Mesut YEĞEN
Umumi manzara: Erdoğan’ı cumhurbaşkanı Cumhur İttifakı’nı mecliste çoğunluk kılan resim değişmiş, hem Erdoğan’ın hem de Cumhur İttifakı’nın seçmen desteği yüzde ellinin epey altına inmiş olmakla beraber, “önümüzdeki seçimlerde Erdoğan kesinkes yeniden seçilemiyor, Cumhur İttifakı da azınlığa düşüyor” denebilecek bir durum henüz yok. Yok, çünkü Cumhur İttifakı neredeyse tek parti gibi hareket eden benzeşmiş aktörlerden oluşmakla kalmayıp, halen yüzde 40 civarında seçmen desteğine ve cumhurbaşkanlığı sisteminin mantığına uygun ‘iddialı’ bir cumhurbaşkanı adayına sahipken, benzemez partilerden oluşan muhalefetin yüzde 50 + 1’i alabilecek bir cumhurbaşkanı adayında ortaklaşıp ortaklaşamayacağı ve seçmen desteğinin tamamını meclis aritmetiğine aksettirip aksettiremeyeceği belirsiz.
Bu da şu anlama geliyor: Siyasi tablonun Erdoğan ve Cumhur ittifakı aleyhine bozulması eğilimi hızlanarak devam etmezse, Erdoğan ve Cumhur İttifakı iktidarda kalmaya devam edebilir çünkü muhalefet partilerine verilen seçmen desteği Cumhur İttifakına verilen destekten fazla olmakla beraber, parti kapatma, seçim barajı, çalışmayan ittifak, ortak bir cumhurbaşkanı adayı çıkaramamak, ‘doğru’ adayda ortaklaşmamak, cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ikinci tura kalması ya da Suriye’de yeni bir askeri operasyon gibi faktörlerden dolayı Erdoğan’ı ve muhtemelen yenilenmiş bir Cumhur İttifakını iktidarda tutacak bir siyasi tablo oluşabilir.
HDP seçim zamanlaması yapılarak kapatılırsa, HDP ya da başka bir muhalefet partisi/bloku baraja takılırsa, oluşturulan ittifak(lar) benimsenmez de muhalefet seçmeninin ve kararsızların bir kısmı sandığa gitmezse ya da Cumhur İttifakına oy verirse, bir cumhurbaşkanı adayında ortaklaşılamazsa ya da ortaklaşılan aday muhalefet seçmeninin bir kısmını sandıktan uzak tutarsa, Erdoğan ve yenilenmiş bir Cumhur İttifakı bir dönem daha iktidarda kalabilir. Zor, giderek de zorlaşıyor ama Erdoğan ve Cumhur İttifakı iktidarda kalabilir. Umumi manzara bu.
Bu “gidebilir de, kalabilir de” hali hem Erdoğan hem de muhalefet için kararlar almayı, seçimler yapmayı kaçınılmaz kılıyor. Erdoğan iktidarda kalabilmek, muhalefetse iktidarı değiştirebilmek için şimdiye kadar alınanlardan farklı kararlar almak, şimdiye kadar yapılanlardan farklı seçimler yapmak zorunda.
Peki, ne olabilir bu karar ve seçimler? İçinde DEVA, Gelecek ve Saadet Partisi’nin olduğu yeni bir ittifakın kurulması muhtemel olmakla beraber, bu üçünün de içinde olduğu 6 partinin “güçlendirilmiş parlamenter sistem” çalışması etrafında hemen hemen ortaklaştığını ve HDP’den gelen “merkezinde HDP’nin olduğu kendi ittifakımızı kuracağız” açıklamasını hesaba katarsak, üç büyük aktörden, bu üç büyük aktörün karar ve seçimlerinin neler olabileceğinden söz ediyoruz: Erdoğan, ‘Muhalefet’ ve HDP. Bu üç aktör hangi kararları alabilir, hangi seçimleri yapabilir?
Belirtmeye ihtiyaç olmasa gerek: Hem Erdoğan hem muhalefet hem de HDP halihazırda bazı kararlar almış durumda ve ne Erdoğan, ne muhalefet, ne de HDP seçimlerinde, kararlarında ‘serbest’. Kimlikleri, yatkınlıkları, şimdiye kadar yapmış oldukları seçimler vb. çok sayıda değişken sebebiyle alabilecekleri kararlar, yapabilecekleri seçimler sınırlı.
Erdoğan: Milliyetçi Hamasetin Dar Patikasında
AK Parti ve MHP’nin önümüzdeki seçimlere de Cumhur İttifakı olarak girmek kararını almış olmasının Erdoğan’ın alabileceği kararları ve yapabileceği seçimleri nasıl sınırladığını tespit etmek zor değil. 2015-6’da girdiği yoldan memnun ya da bu yola mecbur olduğunu gösteren bu kararı Erdoğan’ın önümüzdeki seçimlere reformist bir ajandayla girmek türünden bir niyetinin ve artık seçeneğinin de olmadığını gösteriyor. Aksine, belli ki Erdoğan’ın yapacağı seçimler Kürt meselesinde ‘güvenlikçi’, iç siyasette otoriter, dış ilişkilerde anti-Batıcı mevcut rotaya uygun seçimler olacak. Bu da şu demek: Erdoğan Cumhur İttifakı’nın kan kaybını ya da muhalefetin büyümesini, seçmene yeni bir teklif yaparak değil, muhalefetin dengesini bozup bir aday veya program etrafında ortaklaşmasını güçleştirerek ve 2015’te yaptığı gibi ‘ben gidersem tufan’ duygusunu yayarak durdurmaya çalışacak.
