Mehmet Ocaktan
Pazar günü sandık başına gidiyoruz, geleceğimizi belirleyecek çok önemli bir tercihte bulunacağız. Etrafta zaman zaman dillendirilen görüşlerin ortak paydası; demokrasinin Türkiye’de ciddi problemler yaşadığı ve bu zor şartları aşmanın hiç de kolay olmayacağı yönünde. Evet zor zamanlardan geçiyoruz, siyasetin giderek seviye kaybettiği, ayrıştırıcı söylemlerin toplumda derin kırılmalara yol açtığı bir vakıa.
Geçmiş dönemlerde de siyasetin zor zamanları oldu, hatta klasik ve postmodern darbelerle siyasi faaliyetler ya askıya alında, ya da ‘ara rejim’ uygulamalarıyla alanı daraltıldı. Ama bütün bunlara rağmen, siyasiler birbirlerini yok edici bir rüzgara kapılmadılar. Oysa şimdi siyasi aktörler bizzat kendi kalelerine gol atma yarışındalar. Daha açık bir ifadeyle söylemek gerekirse, bugün siyasetçiler muarızlarını ‘ihanet’le suçlamak gibi son derece tehlikeli sularda seyrediyorlar.
Galiba önce bir hakikati tespit etmek gerekiyor; bu ülkede hiçbir siyasetçinin yaşadığı topraklara ihanet etmek gibi bir gaflet içinde olduğunu düşünemeyiz. Yaşadığımız toplumda muarızlarımızın görüşlerine katılmayabiliriz, hatta tehlikeli de bulabiliriz ama bu bize onları ihanetle suçlama hakkını vermez. Unutmayalım, 24 Haziran’dan sonra da bu ülkede hep birlikte yaşamaya devam edeceğiz. Ve en önemlisi de ‘vatan sevgisi’ üç beş oyla test edilemeyecek kadar değerlidir. Dolayısıyla dostlarımızı, komşularımızı, akrabalarımızı sırf siyasi hesaplar adına düşmanlaştırarak ortak huzurumuzu bozmanın kimseye faydası olmayacaktır.
Esas itibariyle bugün hepimizin şikayet ettiği en temel problem, siyasetin çaresiz bir darboğaza hapsedilmesidir. Biliyoruz ki geçmişte de siyasetçiler, muarızlarını en sert sözlerle eleştirdiler ama hiçbir zaman bugün yaşadığımız seviyesizliğe asla izin vermediler.
Düşünün ki ittifak yasası vesilesiyle muhalefet partilerinin oturup konuşmaları, temel demokratik ilkelerde uzlaşma sağlayarak seçim ortaklığı oluşturmaları bile bir fitne olarak değerlendiriliyor. AK Parti-MHP ittifakı ne kadar doğal bir durum ise, muhalefet partilerinin ittifakı da o kadar doğal ve doğru bir iştir. Bir ülkede bütün siyasi partilerin memleketin geleceği konusunda uzlaşmalarından, en azından konuşuyor olmalarından daha güzel ne olabilir ki, illa kavga etmemiz mi gerekiyor Allah aşkına...
Hafızalarımızı tazeleyelim ve Türk siyasi tarihinin en renkli dönemini oluşturan Süleyman Demirelli, Necmettin Erbakanlı, Bülent Ecevitli ve Alparslan Türkeşliyılları hatırlayalım. Seçim meydanlarında, birbirlerine karşı hepimizin hafızalarında bugün bile hala canlılığını koruyan sataşmalarda bulunurlar ama mücadelelerini asla bir vatan müdafaasına dönüştürmezlerdi.
Eminim, rahmetli Erbakan Hoca’nın muarızlarına “Sizi gidi Batı kulüpçüler sizi...” diye meydanlarda haykıran cümlelerini yaşı müsait olanlar hatırlayacaklardır. Bu ifadeleri kullanan Erbakan, hiçbir zaman muarızlarına, “Siz Batı ile işbirliği içindesiniz, memleketi emperyalistlere satan vatan hainlerisiniz” şeklinde bir saldırıda bulunmadı.
Her ne kadar siyasi tarihimizdeki o günleri arar hale geldiysek de, aslında çok da umutsuz olmaya gerek yok. Önemli olan; ülkeyi emanet edeceğimiz kadroları akıl, mantık ve vicdanla değerlendirerek irademizin istikametini doğru tayin etmektir. Şuna bütün kalbimizle inanıyoruz ki, sandıkta vereceğimiz karar ne olursa olsun kesinlikle özgür irademizin sonucu olacaktır. Yeter ki irademize birilerinin “Vatan-millet, din” gibi kavramlarla ipotek koymasına izin vermeyelim.
Hangi siyasi kimliğe sahip olursak olalım, Pazar günü gönül verdiğimiz partinin kazanması için sandığa gideceğiz, düşman imha etmek için değil...
Evet, şimdi buradan baktığımızda demokrasinin geleceğini hayal meyal seçebiliyoruz. Hukukun üstünlüğü, kuvvetler ayrılığı ve özgürlükler konusunda aşılması gereken ciddi sorunlarımız var. Ama biliyoruz ki bunlar aşılamayacak sorunlar değil, yeter ki demokratik değerleri yükseltecek iradeyi kararlı bir şekilde sandığa yansıtabilelim. Umutsuzluğa gerek yok, sonunda mutlaka demokrasi kazanacaktır, sadece inanalım yeter...
Yazarlar
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
























































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
29.12.2025
22.12.2025
8.12.2025
5.12.2025
3.12.2025
1.12.2025
26.11.2025
21.11.2025
19.11.2025
17.11.2025