Mensur Akgün
24 Şubat 2022’de Rusya’nın üç cepheden yaptığı yoğun saldırıyla başlayan Ukrayna’daki savaş dün itibarıyla ikinci yılını geride bıraktı. Ukrayna’nın fiziki altyapısı yıkıldı, yüzbinlerle insan öldü, sekiz milyondan fazlası ülke içinde, en az bir o kadarı da ülke dışında yer değiştirdi. Rusya da ciddi zarar gördü, kağıttan kaplan olduğu anlaşıldı. Rejimini ve toprak bütünlüğünü tehdit eden bir ayaklanmayı zar zor bastırdı.
Amerika derseniz savaşı finanse etmekten yoruldu. Son yardım paketi haftalar süren müzakerelerin ardından Senato’dan geçse bile Temsilciler Meclisi’nde takıldı. Liderleri, siyasileri Ukrayna’nın devlet yapısını ayakta tutacak mali yardım için sonunda uzlaşsa, askeri destek için ikili anlaşmalar yapsa da Avrupa da savaştan bıktı. Ne Ukrayna’nın başka yerlere satamadığı ucuz tahılını istiyor, ne de savaşın hayat pahalılığı başta olmak üzere sonuçlarına katlanmak.
Ama savaş biteceğe pek benzemiyor. Putin’in Carlson mülakatındaki uzlaşma çağrısı, Mart 2022’deki İstanbul görüşmelerinde iki tarafın üstünde uzlaşmaya vardığı metne yaptığı vurgu kimse tarafından ciddiye alınmadı, muhatap bulamadı. Rusya ve tabii ki Putin’in çıkarlarına hizmet etmesi zor bir ölüm, belli ki cinayet bu mülakatta verilen mesajların akıllardan silinmesine neden oldu.
Savaş üçüncü yılına girerken Batı stratejik düşüncesinin parametrelerini belirleyen insanların Foreign Policy gibi mecralarda yaptığı değerlendirmeler savaşın süreceğine, daha da kötüsü sürmesi gerektiğine işaret ediyor. AB ve ABD etkili olmadığını bildikleri halde hem savaşın yıldönümü, hem de Sibirya’da bir hapisanede ölen/öldürülen muhalif Navalny adına yeni yaptırımlar uygulamaya koyuyor.
Anlaşılan Rusya’nın Ukrayna’da yıpratılması stratejisi geçerliliğini hala koruyor. Diğer yandan aklı başında, konusuna hakim pek çok uzmanın söylediği gibi Rusya kendini ciddi şekilde toparladı, askeri-endüstriyel kompleksini etkin biçimde çalıştırmaya başladı. Kayıpları olsa da zeminde ilerliyor. Bahar ayları itibarıyla ve Amerika’nın vereceği askeri yardımın zamanında yetişememesi halinde bu ilerlemenin hızlanması mümkün diye bakılıyor.
Ukrayna ise asker ve malzeme sıkıntısı içinde, daha kapsamlı bir seferberliğin ciddi siyasi sorunlar çıkartması olasılığı yüksek. Ayrıca ortada Putin’in iktidardan düşeceğine ya da Rusya’nın dağılıp Sovyetler gibi çözüleceğine ilişkin bir emare yok. Rusya petrolünü de satıyor, gazını da. Ekonomisi biz ve pek çok Avrupa ülkesinden daha iyi durumda. Gerektiğinde dronlarını İran’dan, cephanesini Kuzey Kore’den alabiliyor.
Savaşın sürmesinin Rusya’dan çok başkalarını zorlaması, hatta Putin’in maksimalist talebi olan Ukrayna’daki rejim değişikliğini sağlaması olasılığı güçlü. Oysa istenirse yeni bir çevreleme stratejisiyle, Ukrayna’ya verilecek etkin garantilerle, NATO yerine belki AB üyeliğiyle, ülkenin yeniden inşası amacıyla sağlanacak yardımlarla, hepsinin ötesinde Mart 2022’de İstanbul’da varılan mutabakat temelinde yapılacak müzakerelerle savaş bitirilebilir, bölgede barış sağlanabilir.
Yeter ki istensin ve barış olasılığını görmezden gelen Amerika, kazançlarını arttırmayı değil konsolide etmeyi öncelesin. Ne de olsa bu savaş Ukrayna ve Rusya arasında olduğundan çok Rusya ile Amerika arasında. Ve kabul edelim ki şu anki koşullar altında savaş Amerika’nın kazandığı, gücünü doruğa taşıdığı, Avrupa üstündeki hakimiyetini pekiştirdiği bir savaş.