Erdoğan’ın bunları yapabileceği enstrümanlar da belli: Yerini alacak partiyi daha da büyütmeyeceğinden ya da muhalefetle HDP’nin cumhurbaşkanlığı seçimlerinde ortaklaşmasını engelleyeceğinden emin olunursa HDP’yi kapatmak, HDP’yle işbirliği yapıyorlar ‘ithamıyla’ CHP ve İYİ Parti içindeki milliyetçi damarı kaşımak, Suriye’ye yeni bir askeri harekat vasıtasıyla büyütülecek milliyetçi hamasetle HDP’nin muhalefetten, muhalefetin HDP’den uzaklaşmasını sağlamak ve Cumhur İttifakını desteklemekten vazgeçmeye meyilli seçmeni yerinde tutmak. Hülasa, HDP’yi ve Kürt meselesini ve bunlarla ilişkisi üzerinden Suriye’yi ve Batı’yla yaşanan gerginlikleri kullanarak aynı anda hem muhalefetin ortaklaşmasını engellemek hem de ‘istikrar gidiyor’ fikriyle kendi kan kaybını durdurmak: Erdoğan’ın yapabilecekleri bunlar.
Daha doğrusu yapacakları. Yapacakları, çünkü Erdoğan’ın seçeneği az, olanlar da benzer. Erdoğan’ın sıkıştığı millilik-yerlilik patikası dar ve çok seçenek üretmiyor. Ne var ki, çok seçenek üretmemekle beraber verimli olabilecek bir patika bu. Milliyetçi hamasetin bu dar patikası muhalefeti birleşmekten alıkoyup Erdoğan’ı iktidarda tutmaya yetecek siyasi sonuçlar üretebilir.
Muhalefet: Kaybetmek, Eski Türkiye’yi kazanmak, Yeni Türkiye’yi kurmak
Erdoğan’ın girdiği dar ve alternatifsiz yola karşı, muhalefetin önünde sapaklarla dolu geniş bir yol var. Yolu geniş ve sapaklarla dolu kılan, bir yandan muhalefeti oluşturan aktörlerin çok ve çeşitli olması diğer yandan da muhalefeti oluşturan aktörlerin hepsinin seçeneklerinin olması. Cumhur İttifakı’nı değiştirmek gibi genel bir amaca sahip olmaları muhalefeti oluşturan 6 siyasi partiyi aynı yola sokmuş olmakla beraber, hemen her bir partinin “hangi cumhurbaşkanı adayıyla ve nasıl bir ittifakla iktidar değişirse seçimler sonrasında arzu ettiğime yakın bir yerde olabilirim” sorusuyla da hareket etmesi hem tek tek bu partilerin hem de bir bütün olarak muhalefetin yolunu sapaklarla donatıyor. Dönülmesi halinde büyük kısmı Cumhur İttifakını iktidarda tutacak sonuçlar üretecek sapaklar bunlar tabii ki. Tabiri caizse, Erdoğan ve Cumhur İttifakı seçeneksizlik, muhalefetse seçeneklerin çokluğu dezavantajından mustarip görünüyor.
Nitekim, muhalefet de bu dezavantajın pek ala farkında olduğundan sapakları azaltmaya dönük hamleler yapmış durumda. İki büyük hamle malum: Muhalefeti oluşturan 6 siyasi parti (güçlendirilmiş) parlamenter sisteme dönmek ve HDP’yle ittifak içinde olmamakta anlaşmış görünüyor. İlk hamle bu 6 siyasi partinin içinde olduğu rotayı belirginleştirmek, ikinci hamleyse rotadaki büyük sapaklardan birini geçmekte işe yaramış durumda. Muhalefet, parlamenter demokrasi motifi üzerinden Cumhur İttifakı kadar kuvvetli olmasa da ortak bir siyasi kimliğe kavuşmuş, HDP’nin “kendi ittifakımızı kuruyoruz” diyerek ellerini rahatlatmasıyla da, önemli ayrışma noktalarından birini, HDP’yle ittifak ‘meselesini’ geride bırakmış görünüyor.
Ne var ki, bu iki büyük hamleye rağmen, muhalefetin çeşitlilik dezavantajı ve sapaklara girme ihtimali ortadan kalkmış değil. Muhalefet partilerinin Erdoğan’ı ve yenil(en)miş bir Cumhur İttifakını iktidarda tutmaya yarayacak sapaklara girmesine yol açabilecek halen üç büyük mesele, üç karar konusu var: 1. Cumhurbaşkanı adayı kim olacak? 2. İttifak(lar) nasıl şekillenecek? 3. Cumhurbaşkanlığı seçimlerini kazanmak için gereken HDP’nin desteği ne karşılığında alınacak? Bu üç konuda alınacak kararların her bir muhalefet partisinin “cumhurbaşkanı adayı kim olursa, ittifak(lar) nasıl şekillenirse ve cumhurbaşkanlığı seçimlerinde HDP’nin desteği ne karşılığında alınırsa seçimler sonrasında arzu ettiğime yakın bir yerde olabilirim” sorularına vereceği cevaplar üzerinden şekillenecek olması, sapaklara girme ihtimalini kuvvetli kılıyor.
