Mehmet Ocaktan
23 Haziran’da İstanbul seçmeninin ortaya koyduğu irade, Türk demokrasisi açısından altın değerinde bir kıymet ifade etmektedir. Sandıktan çıkan bu iradenin gerçekte ne anlam ifade ettiğini en yalın haliyle kavrayabilmek için, öncelikle çok partili hayata geçildiği günden bu yana yaşanan tecrübelerin doğru okunması gerektiği muhakkak.
Biliyoruz ki Türk demokrasisi zaman zaman darbelerle, ara rejimlerle kesintiye uğramış ama bütün bunlara rağmen sandık, toplum nezdindeki güvenilirliğini hep muhafaza etmiştir. Evet modern demokrasiler ölçeğinde değerlendirildiğinde kalite standardı yüksek bir demokratik sistemi inşa edemedik belki, ama sandığın toplum hafızasındaki karşılığı her zaman pozitif bir değer ifade etti.
İşte tam da bu yüzden 31 Mart gecesinde yaşananlar, zihinlerde demokrasinin geleceği konusunda ciddi bir endişeye yol açtı. Daha açık olarak ifade etmek gerekirse, Türk seçmeni bugüne kadar iradesinin teminatı olarak gördüğü sandığın telafisi mümkün olmayan bir tehlikeyle karşı karşıya olduğu endişesine kapıldı. Dolayısıyla 23 Haziran’da yaşanan sandık depreminin en önemli motivasyon kaynağı 31 Mart gecesinde yaşananlardır.
Kısacası seçmen, 31 Mart gecesinde yaşananları iradesine karşı bir hamle olarak görmüş, bu yanlışın düzeltilmemesi durumunda sandığın büyük bir yara alacağını düşünerek 23 Haziran’da bütün hikayeyi yeniden yazmıştır.
İşte bu yüzden 23 Haziran seçimi, demokrasimizin geleceği açısından tarihi bir öneme sahiptir. Artık şu saatten sonra bu ülkede, seçmenin sandık hassasiyetini dikkate almadan politika üretmek mümkün değildir. Bunun en önemli göstergesi, 31 Mart-23 Haziran arasında yaşananlardır. Hatırlayalım, kampanya süresince gerek iktidar bloğu, gerekse muhalefet sayısız projeler açıkladı, vaatlerde bulundu. Özellikle iktidar cephesi muhalefetin adayını itibarsızlaştırmaya yönelik akıl ve mantık sınırlarını zorlayan ithamlarda bulundu. Hatta kendi söylemlerini değersizleştiren İmralı kartını bile kullanmaktan çekinmedi.
***
O günlerde trollerin hedefi haline gelmeyi göze alarak “Oylar çalındı” söylemini köpürtmenin yanlış olduğunu, muhalefet adayına “Pontus” demenin toplumda bir karşılığının bulunmadığını, aksine bu tür yaftalamaların geniş toplum kesimlerini rahatsız edeceğini, “Seçilse de İmamoğlu’na başkanlık yaptırmayız” argümanının sadece muhatabını efsaneleştireceğini dilimizin döndüğünce anlatmaya çalıştık, ama kimseye anlatamadık. Maalesef AK Parti’de rasyonel bir akıl çıkıp, uzun demokrasi tecrübesine sahip Türk toplumunun bu tür itibarsızlaştırma söylemlerine itibar etmeyeceğini göremedi ve de söyleyemedi. Sonunda 23 Haziran’da çıplak gerçekle yüzleştik ama geç oldu.
Bir gerçeği açıkça ifade etmek gerekiyor ki seçmen adayların dillendirdiği vaatlerin ve projelerin hiçbirisiyle ilgilenmedi. Çünkü İstanbul seçmeninin zihninde bir tek konu vardı, sandığın ve demokrasinin geleceği... Çünkü sandığın itibarının zedelenmesi durumunda, uzun vadede vaatlerin ve projelerin bir anlam ifade etmeyeceğini gördü ve hissetti. Ve bu seçim gösterdi ki bütün olumsuzluklara rağmen, Türk demokrasisinin bazı unsurları hala canlılığını korumaktadır, bu hepimiz için önemli bir kazanımdır.
Açıkçası ben, bu toplumun demokrasi hafızasına güvenmek gerektiği kanaatindeyim. Bunun için Türkiye toplumunun bütün kritik süreçlerde nasıl bir davranış sergilediğine bakmak sanırım yeterli olacaktır. Türk seçmeni özellikle kendi iradesinin ikinci plana itileceğini hissettiği bütün dönemlerde geriye çekilmiş, ortalarda gürültü yapmadan sırasının gelmesini beklemiştir.
Ve sandık önüne geldiğinde, sandığın itibarını zedeleyecek bütün seçenekleri çöpe atarak gereğini yapmıştır.
Dolayısıyla 23 Haziran sadece bir İstanbul Büyükşehir belediye başkanlığı seçimi değil, sandığın ve aynı zamanda Türk demokrasisinin itibar sınavıdır.
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
















































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.11.2025
7.11.2025
5.11.2025
3.11.2025
27.10.2025
20.10.2025
13.10.2025
8.10.2025
6.10.2025
1.10.2025