Mehmet TIRAŞ
Ülke gündemi dört AKP’li kadın milletvekilinin başörtüleriyle TBMM’ne girecek olmaları;yani Başbakanın senaryosuyla hareket etmeleri ülke gündeminin kilitler oldu,meclisin açılışıyla kıyametin kopacağını bütün senaryolar ve strateji CHP’yi yerel seçimlerde zora sokma taktiği ürerine geliştirilmişti…Ama Erdoğan eştiği kuyuya kendisi düşütü,CHP bu oyunu bozdu ve Başbakan siyasetine metafor yaptığı başörtülü bacılarım edebiyatını kursağında bıraktı..Eğer CHP bu oyuna gelmiş olsaydı şimdi ;Başbakanın partisi ve onun dalkavuk medyasının seçim hasat dönemi olacaktı.
Erdoğan başörtüsünde samimiyse; iki yıl önce TBMM’ne başörtüsü parlamentoda da serbest olmalı diye,önerge Veren BDP Diyarbakır Milletvekili Altan Tan’ın önerisini niye reddetti, bunun cevabını vermeli Başbakan ve AKP Milletvekilleri?
Küçümsemek anlamında söylemiyorum halk arasında bir deyim vardır ya; CHP ”kedi olalı bir fare tuttu” sözü aklıma geldi..
CHP, başörtüsü bombasını Erdoğan’ın elinde öyle patlattı ki bütün samimiyetsizliğini de ortaya koydu maskesini de düşürdü.
Başörtüsüyle meclise girmek isteyen bir kadın milletvekilinin şu sözüne bakar mısınız,”ben bundan sonra başımı açarak kirlenemem” demesi affedilir ve yenilir yutulur bir söz müdür?
Sen başın açık olduğun süreçte kirlilik mi taşıyordun,bugün baş örtüsüyle temizlenmiş oldun?
Başörtülü milletvekillerinin başlarını örterek meclise katılmaları kendi kararlarıymış yerseniz tabi.. Buna siz külahımıza anlatın,Başbakanın yazdığı sizin de uygulamaya koyduğunuz bir senaryoydu ama tutmadı,sizler inançlı bir milletvekilleri olarak inancınız için bunu yapmadınız; bunu partinizin siyasi seçim malzemesi olarak yaptınız ve Başbakanın birer figüranısınız hiç kusura bakmayın.
Madem bu kadar inançlıydınız da, neden 2011 seçimlerinde sonra Parlamentoya başörtülü girmediniz?
Başörtülü bacılarım oyununun oyuncusu olmak bir bayan millettekileri için ne kadar acı bir sonuç düşünebiliyor musunuz?
Bir baş örtülü milletvekilini dinledim ben haç görevimden sonra başımı açamazdım diyor; bir yıl önce de hacca gitmiş ama açmış başını,böyle bir saçmalık olur mu?Olur olur..
Bizim Diyanet işler Başkanlığı(DİB) 1983 yılında kürtaj dinen günah değil diyerek fetva verirken,Erdoğan’ın talimatıyla şimdi kürtajı günah olarak tanımlıyor..inançlı insanlara yön veren kurum başkanı bunu yapıyorsa;sözde inancı için yaptım diyen kadınların başörtüsü figüranı olması kadar da doğal ne olabilir.
Hatırlanırsa Erdoğan bu başörtüsü ve başörtülü bacılarım lafını Gezi olaylarında da bir metafor olarak çok kullandı;hatta gezi olaylarında bir başörtülü bacımıza saldırıldılar ve elimizde görüntüler mevcut diye günlerce dalkavuk medyada yazıp konuştular ama hala o görüntü ortaya çıkmış değil.Aslında yok öyle bir görüntü.Eğer olsaydı kıyameti koparır tam bir siyasi malzemesi olurdu.
Polis şiddetin korunmak için camiye sığınan Gezi direnişini itibarsızlaştırmak için demediler mi;günlerce cami de içki içtiler geziye katılanlar diyerek bizzat Başbakan günlerce söyledi ama; caminin müezzini ben din adamıyım yalan söyleyemem,öyle bir şey olmadı ben görmedim,deyince, caminin müezzinini sürgün ettiler, bunların Müslümanlığı siyasi malzemeden öteye geçmez.
