Mehmet Ocaktan
Modern demokrasilerin insan haklarını esas alan bir hukuk devleti olduğunun altını özellikle çizmek gerekiyor. Bu çerçevede demokrasiye yapılan en önemli itirazlar; “Demokrasi Batı kültürünün bir ürünüdür ve de dini dışlayan bir kültürel iklimden beslenmektedir. Dolayısıyla Müslümanlar açısından sorunludur” yaklaşımı üzerine bina edilmektedir.
Hemen belirtmekte yarar var, hukukun üstünlüğüne dayalı bir sistem asla insanların manevi dünyasını kontrol altına alan bir sistem değildir. Çünkü insan haklarını bir sistemin temeli olarak kabul etmek, insanın tanımını ve manevi dünyasını sınırlamak anlamına gelmemektedir. Dolayısıyla insanın hakikati ve irfani derinleşmesiyle ilgili bütün çabaların önünü açmak aynı zamanda insan haklarının da özünü oluşturmaktadır.
Esas itibariyle hukuk, kanunlar yanında kaynağını kültürel ve manevi değerleri de bünyesinde barındıran bir bütündür. Dolayısıyla hukuk, aynı zamanda bir toplumun kültürel, sosyolojik ve irfani özelliklerinin tümünü temsil etmek durumundadır. İşte bu yönüyle hukuk, bağlı bulunduğu toplumun değer yargıları ve yazılı olmayan kurallarıyla varlığını sürdürebilmektedir.
Hal böyleyken, insan hakları ve hukukun üstünlüğü gibi değerlerin Müslümanların dünyasıyla uyuşmadığını düşünmek gerçekçi değildir. Zira hukukun üstünlüğü ve kuvvetler ayrılığı gibi temel yapılar, esas itibariyle hem insanların haklarını, özgürlüklerini teminat altına almak, hem de devletin gücünü sınırlamak üzere geliştirilmiş kavramlardır.
Eğer devlet gücü denetlenemezse, her zaman negatif sonuçlar üretme ihtimali yüksektir. Mesela seküler bir devlet hukuk kurallarıyla sınırlanamazsa, rahatlıkla hakları ve özgürlükleri tahrip edebilir. Aynı şekilde bir din devleti de kendini tebliğle sorumlu addedip zorla insanları dindarlaştırma yolunu seçmeyi bir hak olarak görebilir. Oysa biliyoruz ki devlet değer üretemez, çünkü değerlerin bir toplumda anlam ifade etmesi insanların duyarlığı ile ilgili bir meseledir. Ayrıca dini ve ahlaki değerlere bağlılığı devlet gücüyle temin etmek İslami de değildir, insani de...
İranlı düşünür Muhammed Müctehid Şebusteri’nin, “Resmi Dini Söylemin Eleştirisi” kitabındaki şu tespiti dikkat çekicidir: “İnsanlığın binlerce yıllık tecrübesi bize iktidar ve gücün daima iman ve ahlakın önünde engel olduğunu göstermiştir. Tarih boyunca bütün peygamberler, filozoflar, arifler ve ahlakçı bilgeler gücün kötülükleri konusunda yöneticileri uyarmıştır. Çağımızda geçerli bir yöntem olarak benimsenen güçler ayrılığı ilkesi, toplumda gücün baştan çıkarıcılığının önüne geçebilmek için ihdas edilmiştir ve insanın acılarla dolu olan tarihi tecrübesinin sonucunda gelinmiş bir aşamaya tekabül eder.”
Unutmamak gerekiyor ki, devlet her zaman güce eğilimlidir. Eğer insan hakları temelinde hukukun üstünlüğüne dayalı bir devlet yapısı oluşturulamazsa, devlet bir bakıma toplum mühendisliği yaparak insanları hizaya sokmak, ne kadar özgürlüğe ihtiyacı olduğunu tayin etmek ve hatta insanların manevi ergenliğini geliştirmek gibi dayatmacı yöntemelere başvurabilir.
Oysa kültürel değerlerin zenginleşmesini ve toplumun manevi olgunlaşmasını sağlamak sivil kuruluşların görevi olmalıdır. Demokratik toplumlarda devletin görevi, sivil inisiyatifi güçlendirerek kültürel ve manevi değerlerin önünü açmaktır, tek tip insan yetiştirmek için denetim mekanizmaları oluşturmak değil...
Unutmayalım ki insan haklarının ihtiva ettiği özgürlükler, insanların fıtratında var olan öze ilişkin haklardır. Bu temel yaklaşımdan hareket edildiğinde, özgürlüklerin sınırlandırılması ancak adalet kavramı içinde değerlendirilebilir bir durumdur. Daha açık bir ifadeyle, çağdaş insan haklarının getirdiği özgürlüklerle ilgili eğer bir sınırlandırma söz konusu ise bunun için başvurulabilecek yegane merci adalettir. Yani esas olan hukukun üstünlüğüdür, dolayısıyla özgürlükler başkalarının hakkına-hukukuna zarar verecek bir durum arzediyorsa adalet temelinde ancak bir sınırlandırmaya gidilebilir.
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları



























Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
29.12.2025
22.12.2025
8.12.2025
5.12.2025
3.12.2025
1.12.2025
26.11.2025
21.11.2025
19.11.2025
17.11.2025