmesi ve toplumsal bilinç tarafından reddedilmesiyle mümkün olabilir.

Ciddiyetin gerektirdiği yol haritası açıktır: Eşit yurttaşlık temelinde yeni bir anayasal düzen, yerel demokrasiyi güçlendiren idari reformlar, dil ve kimlik haklarını güvence altına alan yasal düzenlemeler, ifade ve örgütlenme özgürlüğünü garanti eden demokratik standartlar… Bunlar yalnızca teknik düzenlemeler değil; toplumsal barışın ve ortak yaşamın temeli olacak köklü adımlardır.

Türkiye, bugün tarihi bir kavşakta durmaktadır. Ya eski alışkanlıkların gölgesinde günü idare etmeye devam ederek bu ağır sorunları gelecek kuşaklara devredecek ya da cesur ve samimi bir demokratikleşme programıyla barışın kapısını aralayacaktır. Bu nedenle çağrı nettir: Başta iktidar olmak üzere tüm siyasal partiler, toplumsal hareketler ve her bir yurttaş, bu tarihsel sorumluluğun gerektirdiği ciddiyet ile hareket etmek zorundadır.

Ciddiyet, artık yalnızca bir tercih değil; Türkiye’nin özgür, eşit ve barışçıl yarını için tek çıkış yoludur.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar