Mehmet BARANSU
“Seni başkan yaptırmayacağız” cümlesinin sahibi Selahattin Demirtaş ve partisi hedefe kondu.
Eski- yeni siyasetçisi, gazetecisi, “aydını”, Demirtaş’ın PKK’yı sert bir şekilde eleştirmesini ve örgütle arasına mesafe koymasını istiyorlar.
Çok da büyük laf ediyorlar; “şöyle yap Selahattin, bunu söyle Selahattin”. Görenler hepsinin birer “Braveheart” olduğunu düşünecekler. HDP’ye akıl üstüne akıl veriyorlar.
Demirtaş terör ve ölümler karşısında elinden geleni yapıyor. Örgüte “ellerinizi tetikten çekin” derken, devlete de “operasyonlardan vazgeçin” diyor. Her geçen gün tepkisini ve sesini yükseltiyor. Leyla Zana, akan kanın durması için gerekirse ölüm orucuna yatacağını söyledi.
HDP cephesi cesurca bu çıkışları yaparken onlara akıl verenlerin durumu ise içler acısı.
Adlarının önemi yok. Kimi siyasetçi, kimi gazeteci, kimi Saray “aydını entelektüel”.
Sorsan hepsi cesurlar, korkusuzlar, hayatta hep dik durduklarını iddia ederler. Kimi, içinde Hz. Hamza ruhu taşıdığını zanneder, kimi, Uğur Mumcu. O derece “cesurlar”.
Demirtaş’a akıl verirken, aynada kendilerine bakabilseler kendilerinden tiksinecekler. Demirtaş kadar cesaretleri olsa kendi yüzlerine bile tükürebilirler.
Lafa gelince Allah’tan başkasından korkmuyorlar. Allah’tan korkmadıklarını da bu süreçte yaşayarak gördük. Erdoğan ismi uykularını kaçırıyor. Gölgesinden bile korkuyorlar.
Bu “cesur” korkaklara bir ayna tutalım.
Demirtaş’ın, PKK’yı eleştirdiği gibi gelin siz de 17/25 Aralık, rüşvet, yolsuzluk ve hırsızlık hakkında birkaç söz söyleyin. AKP’nin askerî vesayetle iş tutması, çözüm süreci hataları, Suriye politikası, demokrasi ve hukuku yerle bir etmesi hakkında birkaç kelam edin.
Gazeteciler tutuklanıyor, gazete binaları basılıyor. Hukuksuz soruşturmalar tam gaz ilerliyor. 28 Şubat sürecine rahmet okutuluyor. Cizre’de 10 yaşındaki kız çocuğu öldürülüp cesedi iki gün buzdolabına konulmak zorunda kalınıyor. Ama Allah’tan çok Erdoğan’dan korkan sizler iki cümle yazmak yerine Demirtaş’a akıl verme aymazlığını ve utanmazlığını sergiliyorsunuz.
Utanma perdesi yırtıldığında ortaya siz çıkıyorsunuz. Demirtaş’ın cesaretinin zekâtı kadar, sizlerden bir çıkış beklemek de bizim hakkımız.
İsterseniz 17-25 Aralık’la başlayabiliriz. Demirtaş’a, “PKK ile aranıza mesafe koyun” diyen sizler Saray’la aranıza mesafe koyacak mısınız? Hırsızlıkla siyaseti ayırabilecek misiniz?
Var mısınız Saray’ın William Wallace’ları?
AĞLA “DİNDAR” AKP’LİM
Koltuğunu, makamını, ekonomik çıkarını kaybeden AKP’liler son günlerde satır aralarında bir dizi açıklama yapmaya başladılar.
Yakın zamana kadar kimi köşkte, kimi bakanlıkta, kimi de parti yönetiminde bulundular. Hepsi kaybettiklerinin öfkesiyle olsa gerek, medya önüne çıkıp, konuşuyor gibi yapıp lafları ağızlarında geveliyorlar. Hepsi Allah’tan daha çok Saray’dan korktukları için ülkenin içinde bulunduğu hukuksuzluğu açık bir dille eleştiremiyorlar.
Dinin, Kur’an-ı Kerim’in, içi boşaltılırken “hırsızlık yolsuzluk değildir” diye fetvalar verilirken, ülke soyulup soğana çevrilirken, “Tayyip’e dokunmak ibadettir, Allah’ın tüm vasıflarını O üzerinde taşıyor” türü şirk cümleleri sarf edilirken susanlar, makam gidince ekranlara çıkmaya başladılar.
“Ümmet, dava” ayakkabı kutularına sığdırılırken sustular. Tıpkı paraların sıfırlanması gibi, din, kitap, ahlak sıfırlanırken sessiz kaldılar. Onlara göre birileri “çalıyor ama çalışıyorlardı”.
Kirlendikçe, hırsızlığa, yolsuzluğa battıkça din de, kutsal kitap da güne uydurulmaya çalışıldı. Yeni bir din icat edildi. Hem de kendine “dindar” diyenlerin eliyle.
Bir de utanmadan ekranlara çıkıyorlar. İnsan doğrusu merak ve “hayret” ediyor. Din bu kadar tahrip edilirken neredeydiniz?
Sizinki ağlanacak hâline ağlayamama durumu. Haram para, yaptığınız hukuksuzluklar gözyaşlarınızı kuruttu. Yok etti vicdanlarınızı, yok etti değerlerinizi…
Partideki özgül ağırlığından şikâyet edenler, gözyaşı dökenler, Allah katındaki özgül ağırlığı unuttular.
Ağla “dindar” AKP’lim. Kur’an’ın içini boşalttığın için ağla. Üzdüğün Peygamberin için ağla.
Selahattin Demirtaş’a laf söylemeden aynada bir kendinize bakın isterseniz.
(Silivri F Tipi Cezaevi)
Yazarlar
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları


















































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
29.01.2016
5.02.2016
28.12.2015
15.12.2015
9.02.2015
30.11.2015
23.11.2015
16.11.2015
9.01.2015
26.10.2015