Mehmet TIRAŞ
Soma maden ocağında yaşanan 301 Maden işçisinin katliamını gündemden düşüren,Diyarbakır’da dağa çıkan çocuklarını isteyen annelerin eylemi ülkenin gündemine oturdu.
Bana çok ilginç gelen nereden çıktı birden Diyarbakır’da bir grup aile çıkıp, PKK bizim reşit olmayan çocuklarımızı zorla dağa kaçırdı diye bir eylem başlatması ve ülke gündemi değiştirmesi.
Güneydoğuda 30 yıldır PKK ile askerler arasında süren çatışmalarda bu dağa çocuk kaçırma muhabbeti her zaman haber olur ve gündeme gelir, PKK’nın dağ kadrosu ortaokul öğrencilerine kadar indiğini ortalama 15-16 yaş grubundan çocuklar dağa gidiyor haberleri medyada yer alır ama fazlada ilgi görmez kapanır giderdi.
Bu haber çokta yeni haber olmamasına rağmen Başbakanın HDP-BDP ve PKK ya çağrı yaparak bu çocukları getirin demesiyle devreye giren, AKP’nin yazılı ve görsel havuz medyası sayıları yirmiye varan televizyon kanallarında her gün demek bile çok ,her saat başı bu konuyu işlemeye başladı ve gündeme oturttu.
Bugüne kadar devlet kimlerin ve toplumun hangi kesiminin çocuklarını ve çocukluğunu çalmadı ki..
PKK’nın dağa çocukları gönüllü veya zorla çıkartılmasını konuşalım,yanlış anlaşılmasın bu çocukların gönüllü de olsa dağa çıkmasını veya zorla çıkartılmasını insani olarak tasvip etmek mümkün değil.
PKK’da bu devletin baskısının sonucu bu toprakların türettiği ve Kürtlerin içinden çıkan bir örgüt olduğunu da bilelim.
Cumhuriyet tarihinin ilk yıllarına gitmeye gerek yok ,son on iki yılına gidelim ve AKP döneminde olan katliamları hatırlatalım, ölen çocukların hayatını devlet baharında koparmadı mı?
Gezi olaylarında 9 kişinin polis kurşunlarıyla hedef alınarak öldürülmedi mi,12 kişi bir gözünü kaybederek sakat kalmadı mı,ölenlerden birisi 14 yaşındaki Berkin Elvan çocuk değil miydi,Erdoğan bu çocuğu örgüt üyesi ilan edip, annesini meydanlarda yuhalatmadı mı?
2004 yılından Mardin Kızıltepe ilçesinde Uğur Kaymaz 12 yaşında idi döşüne 13 kurşun sıkılarak devletin güvenlik güçleri tarafından babasıyla birlikte öldürülmedi mi,Uğur ‘un çocukluğunu ve babasının hayatını devlet çalmadı mı?
28 Eylül 2009 yılında Lice’nin Şenlik köyünde koyunlarını otlatan 12 yaşındaki havan mermisiyle parçalanan bedeni dallardan toplana Ceylan Önkol’u hayattan koparan devlet değilmydi?Ceylan Önkol davası ne oldu takipsizlik kararı verilerek kapatıldı.Başbakana Ceylan Önkol’u sorun hatırlar mı?
28 Aralık 2013 yılında Roboski’de 17’si çocuk olmak üzere toplam 34 Kürt vatandaşını askeri savaş uçaklarıyla katleden,bu çocukları ve insanların organları etraftan toplanarak çuvallara konularak mezarlara defnedilmedi mi,bunların hayatını devlet sonlandırmadı mı,Başbakan bu katliamın arkasından komutanlara teşekkür etmedi mi ve daha da kötüsü bu ailelerden özür dilemedi Erdoğan.
Bu katliamın somlularının üstüne gidileceği yerde bu dava sivil mahkemeden alınarak Genelkurmay Askeri savcılığa verildi ve askeri savcılıkta “takipsizlik” kararı verdi.Devletin ideolojisiyle hesabı olanların davaları hep takipsizlikle sonuçlanmıştır bu ülkede.
Başbakan Roboski katliamını gündemde tutanlara ve faillerinin ortaya çıkartılması için mücadele verenlere demedi mi;tutturmuşlar bir roboski her kürtaj bir Roboski demesini hatırlayın.
Roboski katliamında ölenler çocuk değil mi,sorumlusu kim bunların,neden Başbakan faillerinin bulunması için savcılara çağrıda bulunmuyor,hani Ankara’nın karanlık dehlizlerinde bu katliam kaybolmayacaktı ?
