Mehmet BARANSU
Darbeye teşebbüs suçlamasıyla gözaltına alınan Org. Karadayı, Genelkurmay Başkanı olduğu güne kadar “muhafazakâr” olarak görünüyordu. Ancak, göreve gelmesinin ardından farklı bir portre çizdi
Karadayı, kamuoyunda Kastamonulu olarak bilinir. Ancak o aslen Tuncelili ve Tunceli’den çıkan ilk Genelkurmay Başkanı. Karadayı, silah arkadaşları dahil kamuoyundan bu bilgiyi yıllarca özenle sakladı. O, aslında bir Encümen-i Daniş üyesi olmasına rağmen, ANAP’ın iktidar olduğu dönemde muhafazakar bir kimliğe sahip olduğunu iktidar çevresine yayıyordu. Muhafazakar muhitlerde kendisinden sık sık bahsediliyor, “Suyun bu tarafı”ndan yani Anadolu’dan olduğu vurgulanıyordu. Dindarmuhafazakar kesimler Anadolulu olmayı her zaman çok önemsiyordu. “Suyun öte yakası” diye tarif ettikleri Trakya, dini anlayış ve yaşayışta Anadolu’ya göre lakayttı. Bu yüzden Karadayı’nın “dindar” bir asker olduğu vurgulanıyor, Genelkurmay Başkanlığı da önemseniyordu.
Aktulga, onun sayesinde kaldı
Turgut Özal’a, Cumhurbaşkanlığı döneminde içinde daha sonra orgeneral rütbesine yükselecek olan Doğu Aktulga’nın da bulunduğu bir grup generali emekli etmesi tavsiye edilmişti. Aktulga ve ekibinin askeri müdahale yanlısı olduğu Ankara kulislerinde hep konuşuluyordu. Bundan rahatsız olan isimler de Turgut Özal’la görüşüp, Aktulga ile birlikte hareket edenlerin tasfiyesini istemişti. Özal onlara “Hayır” yanıtını Verdi. Özal da Aktulga’dan hazzetmiyordu ama ileri sürdüğü gerekçe ilginçti: “Terfi sırasını bozarsam İsmail Hakkı Karadayı da emekli olur.”Seccade seriyordu
Özal ve ANAP çevresinde bu algının oluşmasının nedeni ise Karadayı’nın albaylığından başlayarak, yere seccade serdiğinin konuşulmasıydı. Karadayı’nın, bazı generallerin seccadesini serdiği, onlarla birlikte namaz kıldığı haberi Özal’ın aile çevresinden ortalığa yayılmıştı. Yayan isimlerden birinin de Korkut Özal olduğu o dönemlerde hep konuşuldu.Ordudan atılmalar geri döndü
12 Eylül yönetimi, 1982 Anayasası’na konan bir madde ile YAŞ kararlarına yargı yolunu kapatmıştı. Bu durum Ağustos 1987 Şurası’na kadar hiçbir rahatsızlık nedeni olmamıştı. İlk defa 1987’de çoğunluğunu astsubayların oluşturduğu bir grup TSK’dan ihraç edildi. Suçları “örgüt üyesi olmaktı”. Ordudan atıldılar ama hiçbiri örgüt üyeliğinden yargılanmadı. Hatta haklarında tek bir dava bile açılmadı. “Bizleri niçin yargılamıyorsunuz” sorusuna Genelkurmay Başkanlığı hiçbir zaman yanıt veremedi. 1987 sonrası Genelkurmay bu sorulara muhatap olmamak için bu kez “disiplinsizliği, askeri hiyerarşiye, ast-üst ilişkisine uymamayı” gerekçe gösterip, ordudan ihraçları yapmaya başladı. Bu durum Em. Org. Doğan Güreş’in, Genelkurmay Başkanlığı’na gelişine kadar devam etti. Em. Org. Güreş’le birlikte, YAŞ’taki atılmalar sona erdi. Taa ki Karadayı’nın Genelkurmay Başkanlığı’na kadar. Karadayı dönemi, TSK’dan ihraçlarda rekorların yaşandığı bir dönem oldu.“İrtica bizim ilgi alanımız”
Karadayı her ne kadar Darbeleri Araştırma Komisyonu’nda “Batı Çalışma Grubun’dan haberim yok” dese de 28 Şubat süreciyle özdeşleşen Batı Çalışma Grubu’nu kendisi kurdu. Türkiye genelinde fişlemeler yapmıştı. Cadı avına dönen raporların ardından da binlerce kişi devlet kurumlarından gerekçe gösterilmeden atılmıştı. O günlerde Karadayı, “Bu hükümet kuruluncaya kadar irticai faaliyetler bizim özel ‘görev’ alanımıza giriyordu. Bugünden itibaren sadece ‘ilgi’ alanımıza giriyor. BÇG gibi birçok çalışma grubu vardır, bunlar özel dönemler için kurulur ve sonra durur” ifadelerini kullanmıştı.28 Şubat medyasını sevdi
28 Şubat sürecinde Karadayı’nın bir sözü Medya-TSK işbirliğini gözler önüne sermesi bakımından ilginçti. 6 Mart 1997 tarihli Hürriyet gazetesindeki haber bu açıdan önemliydi: “Son günlerde Başbakan Necmettin Erbakan’ın ‘geveze basın’ ve ‘yazdıklarının yüzde 90’ı yalan’ gibi ağır eleştirilere uğrayan Türk basını dün Genelkurmay Başkanı Orgeneral İsmail Hakkı Karadayı’nın ‘Basınımızla iftihar ediyoruz’ övgüsüyle karşılaştı.”Yazarlar
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları







































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
29.01.2016
5.02.2016
28.12.2015
15.12.2015
9.02.2015
30.11.2015
23.11.2015
16.11.2015
9.01.2015
26.10.2015