Mehmet Ocaktan
Oruç ayının zihinlerimizi tazelediği, şehirlerimizin ruhuna ışık tuttuğu şu günlerde, insan ister istemez kültürel ve siyasi hayatımızın nasıl bir seviyesizlik istilası altında olduğunu düşünmeden edemiyor. Bu öylesine incitici bir duygu ki, mesela orucun şehirlerimize misafir olduğu şu ruhaniyet ikliminde İstanbul’a bakarken hüzünlenmemek mümkün değil. Maalesef bir medeniyet başkenti olan İstanbul ruhunu kaybettiği için, şiirini de kaybetmiş bir şehir artık...
***
Tepelerden baktığımızda İstanbul’u göremiyoruz, eminim Yahya Kemal bugün yaşasaydı, ömrünün gönül tahtına kurulan bu şehir için kederli şiirler yazardı. Ama biz yine de bu “Aziz İstanbul’a” Yahya Kemal’in şiirlerinden bakmaya devam edeceğiz.
/Sana dün bir tepeden baktım aziz İstanbul
Görmedim gezmediğim, sevmediğim hiç bir yer.
Ömrüm oldukça, gönül tahtıma keyfince kurul!
Sade bir semtini sevmek bile bir ömre değer./
Oysa biliyoruz ki, dünyanın değişik coğrafyalarındaki şehirler aslında farklı medeniyetlerin mekanda tecessüm etmiş halidirler. Hiç kuşkusuz farklı medeniyet havzalarındaki şehirlerin mimari üslubu ve insan dokusu farklı olduğu için estetik tasavvurları da farklı olacaktır. Ama hepsinin ortak özelliği, ait oldukları medeniyetin ruhunu yansıtmalarıdır.
Hayatın bütün alanlarında olduğu gibi, şehirlerimizdeki kalite ve estetiği de kaybettik maalesef... Eğitimde, kültürde sanatta her gün bize ait değerlerimizin kaybolduğunu, yeni medeniyet değerleri üretemediğimizi gördükçe hayıflanıyoruz ve çaresiz geçmişin güzellikleriyle teselli bulmaya çalışıyoruz.
Tarihimizin kültürel ve estetik değerleriyle övünmenin elbette bir mahzuru yok. Ama eğer yaşadığımız çağın ruhuna uygun yeni kültür ve bilim insanları, mimarlar, müzisyenler, ressamlar, romancılar, şairler yetiştiremiyorsak ve hele de estetikten yoksun ucube şehirlerde yaşamaya mahkum durumdaysak geçmişle övünmenin hamasetten öte bir anlamı olmayacaktır.
Hazin olan şudur; günümüz siyasetçilerinin, devlet adamlarının kültürel hafızası kaybolduğu ya da hiç olmadığı için geleceğimizi inşa edecek güçlü bir siyesi vizyondan da mahrum durumdayız. Kabul etmek gerekiyor ki, dünya ölçeğinde bilim, kültür ve sanat insanları yetiştiremeyen toplumların siyaset ve yönetim anlayışlarının evrensel anlamda bir kalite ifade etmeleri de mümkün değildir.
Maalesef bilim, sanat ve kültür, siyasetçilerimizin nazarında hiçbir anlam ifade etmiyor. Ufukları günübirlik siyasetin ötesine geçemediği için de yeni medeniyet değerleri üretecek politikalar geliştiremiyorlar. Nizam’ül Mülk, Seyahatname adlı eserinde ilmin önemi hakkında şöyle bir anekdot anlatıyor: “Lokman Hekim, ‘Bana, ilimden daha dost kimse yoktur, ilim hazineden daha iyidir, çünkü senin hazineyi koruman gerekir, halbuki ilim seni korur’ der.”
Kısacası siyaseti zenginleştirecek, şehirlerimizi güzelleştirecek, hayatımıza anlam katacak, bizi koruyacak bilim, kültür ve sanat değerlerinden mahrum haldeyiz.
Bu yüzden de modern dünyanın ürettiği değerler karşısında savunmasız durumdayız. Ne yazık ki kaliteyi, liyakati önemsemeyen böylesine bir zihniyet yapılanması, çok doğal olarak devletten topumun bütün katmanlarına kadar her aşamada seviyesizliği meşrulaştıran bir iklim oluşturmaktadır.
Hal böyle olunca da, yaşadıkları çaresizlikler karşısında insanların ‘şanlı tarih’ masallarına sığınmaları kaçınılmaz hale gelmektedir.
Doğrusu gönül isterdi ki, zihni ve yüreği sanat-edebiyat değerleriyle zenginleşmiş, kültürel hafızası sağlam siyasetçilerimiz, devlet adamlarımız olsun...
***
Bazen çılgınlık yapıp, her gördüğüm siyasetçiye değerli mütefekkirimiz Nurettin Topçu’nun şu cümlelerini yüksek sesle okumak istiyorum: “Kur’an, bir hayatın vahiyden doğan eseridir. O Allah’ın eseri olduğu gibi, Mikelanj’ın ebediyete ses veren heykelleri, Beethoven’in ebediyeti çıldırtan senfonileri de Allah’ın eseridirler. Bunlar Allah’a götürücüdürler. Faust gibi bir eser, Goethe’nin ömrünün elli dokuz yılını uğraştırdı. Corot, bir tabiat ve bir ağaç vahyiyle bin bir tablo yaratarak ebediliği kazandı.”
Yazarlar
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları




































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.11.2025
7.11.2025
5.11.2025
3.11.2025
27.10.2025
20.10.2025
13.10.2025
8.10.2025
6.10.2025
1.10.2025