Öte yandan bu üç karar konusu aynı kuvvette değil. Muhalefet partilerini sapaklara savurma ihtimali açısından bakıldığında, meselelerin ilk ikisiyle sonuncusu arasında önemli bir fark var. İlk meselede ortaklaşmayı mümkün kılacak bir çerçeve oluşmak yolunda. İkinci meselede seçim sistemi muhalefet aktörlerini sapaklardan uzak tutmaya teşvik edecek görünüyor. Buna mukabil üçüncü meseleyse bütün çıplaklığıyla, bütün belirsizliğiyle orada duruyor.
Erdoğan’a benzeyebilecek güçlü bir ortak adaydansa, parlamenter sisteme dönüşü benimseyen partiler üstü ortak bir adayda uzlaşmaya doğru gidilmesi, cumhurbaşkanlığı seçimlerinin bariz bir biçimde bir partinin lehine çalışmasını engelleyecek bir centilmenliğin benimsenebileceğini gösteriyor. Keza, seçim barajının ve ittifaklar sisteminin parlamento seçimlerinde anayasayı değiştirebilecek çoğunluk bir tarafa, basit çoğunluğa ulaşabilmek için bile en optimum ittifak modelini gerektirmesi muhalefet partilerini bu konuya bağlı olarak oluşacak sapaklardan uzak tutabilecek görünüyor.
Ne var ki, cumhurbaşkanlığı seçimlerinde HDP’nin desteğinin ne karşılığında alınacağı meselesinde durum farklı. Burada muhalefet içinde ayrışma ve dolayısıyla da Erdoğan’ı ve Cumhur İttifakını iktidarda tutmaya yol verecek sapaklara dönme ihtimali halen canlı. Nitekim, Erdoğan da enerjisinin büyük kısmını HDP ve Suriye’ye yeni bir harekât vb. motifler üzerinden muhalefetin bir aday ve program etrafında ortaklaşmasını bozmaya hasretmiş görünüyor. Hülasa, Erdoğan’ın iktidarda kalıp kalmayacağını ya da muhalefetin iktidara gelip gelmeyeceğini temel bir mesele, temel bir faktör etrafında atılacak adımlar belirleyecek görünüyor: HDP faktörü.
Durum buyken, muhalefetin cumhurbaşkanlığı seçimlerinde HDP’nin desteğini alabilmesinin, başka bir deyişle, Erdoğan’ı ve Cumhur İttifakı’nı iktidardan edecek rotada kalabilmesinin yolu üç aşağı beş yukarı belli: HDP’nin de benimseyebileceği bir demokrasiye dönüş programında uzlaşmak ve bu uzlaşmayı temsil eden birini cumhurbaşkanı adayı göstermek. HDP’yi de ikna edecek demokrasiye dönüş programının ne olabileceği de tahmin edilebilir: HDP’li siyasetçileri serbest bırakmayı, kayyum rejimini sonlandırmayı ve Kürt meselesini yeniden siyasi müzakere konusu yapmayı merkeze alacak bir program ya da türevi cumhurbaşkanlığı seçimlerinde HDP’nin desteğini almanın yolunu açabilir. Dolayısıyla, Erdoğan’ı ve Cumhur İttifakı’nı iktidardan etmeyi garanti eden yolun esası ve HDP’nin desteğini almak için ne yapılacak sorusunun cevabı şu: HDP’yle birlikte yeni Türkiye’yi kurmaya razı gelmek, bu türden bir gelecek programını kabul etmek.
Erdoğan’ı ve Cumhur İttifakı’nı iktidardan edecek bu rotanın önünde görebildiğim kadarıyla iki büyük sapak var. İlk sapak şu: muhalefet partileri “HDP’yle yeni bir Türkiye kurmaktansa eski Türkiye’yi biz yönetelim” fikrinin cazibesine kapılabilir. Kürt meselesine devletlû bakışın epey kuvvetli olduğu İYİ Parti ve hiç de zayıf olmadığı CHP, HDP’yle beraber yeni bir Türkiye kurmaktansa, “Erdoğan’ı gönderelim ama HDP’yi oyunun, Kürt meselesini de siyasi ufkun dışında tutmaya devam edelim” diyebilir. İYİ Parti’ye verilen seçmen desteği güçlendikçe bu fikrin güçlenmesi de mukadder görünüyor.
İkinci sapak da şu: “Erdoğan’ı ve Cumhur İttifakı’nı gönderelim de, icabına bakarız, yaparız bir şeyler, en azından Cumhur İttifakındaki gibi hırpalanmazsanız” türünden ucu açık, gevşek bir vaatle Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde HDP’nin desteğini almaya çalışmak. Cumhurbaşkanlığı seçimleri (pek muhtemel olduğu üzere) HDP’nin desteği olmadan kazanılamayacak gibi olursa ve HDP ile birlikte yeni bir Türkiye kurma fikrinden uzak duralım fikri galebe çalarsa muhalefetin girebileceği ikinci sapak da bu görünüyor. Kürt siyasetinin 2015 sonrasında düştüğü zor durumdan azami fayda türetmeye çalışacak bir sapak bu.
