Mehmet BARANSU
Ne söylemeli, ne anlatmalı bilemiyorum. Kan, terör ülkenin başkentine de sıçradı. Son üç yıldır, ülke giderek yönetilemez noktaya sürükleniyor. Ülkeyi 13 yıldır yönetenler ise, kendi dışındaki herkesi, “vatan haini, düşman” ilan ediyor.
Kızmadan, öfkelenmeden, bağırmadan, hain, düşman demeden, bir kez olsun eleştirilere kulak verin.
Son üç yıldır ülkenin ne hâle geldiğinin farkında mısınız? Partinize, davanıza, sizlere ne oldu Allah aşkına.
“Ülke 90’lara çevrildi” eleştirilerine kızıyorsunuz. Yaşadıklarımız, yaşattıklarınız ne? Her gün bir parçanız sizden kopup ayrılıyor, üstelik “nefret” ederek. 90’ları geçtik, onun da gerisine hızla ilerliyoruz.
Bu satırlarımı bir “düşman”, bir “hain”, bir “darbeci”, bir “paralelci” olarak değil, eski bir dost olarak okuyun ne olur. Nefretinizi, düşmanlığınızı bir yana koymayı deneyip okuyun.
Demokrasi, hukuk, AB, reform, özgürlük, hürriyet gibi kelimeleri kullanan sizler bugün “kapı kırmaktan”, “hukuku s…tir etmekten”, “ölmekten”, “öldürmekten” bahseder hâle geldiniz.
Balyozcular, “cezaevleri yetmezse, stadyumları cezaevi yaparız” diyorlardı. Şimdi aynı cümleler sizlerin ağzında. Adliyeleri, gazetecilerle doldurdunuz. İş dünyası tehdit altında.
90’larda, parti binaları basılıp, kurşunlanıp, bombalanıyordu. Benzerleri şimdilerde tekrarlanıyor. Askerin emriyle basılan NOKTA Dergisi, Saray emriyle basıldı.
Dün, Çevik Bir, Çetin Doğan, İlker Paşalar parmak sallayıp, “hesabını verecek” diyordu bugün sizler.
Dün asker araç arkasına ölü bedenleri bağlayıp, gezdiriyordu, bugün iktidarınızda polis aynısını yaptı.
28 Şubatçılar “yeşil sermaye” adı altında, şirket basıyordu. Bugün sizler “muhalif, paralelci” diyerek daha beterini yapıyorsunuz.
Dün, Yeni Şafak gazetesinin sahibinin evi basılıp Albayraklar hapse tıkılıyordu. Bugün aynısı sahnede. Bu satırlar ise Silivri’den yazılıyor.
“Bizden önce faili meçhuller vardı, biz geldik bitti” diyordunuz. Reyhanlı, Cilvegözü, Adana, Mersin,Diyarbakır, Suruç derken Ankara’da bomba patlatıldı. Toplamda 300’ e yakın ölüm. Failleri ise meçhul…
28 Şubat’ta asker, İmam- Hatip Lisesi, Kur’an Kursu basardı. Şimdi terör polisleri uzun namlulu, otomatik silahlarla Kreş basıyor. “Paralelci” Kur’an Kursları kapatılıyor.
Zekât, fitre, kurban derisi tekrar terör yardımı kapsamında. MGK, kırmızı kitaba girmiyorum bile.
90’larda, terör yasasıyla hapse tıkılan gazeteciler vardı. Aynısı tekrar vizyonda. Hattâ daha ötesi. Tweetten tutuklama. Örgüt iddianamesi.
28 Şubat’ta yargı, maliye, bürokrasi, müfettişler askerin emriyle iş yapıyordu. Şimdi daha kötüsünü siz yapıyorsunuz.
Son üç yılda yapılan yanlışları sıralamaya kalksam, inanın gazetenin sayfaları yetmez. Ne oldu size, nasıl bu hâle geldiniz?
17-25 Aralık, Suriye- Arap politikanız, Rusya krizi, gelenin- gidenin tokat atması, değerli yalnızlık, stratejik çöküntü… “Kimse sabrımızı test etmesin” söyleminden öteye geçemeyen çaresizlik. “Komşularla sıfır sorun” derken, ülke için de konuşacak “komşunuz” kalmadı.
Allah aşkına ne oldu size? Bu nasıl bir akıl tutulması, siyasi körlük… Bu hâle nasıl geldiğinizi göremiyorsunuz bile.
Bugün salıverdiğiniz, ortaklık kurduğunuz bazı darbeciler, AKP’yi bitirme planları yapıyordu. Başarılı olamadılar. Bu kez farklı bir plan devreye soktular. Partiyi içten fethetme, ele geçirme…
Gün gün parti ele geçirildi. Farkına bile varılmadan. Eski devletin sivil, bürokrat tüm artıkları, ne hikmetse son dört yılda “hidayete erip” önemli makamlara geldiler.
Yargı’ya yapılan makyajı anlayamadınız. Tıpkı 2010 yılı HSYK seçimleri gibi önümüzdeki süreçte bu atadığınız, oluşturduğunuz yeni yargı sisteminin sizi nasıl aldattığının itiraflarını okuyacağız.