Ukrayna savaşı olmasaydı ne Finlandiya, ne de İsveç NATO üyesi olmak, ABD’nin koruyucu caydırıcığına sığınmak isterdi. Almanya’yı Rusya’ya olan enerji bağımlılığından ayırmak, Kuzey Deniz’inden geçen hatlarını kapattırmak mümkün olmazdı. Hattının müttefiki tarafından mayınlanmasına Almanya herhalde kol kırılır yen içinde kalır mantığıyla bakmazdı. Kendisi için önemli bir pazar olan Rusya’yı da kolay kolay gözden çıkartmazdı.
Ancak Amerika bunlarla yetinir mi kestirebilmek kolay değil. Bir yanıyla savaş yorgunu, diğer yanıyla stratejik iştahının doruk noktasında. Dünyaya yeni bir düzen vermek, Rusya’yı iyice hırpalayıp, sonra da Çin’e dönmek istiyor. Avrupa hiç bir şekilde kontrolünden çıkmasın, kendi başına işler yapmasın diye bakıyor. “Frendshoring”, “de-risking” gibi kavramlarla kendisi kadar AB’nin de Rusya ve Çin’den kopması için çaba harcıyor. Enerji fiyatlaması ve elindeki diğer ekonomik enstrümanlarla da Avrupa’yı ekonomik liderlik yarışında devre dışı bırakmaya çalışıyor.
Bu şartlar altında Türkiye’nin yapması gereken bence bu zamana kadar yaptığı olmalı, kimse istemese de Ukrayna’daki savaşın bitmesi için çabalarını sürdürmeli. Fakat aynı zamanda savaşın sürebileceğini, Avrupa’daki krizin derinleşebileceğini, tek taraflı ve hukuken bağlayıcı olmayan yaptırımlara uyması için yapılan baskıların artacağını, taraf seçmeye zorlanacağını da hesaba katmalı.
Daha makro düzeydeyse Soğuk Savaş’ın bitimiyle ivme kazanan ticari küreselleşmenin sona ereceğini, ekonomik ve muhtemelen siyasi anlamda otarşik bloklar kurulacağını dikkate almalı. Sadece askeri teknolojide değil tarımda da kendine yeterliliği, turizmde farklı pazarlara açılmayı, ABD ama özellikle AB ile ilişkilerini sürdürürken başka alternatifler aramayı öncelikleri arasında tutmalı. Bu denli istikrasızlaşan bir dünyada askeri gücünü mutlaka arttırmalı.
Askeri gücü kadar yarattığı emsal ve dünya siyasetindeki duruşuyla da başkalarını etkilemeyi bir kez daha denemeli. Hep yazdığım ve söylediğim gibi demokrasi açığını kapatmalı, insan hakları sorunlarını gidermeli, Anayasa Mahkemesi ve AİHM kararlarına uymalı, hukukun üstünlüğünü tartışmasız hale getirmeli. Nasıl ki FATF’ın gri listesinden çıkmaya çalışıyorsa Freedom House’un ve diğer izleme örgütlerinin yarım demokrasi listelerinden çıkmak için de çaba harcamalı…
Yazarlar
-
Akif BEKİAK Parti bu transferlerle güçlenir mi? 14.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilAdalet ile Ahlâk Arasındaki Kopmaz Bağ 14.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKomisyonun zor tercihi ve yargının yolsuzluk çıkmazı 14.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNNiyet Hayır, Akıbet Hayır 14.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERBedeli ücretliye ödetmek 14.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEMHP’nin devrimci etkisi 14.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kahveciİndirimli TC vatandaşlığı… 14.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçParantezler… 14.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUDevlet, itibarının zedelenmesi karşısında sessiz kalırsa… 14.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN24’üncü yıl - Farklar 14.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUYükselen milliyetçilik neye benziyor? 14.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Rojava Hep Gündem… 14.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Azerbaycan Turan yolu’ 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURRojbaş İmamoğlu, geçmiş olsun Evre ve yeni YAE’cilere dostane uyarılar… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktanİktidar, Bahçeli’nin hukuk uyarılarını dikkate almalı 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur Akgün8 Ağustos mutabakatı… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazBöyle mahkemenin hükmüne adalet denir mi? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUŞakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞŞimşek, ÖTV, cari açık ve gümrük birliği 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasBakü ve Erivan başardı, Türkiye kazandı 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm süreci komisyonuna dair 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
27.07.2025
23.07.2025
13.07.2025
18.06.2025
4.06.2025
11.05.2025
12.02.2025
29.01.2025
8.01.2025
25.12.2024