Muhalefetin önündeki ana rota ve iki ana sapak bunlar. HDP faktörüne bağlı olarak ortaya çıkan bu seçeneklerin her birinin nereden bakıldığına bağlı olarak değişen riskleri var. Cumhurbaşkanlığı seçimlerini kazanmak motifi üzerinden bakıldığında ana rotanın riski çok az. Muhalefetin karşısına çıkardığı adayı HDP de destekliyor diye Erdoğan’ın desteğinin bugün düştüğü yüzde 40 civarından yüzde 50’nin üzerine çıkması ihtimali çok düşük. Aksine, cumhurbaşkanlığı seçimlerini muhalefetin kazanmasını en fazla mümkün kılabilecek seçenek bu. Öte yandan, “HDP’yi oyunun, Kürt meselesini de siyasi ufkun dışında tutmaya devam edelim” perspektifinden bakıldığındaysa bu ana rotanın riski büyük.
İlk ve ikinci sapağın riskleri benzer ve farklı. Her iki sapak da HDP’yi oyunun, Kürt meselesini de siyasi ufkun dışında tutmaya devam etmek açısından bir risk barındırmıyor görünüyor. En azından ilk bakışta. İkinci seçenekte olduğu gibi HDP’nin desteğine ihtiyaç duyulmaksızın ya da üçüncü seçenekte olduğu gibi bir taahhütte bulunmadan HDP desteği alınarak Cumhurbaşkanlığı seçimleri kazanılırsa HDP’yi oyunun, Kürt meselesini de siyasi ufkun dışında tutmaya devam etmekte bir sorun çıkmaz görünüyor. Ancak dediğim gibi ilk bakışta. İlk bakışta, çünkü sadece beş senede Cumhur İttifakı’nın tıkanmasına yol açan başat faktör olarak Kürt meselesinin “yeni aktörlerle eski Türkiye” hayalini de kısa zamanda boşa çıkartması muhtemel. Üstelik, “yeni aktörlerle, eski Türkiye” hayali biraz mekanik bir siyaset okumasını esas alıyor gibi. HDP’nin desteği alınmadan becerilse bile Cumhur İttifakı’nın kaybettiği günün sonrası HDP de dahil bütün siyasi aktörler için yeni dizilimlerin önü açılacaktır. Bu da şu demek: Bu iki sapak da HDP’yi oyunun, Kürt meselesini de siyasi ufkun dışında tutmayı garantilemiyor.
Öte yandan cumhurbaşkanlığı seçimlerini kazanmak fikri açısından bakıldığındaysa her iki sapak da büyük riskler içeriyor. Muhalefetin nasılsa kazanıyoruz diyerek HDP’nin desteğini almadığı bir program ve adayla cumhurbaşkanlığı seçimlerine girmesinin riski büyük. Sadece HDP seçmeni muhalefetin adayını desteklemeyeceğinden değil. Baskın rengini CHP ve İYİ Parti’nin verdiği bir ittifak HDP’lilerin haricindeki seçmenleri de seçimlerden ya da muhalefetin adayından uzak tutabileceği için. “Erdoğan’ı ve Cumhur İttifakı’nı gönderelim de icabına bakarız, yaparız bir şeyler” sapağının da riski büyük. Hem HDP’nin bu türden bir yola ikna edilmesi neredeyse imkânsız olduğundan, hem de olur da HDP ikna edilse bile HDP’li seçmenlerin ve Erdoğan’ın rakibine oy vermeye hazırlanan HDP’li olmayan Kürtlerin bir kısmını sandıktan uzak tutabileceği için.
HDP: Hiç, Çok Az, Biraz
HDP’nin alabileceği kararlara, önündeki seçeneklere gelince… Kararlarının ve seçimlerinin sonucu ne olur açısından bakıldığında ilk bakışta HDP’nin fazla bir seçeneği var görünmüyor. Erdoğan ve Cumhur İttifakı kazanırsa HDP’yi ve Kürtleri bekleyen geride kalan beş-altı senenin tekrarı olacağından, HDP’nin her ne olursa olsun muhalefetin cumhurbaşkanı adayını desteklemekten başka bir seçeneği yok gibi. Seçimleri Erdoğan kazanırsa Kürtleri bekleyen koca bir ‘hiç’ olacağından HDP’nin muhalefetin adayını desteklemekten başka bir şansı var görünmüyor. Nitekim, gelen işaretler “HDP’nin seçeneği yok” fikrinin CHP ve İYİ Parti mahfillerinde kuvvetlendiği yolunda.
