Mehmet Ata UÇUM
Ülkemizin Kurtuluş Felsefesi, 1920 Meclisinde ve 1921 Anayasa’sında karşılığını bulan “Kapsayıcı Anadolu Felsefesi”ydi. Bütün Anadolu kimlikleri eşit unsurlar olarak sürecin içindeydi. 1924’le birlikte Kuruluş Felsefesi’ne geçildi ve bu Kuruluş Felsefesi -- dışlayıcı ve baskıcı -- ulus yaklaşımı üzerine kuruldu. Bu felsefeden ise, tek etnik ve lingüistik (dilsel) kimlik esaslı Türk Milleti ideolojisine dayanan devlet pratikleri çıktı.
Kuruluş Felsefesi, 2002’den itibaren Türkiye Toplumu tarafından tasfiye sürecine sokuldu. İkinci kuruluş dönemi diyebileceğimiz bu sürecin felsefesi -- kapsayıcı ve özgürlükçü -- millet yaklaşımıdır. İşte bu yaklaşımı benimseyen Türkiye Toplumunun bugün oluşturmaya çalıştığı millet, artık Türkiye Milletidir.
Kürt sorununun çözümü de esasen, Türkiye’deki bütün etnik, dilsel, dinsel ve farklı yaşam tarzı kimliklerinin tamamının eşit parçası olduğu Türkiye Milletinin oluşum süreciyle içiçe geçmektedir.
Yani, dışlayıcı ve baskıcı Türk Milletinden kapsayıcı ve özgürleştirici Türkiye Milletine geçiş sürecinde Kürt sorununun kalıcı çözümünün gerçekleşeceği bir siyasal realite söz konusudur. Gerçekten de Türkiye Toplumu, özellikle AK Parti hükümetleriyle birlikte bir Türkiye Milleti inşa süreci yürütüyor.
Bu tamamlandığında, sadece Türkiye bakımından değil, bölgedeki Kürtler ve diğer tüm toplumlar bakımından da çok önemli imkânlar doğacağı görülüyor. Siyasi irade bu konuda farklı adlandırmalar yapsa da çözüm sürecinin içeriği, ülkenin demokratik bütünlüğüdür.
Bu bağlamda, Türkiye’nin Kürt politikası; etnik ve baskıcı milliyetçiliğe dayalı teritoryal-otoriter egemenlik stratejisi güden PKK/KCK siyasetine karşı ülkesel egemenliği ve demokratik bütünlüğü öne çıkaran bir yaklaşıma sahiptir. Yeni Kürt politikası bakımından, Türkiye’nin Kürtlerini temsil eden veya ettiğini iddia eden tüm siyasal aktörlerin ülkesel seviyede millilik anlayışıyla hareket etmesi, siyasi sorumluluklarının bir gereğidir. Bu gerek aynı zamanda ahlaki ve vicdani bir yükümlülüktür.
Ayrıca bu politikanın, sadece Türkiye’nin Kürtlerine yönelik değil, bölgedeki tüm Kürtleri dikkate alan, bölgedeki tüm Kürtlerle işbirliği esasını içeren kapsayıcı bir yaklaşımla geliştirilmesi söz konusudur.
Yeni Kürt politikası, Türkiye’nin yeni siyasal sistem ihtiyacı içerisinde bir yere sahiptir ve yeni anayasal sistemin bir boyutudur.
Türkiye’ye özgü başkanlık modeli, üniter yapı içerisinde adem-i merkeziyetçiliğin geliştirileceği bir esasa dayandığından, Kürtlerin yaşadığı bölgeler de dahil olmak üzere tüm Türkiye bakımından güçlü yerel - bütünleştirici merkez yapısını kurmak hedeftir.
Sonuç olarak Türkiye Toplumunun, Kürt sorunu da içinde olmak üzere tüm sorunlarının çözümüne ilişkin yeni siyasal perspektif; yerelden temellenerek merkeze yükselen başkanlık ve yerelden merkeze kadar örülen meclisler sistemi ile halk-devlet ilişkisini yeniden yapılandıran ve halkın devlet üzerindeki etkisini artıran, böylelikle üniter yapıyı da güçlendiren bir içeriğe sahiptir.
Bu siyasal perspektif, yeni anayasa ile başlayacak bir hukuk reformu sürecini zorunlu kılıyor.
Yazarlar
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.09.2025
26.01.2025
23.12.2024
14.02.2016
3.02.2016
28.01.2016
20.01.2016
13.01.2016
8.02.2016
30.12.2015