Derin devlet renk değiştirdi. Tıpkı bir bukalemun gibi. Bulunduğu yeni ortamın rengini aldı. Belediye ve inşaat işinde tecrübeli olan sizler, bu bukalemunların niyetini anlayamadınız. Devlet tecrübeniz yoktu. 13 yıl sonra olmadığı da ortaya çıktı.
2010 referandumu sonrası, iktidar oldunuz, beş yılla, 130 yıllık bir yapıyı alt ettiğinizi zannettiniz. Oysa bukalemunlar içinize sızdı.
“Valilere emir verdik, vermedik” zikzağınız bile, devlet tecrübenizin olmadığını, bukalemunları tanımadığınızın bir göstergesi.
Makam, mevki, para kimyanızı bozdu. “Paralel” söylemi ise akıl tutulması yaşattı sizlere.
Bu süreçte benim için hayal kırıklığı ise Melih Gökçek oldu. Neden mi? Oda, ben de eski bir ANAP’lıydık.
Gökçek, ANAP’ın, derin devlete, çetelere, mafyaya nasıl teslim edildiği sürecini yaşamış biriydi. Onlarla mücadele bile etti. Partisini kurtarmaya çalıştı. Özal’ın telefonu olmasa, partisini kurtaracaktı.
Aynı süreç, bugün, yeni partisi AKP’de yaşanıyor. Partisi raydan çıkarıldı. Bu süreci, bu oyunu en iyi görebilecek isim olan Gökçek’in basireti bağlandı.
Özal’ın partisinin ele geçirilip, başkalaştırıldığını gören Gökçek, Erdoğan’ın partisindeki değişimi- dönüşümü anlayamadı. Çevreden- merkeze olan hareketi okuyamadı. “Paralel” öfkesi mi, çaresizlik mi, cesaret eksikliği mi? Bilemiyorum…
Gökçek gibi AKP’nin diğer ağır topları da dönüşümü okuyamadı.
Son üç yıldır, AKP’yi bilinmeze sürükleyen isimlere bir bakın. Çok övülen, efsaneleştirilen Hakan Fidantartışılıyor. Hataları, eksikleri, istihbarat zafiyetleri konuşuluyor. Fişleme, dinleme iddialarıyla yıpranan bir kurum ve isim…
Terör, ülkeyi kan gölüne çevirirken son üç yılın İçişleri bakanları da tartışma konusu. Muammer Güler,Efkan Ala, Selami Altınok… İhmaller, eksikler, istihbarat zafiyeti, güvenlik bürokrasisinin çöküşü…
Daha önce olaylar önceden haber alınıp, önlenebilirken, şimdilerde bombalar, canlı bombalar rahatlıkla patlatılıyor. Son üç yılda çözülen bir tek bombalama olayı yok. Adana, Mersin, Diyarbakır, Suruç ve Ankara terör bombaları son beş ayda gerçekleşti. Kimin yaptığı bilinmiyor. MİT ve Emniyet’in önceliği değişti.
Hafızam yanıltmıyorsa, Ankara’da patlatılan bomba, Türkiye Cumhuriyeti’nin en büyük kanlı terör saldırısı. Ama ülkenin sorumlu bakanı, “ihmal yok” diyebiliyor.
Beş yıl önce bu tür olaylar yaşandığında kamuoyu “AKP’ye karşı derin devlet harekete geçti” diyordu. Şimdi ise suçlanan iktidar. Bu bile partinin algısının nereden nereye geldiğini gösteriyor. O kadar çok düşman ilan edildi ki. Yok edelim derken, parti kendini yok ediyor.
Partiyi, davayı kurtarmak ise o kadar basit ki. Sadece ihtiyaç duyulan cesaret. Birkaç cesur adım. Samimi bir özeleştiri, samimi bir özür. Hatalardan biran önce geri dönme. Partiye, fabrika ayarı yapma. Temiz eller operasyonu AKP için de şart. Parti bağırsaklarını temizlemeli.
SURUÇ- ANKARA BOMBA KARDEŞLİĞİ
Savaş isteyenler, önce IŞİD’e Suruç’ta bomba patlattılar. Bu bahane edilip ülke kan gölüne çevrildi. Şimdi başka oyun sahnede. PKK’nın tek taraflı eylemsizlik kararı alacağı açıklanmıştı. Birileri yine devreye girdi. Ankara’da kanlı terör sahnelendi. Birileri savaşın bitmesini istemiyor. Acaba kim?
Ankara’daki katliamda hayatını kaybeden tüm yurttaşlarımıza Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifalar diliyorum. Türkiye’nin başı sağ olsun.
(Yüksek Güvenlikli Silivri Cezaevi)
Yazarlar
-
İbrahim KirasBakü ve Erivan başardı, Türkiye kazandı 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİYargıda yine mi temizlik başlamış? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞŞimşek, ÖTV, cari açık ve gümrük birliği 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm süreci komisyonuna dair 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazBöyle mahkemenin hükmüne adalet denir mi? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUŞakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTürkiye terörsüz olacak, bölünmeyecek.. Amenna.. Ya Suriye’den gelecek tehdit? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Karamsarlık yaymak’ 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURÜzgünüm, kimse Türkiye’yi bölmek istemiyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
29.01.2016
5.02.2016
28.12.2015
15.12.2015
9.02.2015
30.11.2015
23.11.2015
16.11.2015
9.01.2015
26.10.2015