Seçimleri Erdoğan kazanırsa Kürtleri bekleyenin koca bir hiç olacağına şüphe olmamakla beraber, cumhurbaşkanlığı seçimlerini muhalefetin adayının nasıl kazanacağı ve parlamento seçimlerinin nasıl sonuçlanacağı Kürtleri bekleyenleri değiştireceğinden HDP’nin seçenekleri var. Daha doğrusu, HDP’nin alacağı veya almaya zorlanacağı kararlar cumhurbaşkanlığı seçimlerini muhalefetin adayının nasıl kazanacağını ve parlamento seçimlerinin nasıl tecelli edeceğini, bu ikisi de seçimler sonrasında Kürtlerin neyle karşılaşacağını belirleyeceğinden HDP seçeneksiz değil. Seçenekler de kabaca şunlar: İkinci bir hiç, çok az ve biraz. HDP’nin alacağı kararlara bağlı olarak seçim sonrasında Kürtleri bekleyenler bunlar: Hiç, çok az ve biraz.
Muhalefet HDP’nin desteği olmaksızın seçimleri kazanıyoruz fikrine kapılır da cumhurbaşkanı adayını tespit ederken ya da iktidar programını oluştururken HDP’nin fikrini almazsa ve muhalefetin cumhurbaşkanı adayı HDP’nin desteği olmaksızın seçilirse Kürtleri bekleyen muhtemelen ‘muhalefetin hiçi’ olur. HDP’nin desteği olmaksızın seçimleri kazanırsa, Kürt meselesinde bugünkünden farklı bir şey yapmak gerekir fikri muhalefet için çok da zorlayıcı olmaz. Bu da şu demek: HDP muhalefetin adayını desteklememe seçeneğinde karar kılarsa, seçimleri Erdoğan da muhalefetin adayı da kazansa, her iki ihtimalde de Kürtler açısından sonuç ‘hiç’ olacağa benziyor. Öte yandan, HDP Kürtleri hiçe mecbur etmemek adına “hesaba alınmadık ama yine de muhalefetin adayını destekleyelim” dese bile bu durumun değişeceğinin garantisi yok. Aksine, bu türden bir karar “mecburdular, destek verdiler” algısını kuvvetlendireceği gibi HDP’yi oyunun, Kürt meselesini de siyasi ufkun dışında tutma siyasetinin meşruiyetini pekiştirebilir.
Kaldı ki, parlamento seçimleri, çalışması zaten zor görünen “cumhurbaşkanlığı seçimlerini HDP’yi oyunun dışında tutacak şekilde kazanalım” senaryosunu iyice zorlaştıracağa benziyor. HDP’nin kendi adayını çıkarıp muhalefetin adayını desteklemediği durumda cumhurbaşkanlığı seçimleri pek muhtemelen ikinci tura kalacağından ve ama bu arada parlamento seçimleri tamamlanmış olacağından, cumhurbaşkanlığı seçimlerini HDP’yi oyunun dışında tutacak bir şekilde kazanalım senaryosunda ısrar etmek zorlaşacaktır. Parlamentoya güçlü bir şekilde girmiş ve cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ikinci tura kalmasına yol açmış bir HDP’nin bir aşamada oyuna dahil edilmesi kaçınılmaz görünüyor. Hülasa, HDP “Kürtlere hiç” seçeneğine o kadar da mecbur görünmüyor.
HDP’nin önündeki ikinci seçenek de muhalefetin “idare edin” önerisine razı olmak. HDP’nin desteği olmaksızın cumhurbaşkanlığı seçimlerinin kazanılamayacağının belli olmasına ya da “başka türlü yaparsak seçmenimizi tedirgin ederiz” türünden daha anlaşılır siyasi mülahazalara bağlı olarak muhalefet HDP’ye “ortak aday, ortak program değil de, bağlayıcı olmayan bir iyi niyet beyanı” seçeneğini önerebilir. Kürtler açısından üreteceği sonuç “biraz” olması muhtemel bu yola girmek HDP’nin kategorik olarak reddedebileceği bir seçenek değil. Gerek muhalefet partilerinin çeşitliliğinin HDP’yle ortak bir programda uzlaşmayı zorlaştırması gerekse HDP’yle ortak programda buluşmanın muhalefet seçmeninde yaratabileceği akisler ve tabii gerekse de ‘hiç’ ihtimalinin mevcut oluşu HDP’yi bu ikinci seçeneğe yakın bir yere razı edebilir. Öte yandan, desteklemeyeceği adayın cumhurbaşkanlığı seçimlerini kazanmasının zor oluşu ve seçimlerden sonra oluşması muhtemel daha parçalı parlamento yapısında etkisinin artma ihtimali HDP’ye “çok az” seçeneğinden uzak duracak bir özgüven de verebilir.
Üçüncü ve son seçenek de yukarıda sözünü ettiğim muhalefetin önündeki ana rotanın HDP tarafına denk geliyor. HDP’nin önündeki üçüncü seçenek yeni bir Türkiye programında anlaşma karşılığında muhalefetin cumhurbaşkanı adayını desteklemek. HDP ve muhalefet bu türden bir program üzerine anlaşır da HDP muhalefetin cumhurbaşkanı adayını desteklerse, Erdoğan’ın ve Cumhur İttifakı iktidarının sona ermesi kesin görünürken, Kürtleri bekleyen de muhtemelen Kürt meselesi etrafında bir normalleşme süreci olur. “Biraz” seçeneği de bu: Cumhur İttifakı’nı iktidardan etmeyi, HDP’li siyasetçileri serbest bırakmanın, kayyum rejimini sonlandırmanın ve Kürt meselesini yeniden siyasi müzakere konusu yapmanın başlama vuruşu kılmak. Muhalefetin şimdilik en uzak, HDP’ninse en yakın durduğu üçüncü seçenek de bu.