Ah CHP 28 Şubat sürecinde Ecevit’in yaptığını yapmış olsaydı; en az beş yıllık iktidarının daha alt yapısını hazırlamış olacak, yerel seçimlerinin şimdiden galibi gibi şampiyonluk turu atacaktı Erdoğan..
Nasıl 2007 yılında başörtülü Cumhurbaşkanı istemiyoruz diye,e-muhtıra veren genelkurmay başkanın iktidar ömrünü uzatması unutulmuş değil.Papaz her zaman pilav yemiyor.
Komplo teorilerine itibar vermem ama; e-muhtıra veren Cumhurbaşkanlığı seçimiyle parlamentoyu tıkayan,ülkeyi erken seçime zorlayan generalin yargılanmadığını görünce bunun bir danışıklı dövüş olduğu inandırıcı geliyor artık bana.
Başbakan başörtüsünden yola çıkarak dini o kadar istismar etti ki;çoğunluk böyle istiyor diyerek;sosyal hayatı din ve mezhep üzerinden zapturapt altına almaya yönelmesi Gezi patlamasını ortay çıkarttı..
Gezi direnişinin ortaya çıkış nedenlerinden birisi Başbakanın özel hayata müdahale etmesi,alkol kullananları alkolik tanımlaması,imam hatipli olmayanların tinerci olması,dindar nesil yetiştireceğimden kalkıp,kürtaja yasağı,kadınların nasıl doğum yapacağı ve kaç çocuk doğuracağına kadar bireyin yaşam tarzına müdahalesi; bir yerde çizmeyi aşmasının sonucu;bardağı taşıran son damla oldu.
Erdoğan’ın demokratik haklarını kullananlara üç beş çapulcu demesi,elinden ödül aldığı halk tarafından linç edilerek öldürülen devrik Libya diktatörü Kaddafi’nin kendine karşı çıkan halkına sıçanlar demesini hatırlatıyordu.
Avrupa parlamentosunun kararları ABD’nin gezi olayları sürecinde Başbakana on dokuz defa gösteri ve ifade özgürlüğü konusunda AKP hükümetini, polisin orantısız şiddeti konusunda demokrasilerde kabul edilemez diyerek kınalamaları;Erdoğan’ı uluslararası değerli yalnızlığa sürüklüyordu.
Başbakanın ve onun tetikçi esnaf takımı, dalkavuk medyası;Gezi olaylarını itibarsızlaştırmak için,darbe provası, dış düşmanlarla iç hainlerin ittifakı,faiz lobilerinin taktiği gibi ipe sapa gelmez yaftalamaları,basın özgürlüğünü yok sayması kabul edilir bir durum değildir.
Erdoğan siyasi olarak içte ve dışta sıkıştığı zaman din her zaman can simidi olmuştur.
Başörtüsü edebiyatı seçimlerde son mermisiydi CHP’ de bu bombayı Erdoğan’ın elinde patlattı.
Demokrasiden yana olan güçlere ve muhalefet partilerine önerimiz; Diyanet İşler Başkanlığının tasfiyesini tartışmaya açıp,DİB’ lığının yapısı ve konumu, evrensel laikliğin önünde en büyük engel olduğunu ortaya koymalıyız.
DİB’lığının devasal bütçesi tam 11 bakanlığın bütçesine eşit,130 binlik kadrosu ve tek dine hizmet etmesi çok yönlü olarak masaya yatırılmalı ve DİB’ lığının cemaatlere bırakılması ve tartışılmasının siyasal iklimine uygun bir ortam var.
DİB’ lığını bir gündeme getirip tartışmaya açalım Başbakan neler konuşacak çok merak ediyoruz.
DİB’ lığı devletin bir kurumu gibi değil,AKP’nin bir parti örgütü gibi çalışıyor,şimdi laikliği tartışmanın tam zamanı.
Yazarlar
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları


































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
22.12.2025
15.12.2025
8.12.2025
1.12.2025
24.11.2025
17.11.2025
11.11.2025
10.11.2025
3.11.2025
27.10.2025