Mesut YEĞEN
Yemin billah edip, “derdimiz, darbeye teşebbüs edenleri ve destekleyicilerini cezalandırmak, fazlası değil” denilerek ilan edilen Olağanüstü Hal yaygınlaşan bir eziyet ve zulüm siyasetine kılıf olmuş durumda. Darbe girişimine bilfiil iştirak edip ya da destek olup hapsedilen asker, polis ve yargı mensuplarının haricinde, on binlerce insan ‘FETÖ, FETÖ’ denilerek işinden gücünden, yerinden yurdundan, okulundan edildi. İşyerlerine, mülklere el konuldu, kaşla göz arasında mübalağa bir gasp gerçekleşti. Eşlerinin, ebeveynlerinin ya da çocuklarının gelirine bağlı olarak hayatlarını devam ettirenler fena mağdur edildi. Üstelik de sessizliğe mahkum edilerek.
Olağanüstü Hal eziyeti Cemaatin dış halkalarındaki epey bir kısmı büyük ihtimalle suçsuz günahsız insanlara erişmekle kalmadı. Darbeyle, darbecilikle adı bir araya getirilmesi akla zarar onlarca gazeteci, yazar, aktivist ve siyasetçi mahkemelere düştü, hapsedildi, öğretim üyeleri, öğretmenler, memurlar işlerinden atıldı, belediyelere kayyım atandı.
Eziyet siyasetinin son dalgası geçen hafta geldi. Türkiye medyasının hacim itibarıyla belki yüzde birini bile oluşturmayan ama kalan yüzde doksan dokuzunun medya olmaktan çıkması sebebiyle etkisi artmış radyo ve televizyon kanalları kapatıldı. Kapatılan kanalların çoğunun Hayatın Sesi, İMC, Azadi, TV10 gibi muhalif kanallar olması Olağanüstü Hal’in radarında artık sadece cemaatin değil, 7 Haziran’ın, 7 Haziran’da ortaya çıkan tablonun ‘hazırlayıcılarının’ da olduğunu gösteriyor. MHP’nin açık, CHP’nin örtük desteğini almış olarak Ak Parti (devlet) belli ki sadece cemaati değil, genel olarak muhalifleri, 7 Haziran fikrini hedefliyor. Bu doğruysa eğer şunu tahmin etmek zor değil: Olağanüstü Hal perdesi altında yürüyen eziyet devam edecek. Büyük ihtimalle 7 Haziran’ı ‘inşa edenlere’, HDP’li siyasetçilere, vekillere yoğunlaşarak.
Peki nereye kadar? Görünen o ki, gittiği yere kadar. Peki nereye kadar gider? Birileri, birilerimiz “yeter artık” der mi? Derse ne zaman der, derse ne olur? Kabul edelim ki, bu minvalde manzara pek parlak görünmüyor. “Yeter artık” diyenler bugün de var elbette, ama medya, yargı ve kolluk tarafından öyle kuvvetle bastırılıyorlar ki, sesleri neredeyse duyulmuyor. Peki, o zaman Ak Parti ve MHP (ve CHP) istediği sürece gider mi bu hal? Bütün muhalif sesler susturuluncaya ya da etkisizleştirilinceye kadar devam mı eder bu işler? Tarihin kimseye demokrasi borcu yok, dolayısıyla devam edebilir tabii ki; ama tarihin kimseye otoriterlik borcu da yok, dolayısıyla bu gidişat durdurulabilir de.
Peki nasıl durur bu işler, her şey bunca kötü giderken gidişat nasıl değişir? Üzücü, ama örgütlü ya da kendiliğinden bir muhalefetin gidişatı değiştirmesi ihtimali zayıf. Gerek Türkiye toplumsal tarihi gerekse de mevcut güçler dengesi bu minvalde çok bir ümit vermiyor. Hele de Suriye ve Irak’taki ve Kürd Meselesi etrafındaki yangın ne sönüp ne büyüyüp, bizim buralardaki endişe duygusunu hep ‘kıvamında’ tuttukça. Kürd Meselesi ve bölgesel durumdan kaynaklanan beka endişesi canlı kaldıkça mevcut otoriter duruma dönük örgütlü ya da kendiliğinden her türden muhalefet cılız kalıp, etkisizleştirileceğe benziyor.
Öte yandan, Türkiye toplumsal tarihi otoriter durumları kendiliğinden ya da örgütlü muhalefet vasıtasıyla geriletmek için ümitvar olmaya olanak vermiyor olmakla birlikte, başka vasıtalar söz konusu olduğunda durum aynı değil. Mesela seçimler. Geçmişteki pek çok seçim, memleketin bugünkü gibi aşikar otoriter durumlardan razı olmadığını gösteriyor. Malum, 1950, 1965, 1983 ve 2002 seçimlerinde aşikar otoriterleşme hallerinin banileri hüsrana uğramıştı. Demem o ki, bugünkü resim de değişmez bir resim değil. Kendiliğinden ya da örgütlü muhalefetle bir anda değiştirilemeyebilir belki, ama seçimlerle değiştirilebilir. Daha önce olduğu gibi bugün de otoriterleşme zamanlarında otoriteye verilen siyasi destek seçim zamanı geldiğinde esirgenebilir.
Hülasa, Türkiye bugünkü olağanüstü durumla yuvarlandığı halden çıkarsa bir seçimle çıkacağa benziyor; yeter ki otoriterleşmeden mustarip olanlar seçmenlere Kürd Meselesi ve bölgesel durumla, memleket için beka sorunu yaratmadan, salim yollarla meşgul olmanın imkanlarını gösterebilsin.
Yazarlar
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları




















































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
13.12.2025
17.10.2025
7.10.2025
5.09.2025
24.08.2025
9.08.2025
19.07.2025
13.07.2025
29.06.2025
15.06.2025