HDP’nin önündeki seçeneklere dair bu manzara şuna işaret ediyor: HDP, 2015 seçimlerinde yaptığı gibi bir ölüm taklası atabilir. 2015 seçimlerine yüzde on barajına rağmen parti olarak girme kararı aldığında HDP tümden meclis dışında kalmak riskini almış, deyim yerindeyse bir ölüm taklası atmıştı. 2015 seçim sonuçları alınan riskin yerinde olduğunu göstermiş oldu. HDP galiba bugün de böyle bir riskle karşı karşıya ve benzer bir hamleyi bugün de yapabilir. HDP, hiç ya da çok az seçeneklerine razı gelip oyunun dışında tutulmayı kabul etmektense, “cumhurbaşkanlığı seçimleri sizin olsun, meclis seçimlerine bakıyorum” diyerek muhalefetin cumhurbaşkanı adayını desteklemeyebilir. Erdoğan’ı cumhurbaşkanlığında tutmaya yol açabilecek bu yol HDP ve Kürtler açısından ikinci bir ölüm taklası olabilir görünüyor. Muhalefet adayını desteklemediği takdirde cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ikinci tura kalacak oluşu bir yandan, parlamento seçimlerinin HDP’yi siyaseten daha etkili kılma ihtimali diğer yandan HDP’yi bu riski almaya hazır kılmış gibi. Kuracağı ‘doğru’ bir üçüncü ittifakla meclis seçimlerinde başarılı bir sonuç alıp, kendisini oyunun, Kürt meselesini de siyasi ufkun dışında tutma siyasetini etkisizleştirecek imkanları yaratabilme ihtimalinin yüksekliği HDP’yi bu riski almaya yaklaştırmış görünüyor.
Yazarlar
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel’e saldırı aydınlatıldı mı şimdi? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolDış politikada rasyonel zemin 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURKomisyon Suriye’yi, Suriye İsrail’i, İsrail Trump’ı…. 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEYargı CHP’ye çalışıyor 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluHerkes sözünden sorumludur; 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanBüyük Türkiye hayali böyle bir hayal miydi? 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilFanatizm ve inancın siyasallaşması 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’nin diğer dertleri… 10.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞCassandra Çığlığı* 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENİsrail’in sonu gelmez işgalciliği 15.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
-
Osman CAN24 Nisan 1915: Kardeşimin Cenazesini Kaldıramadım Hala! 29.04.2021 Tüm Yazıları
-
Verda ÖZERBırak artık eski normali 28.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYAN24 Nisan’ı anmak 24.04.2021 Tüm Yazıları
-
Vedat BilginSistem değişti de ne oldu! 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Kurtuluş TAYİZPandemide Erdoğan'ı devirme planı çöktü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali Saydam23 Nisan ‘Çocuklara Hürmet’ Günü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali TarakçıZEVZEK'in asıl amacı Montrö değilmiş! 17.04.2021 Tüm Yazıları
-
Burak Bilgehan ÖzpekVesayet Nedir, Nasıl Kurulur, Niçin Çöker? 16.04.2021 Tüm Yazıları
-
Firuz TÜRKERDARBE GİRİŞİMİNE HAZIR OLMAK 4.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız RamazanoğluYeni metin ne söyleyecek? 25.03.2021 Tüm Yazıları
-
RAGIP DURAN'Bir tek kişinin otoritesi suçtur!' 22.03.2021 Tüm Yazıları
-
Sevilay YALMANMesele Gergerlioğlu meselesi değil! 19.03.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKBACAKİZMİT KÖRFEZİ YAKIN, DENİZ BİZE ÇOK UZAK! 17.03.2021 Tüm Yazıları
-
Ural ATEŞERANADİL... 21.02.2021 Tüm Yazıları
-
Demir Küçükaydınİki Devrimci – Türeci ve Şahin 4.01.2021 Tüm Yazıları
-
Perihan MAĞDENHayaller: ETHOS, Gerçekler: BİR BAŞKADIR BENİM MEMLEKETİM 18.11.2020 Tüm Yazıları
-