Her cumartesi İstanbul’da Galatasaray lisesinin önünde Ocak 2014 yılı itibarıyla tam 458 haftadır soğuk sıcak demeden çoluk çocuk,kışta kıyamette toplanan, gözaltında devlet tarafından kaybettirilen çocuklarını ve yakınlarını arayan, Cumartesi annelerinin feryadını duymak şöyle dursun polis şiddetine ve baskısına karşı çocuklarının sağ getirilmesini değil,mezarını ziyaret etmek için bir kemiğine razı olan bu sese niye kulak vermiyor Başbakan,bu annelerin çocuklarının ve yakınlarının hayatını bu devlet ortadan kaldırmadı mı? Bu anneleri ağlatan devlet değil mi?
5 Eylül 2011 yılında Afyon Karahisarda askeri mühimmat deposunda patlama sonucu ölen 25 gencecik erlerin nasıl öldüğünü ve sorumlusunun devlet olduğunu kim hatırlatacak Başbakan Erdoğan’a?
Afyonkarahisar’daki patlamayla ilgili Radikal Gazetesinden 4 Haziran 2014 tarihli İsmail Saymaz imzalı çok dikkat çekici ve ürpertici bir haber çıktı,”patlama sonucu ölenlerin bazı doku parçaları kaybolmuş,İstanbul Üniversitesi Adli Tıp Enstitüsü tarafından hazırlanan raporda askerlerin, toprak analizlerinin ise 16 ay sonra yapıldığı belirtiliyordu,25 Askere ait doku parçalarının eksik olduğu 215 dokudan 15’inin kaybolduğu ifade ediliyordu.Vatan için canlarını veren bu gencecik çocukları toprağa düşüren devlet değil mi,suçlular bulundu mu?
Pozantı ceza evinde ya çocuklara yapılan tecavüzlere ne demeli, bunlar devletin güvencesinde olan korunması gerken çocuklardı ama devlet adına bu çocukların ırzlarına geçildi ve ömür boyu silemeyecekleri bir tramvayla yaşayacaklar..Bunları hiç düşündünüz mü,bu çocuklara tecavüz edenler kimler,bunların hiç mi haber değeri yok,devlet bu çocukların hayatını karartmadı mı?
Daha üzerinden bir ay geçmedi,tarihin en büyük işçi katliamını yaşmadık mı,301 soma madeninde katledilen işçilerin ölümünden devlet sorumlu değil mi,şehitlik hamasetiyle yakınlarına vereceği birkaç kuruş parayla kapatmanın yollarına gitmiyor mu Erdoğan,bunu sorumlusu devleti yönetenler değil mi?Bunlar PKK tarafından dağa çıkarılan çocuklar kadar Erdoğan’ın nezdinde neden değer görmüyor?
Gündeme gelmeyen ölümleri gündeme getirerek acıları yarıştırmak değil amacımız,insan odaklı bir siyasetin bakışını ortaya koymak.Evrensel hukuktan kopan devlette, her türlü insan hak ihlallerini önleyemezsiniz.
12 yıllık AKP iktidarında tam 14 bin işçi öldü,bu ölümlerin sorumlusu kim,bu insanları hayattan koparan devletin yöneticileri şimdi kalkmış, PKK çocukları zorla dağa çocuk kaçırıyor,çocuk hırsızlığı yapıyor diye gündemi değiştirebilirsiniz ama bu iddiaların o bölgede ve Kürt coğrafyasın da olumlu bir karşılığı olmaz.
Bu ülkede devletin Ali menfaatleri için tarihine bir uzanın ve bir zahmet bakın, nice çocukların gençlerin ve ismini sayamadığımız yüzlerce binlerce insanın çocukluluğunu çaldı,psikolojisini bozdu hayatını kararttı devlet?
Yazarlar
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolDış politikada rasyonel zemin 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel’e saldırı aydınlatıldı mı şimdi? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURKomisyon Suriye’yi, Suriye İsrail’i, İsrail Trump’ı…. 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEYargı CHP’ye çalışıyor 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluHerkes sözünden sorumludur; 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanBüyük Türkiye hayali böyle bir hayal miydi? 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilFanatizm ve inancın siyasallaşması 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’nin diğer dertleri… 10.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞCassandra Çığlığı* 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
22.09.2025
15.09.2025
1.09.2025
25.08.2025
22.08.2025
18.08.2025
11.08.2025
4.08.2025
28.07.2025
21.07.2025