Talat ULUSOY9 Eylül 1922, İzmir’in “KURTULUŞ” Günü’nde… 9.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mahmut ÖVÜRAK Parti mi “İhvan’cı” siz mi operasyon çekiyorsunuz? 8.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mustafa Yurtsever2010 YILI REFERANDUMU’NUN BİTMEYEN HİKAYESİ 29.08.2020 Tüm Yazıları
-
Hilâl KAPLANİstanbul Sözleşmesi yaşatır mı? 7.08.2020 Tüm Yazıları
-
Eşref ÇAKARKonca Yazışmaları... 5.08.2020 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunOsmanlı Kudüs’ü 4.06.2020 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANÜmitliyim, çünkü… 26.05.2020 Tüm Yazıları
-
Kadri GÜRSELTürkiye’de darbe mi olacak gerçekten? 16.05.2020 Tüm Yazıları
-
Sinan ÇİFTYÜREKTürbülanstan mayın tarlasına dalış yapan AKP! 13.05.2020 Tüm Yazıları
-
Yaşar YAKIŞTürkiye’nin iktidar partisi yardımlaşmayı da tekeline almak istiyor 25.04.2020 Tüm Yazıları
-
Orhan PamukEski salgınlar ve bugün biz 24.04.2020 Tüm Yazıları
-
Bejan MATURÖlüm hangi boşluğu doldurur? 12.04.2020 Tüm Yazıları
-
Umut ÖZKIRIMLIKorona ve milliyetçilik 8.04.2020 Tüm Yazıları
-
Raffi Hermon Araks‘ARTSAX (Dağlık Karabağ) MESELESİ, NEDİR VE NE DEĞİLDİR? 1.04.2020 Tüm Yazıları
-
Serdar KAYAİslam, Bilim, Virüs, Kumaş 24.03.2020 Tüm Yazıları
-
Markar ESAYANKarantina günlerinde yalnızlık... 20.03.2020 Tüm Yazıları
-
Eyüphan KAYACorona Virüs bir musibettir 19.03.2020 Tüm Yazıları
-
Merve Şebnem OruçSürreel bir devrim: Gezi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Metehan DemirMoskovanın samimiyet testi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Tayfun AtayGoebbels korosu söylüyor: "Her şey mükemmel efendim!" 18.02.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın AKDOĞANBirilerini suçlama yarışı 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Hüseyin GÜLERCECHP, şimdi de İlker Başbuğu alet ediyor 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Ufuk COŞKUNCemevleri için Cumhurbaşkanı’na Çağrı! 20.01.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın ERGÜNDOĞANGökdelen hançeri tam İzmir’in kalbine saplanıyordu ki… 16.12.2019 Tüm Yazıları
-
Nihat Ali ÖzcanOrtadoğu’nun karmakarışık halleri 22.10.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TenekeciDün ve bugün 11.09.2019 Tüm Yazıları
-
Haşmet BABAOĞLUİçerisini iyi anlamak için dışarıya bak! 9.09.2019 Tüm Yazıları
-
Esat KORKMAZYOLDAŞIM YAVUZ ÇANAK 29.08.2019 Tüm Yazıları
-
Ali KİREMİTCİDÜNYADA VE TÜRKİYE’DE SİYASET YENİDEN ŞEKİLLENİYOR 13.07.2019 Tüm Yazıları
-
Tayfun TURANAYILANA GAZOZ, BAYILANA LİMON. 11.07.2019 Tüm Yazıları
-
Mustafa DAĞCIÖTEKİLEŞTİRMENİN ÖTESİ= DÜŞMANLAŞTIRMAK 3.07.2019 Tüm Yazıları
-
Gürkan-Zengin23 Haziran seçimleri: Bir vak’ayi hayriyye 25.06.2019 Tüm Yazıları
-
Celal DENİZIRKÇILIĞIN TEDAVİSİ VAR MIDIR? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Serdar ESEN"Herşey Çok Güzel Olacak" mı? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet AY14 Mayıs güzellemelerinin anlamı 15.05.2019 Tüm Yazıları
-
Salih TunaZincir sesleri 23.04.2019 Tüm Yazıları
-
Beril DEDEOĞLUİflas eden tüccar, eski defterleri karıştırırmış 27.02.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TığlıBu ne iki yüzlülük!... 26.02.2019 Tüm Yazıları
-
Nermin ALPAYİNSAN VE EKONOMİK DEĞERİ 8.02.2019 Tüm Yazıları
-
Ümit FıratBir mahalli seçim hatırası 15.01.2019 Tüm Yazıları
-
Murat AKSOYUnutmayalım yerel seçime gidiyoruz 11.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ekin GÜNBİR… İKİ… İZMİR MARŞIYLA KOŞ! 4.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet SeverTürkiye bu kadar tehdit ve hakaret eden bir Cumhurbaşkanı görmedi 18.12.2018 Tüm Yazıları
-
İbrahim SEDİYANİKirletme 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
Nadi ÖZTÜFEKÇİUlusal mı Ulusalcılık mı? 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
M.Şükrü HANİOĞLUDünya “biz”i parçalamak için mi savaştı? 26.11.2018 Tüm Yazıları
-
Cemil ERTEMEkonominin geleceğini simgeler anlatır! 31.10.2018 Tüm Yazıları
-
Amberin ZAMANCemal Kaşıkçı ve Türkiye’nin itibarı 10.10.2018 Tüm Yazıları
-
Mete YararCastle International 28.09.2018 Tüm Yazıları
-
Mehmet CANFilistin ulusal sorunu-II 25.09.2018 Tüm Yazıları
-
Leyla İPEKCİAile içi eğitimin maneviyatı (1) 18.09.2018 Tüm Yazıları
-
Ümit KurtTarihçi Kieser: Modern Türkiye'nin eş kurucusu Talat Paşa 17.09.2018 Tüm Yazıları
-
Güngör UrasABD’DE BORÇ KRİZİ 10.08.2018 Tüm Yazıları
-
Serpil Çevikcan24 Haziran sonrasındaki şema 30.05.2018 Tüm Yazıları
-
Hüseyin ÇAKIRVaatlerinizi sözleşme olarak imzalayın… 27.05.2018 Tüm Yazıları
-
Kürşat BUMİNLGS Türkçe: Çocuklarla dalga mı geçiyorsunuz? 7.02.2018 Tüm Yazıları
-
Aslı AydıntaşbaşYaklaşan facia 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Özgür MumcuTutuklu yargı 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Yusuf Ziya DÖGERTürkiye Seçimlerinin Kilidi Kürdler 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Güldalı COŞKUNSeçim kritiği desem de…. 1.02.2018 Tüm Yazıları
-
Arife KÖSEHawaii’den sonra nükleer savaş tehdidini yeniden düşünmek 1.02.2018 Tüm Yazıları
-
Ergün Diler23 gizli toplantı. 8.01.2018 Tüm Yazıları
-
Ceren KENARMusul sonrası DEAŞ 14.07.2017 Tüm Yazıları
-
Okay GÖNENSİNSertleşme mi normalleşme mi? 11.07.2017 Tüm Yazıları
-
İhsan ELİAÇIKDini çoğulculuk gereği kadından imam olabilir 23.06.2017 Tüm Yazıları
-
Adil GÜRHay Allah yine çenemi tutamadım! 16.04.2017 Tüm Yazıları
-
Hüseyin SARIBAŞHAYIR, YETER ARTIK! 18.02.2017 Tüm Yazıları
-
Mustafa ARMAGANÇankaya’nın karakutusu Latife Hanım mı? 7.02.2017 Tüm Yazıları
-
İlhan ÇETİNFiliz 22 gündür hayata tutunmaya çalışıyor... 7.02.2017 Tüm Yazıları
-
Süleyman YAŞARVatandaşın dövizini devlete dört katı faizle satıyorlar 26.07.2016 Tüm Yazıları
-
A.Turan ALKAN40 $, hem de ‘döge döge’ 15.07.2016 Tüm Yazıları
-
İhsan YILMAZÜmmetin ortak dili: İngilizce 13.07.2016 Tüm Yazıları
-
Bülent KORUCUÖzel haber bayramı 11.07.2016 Tüm Yazıları
-
Gökhan ÖZGÜNBen HDP’ye oy veriyorum… 28.06.2016 Tüm Yazıları
-
Orhan MİROĞLUYazmaya kısa bir mola veriyorum 17.04.2016 Tüm Yazıları
-
Cemil KOÇAKVe Türkiye ‘hayır’ diyor! 16.04.2016 Tüm Yazıları
-
Sema İZOLCennette de hendek var mı anne? 15.02.2016 Tüm Yazıları
-
Lale KEMALMİT-Mossad kırılganlığı, Rusya ile IŞİD gerilimi 9.02.2016 Tüm Yazıları
-
Birgül HAKANAli Demirsoy 9.02.2016 Tüm Yazıları
-
Sanem ALTANAcılar usta, bizler çırağız.. 6.02.2016 Tüm Yazıları
-
Hadi ULUENGİNOtoriterlik yükselirken 4.02.2016 Tüm Yazıları
-
Demiray ORAL‘Serbest kötülük ortamı’nı icat ettik / Hep birlikte - Tev bi hev re* 2.02.2016 Tüm Yazıları
-
Enver SEZGİNEkrem Sezgin 1.02.2016 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARANSUYasadışı dinleme suç değilmiş! 1.02.2016 Tüm Yazıları
-
Gülay GÖKTÜRKAYM’den AİHM’e cevap 12.01.2016 Tüm Yazıları
-
Yasemin YILDIRIMSayın Kılıçdaroğlu elinizi yükseltin ve “Demirtaş 15 Temmuz gecesi neredeydi?” diye sorun 5.01.2016 Tüm Yazıları
-
Ayhan BİLGENYalanın gücü tükenir, onur kavgası tükenmez 30.12.2015 Tüm Yazıları
-
Zeliha AKPINARNefretiniz elektriğe dönüştürülebilseydi bütün dünyayı aydınlatırdı 29.12.2015 Tüm Yazıları
-
Abdülkadir Küçükbayrak“Analar ağlamasın”dan “Analarını ağlatacağız”a nasıl gelindi! 28.12.2015 Tüm Yazıları
-
Umur COŞKUNSöz Geçmez, Top Mermisi İşlemez 28.12.2015 Tüm Yazıları
-
Ekrem DUMANLIGeç kaldın ey Müslüman 17.11.2015 Tüm Yazıları
-
Semra POLATFransa'nın mülteci ayarlı bombaları 14.11.2015 Tüm Yazıları
-
Ferdan ERGUTHDP içi bir PKK eleştirisi mümkün müdür? 12.11.2015 Tüm Yazıları
-
Nejat ERDİMIŞİD,KÜRTLER VE KAPIMIZDAKİ TEHLİKE! 22.07.2015 Tüm Yazıları
-
Mazlum ÇETİNKAYAEşitlik yoksa kardeşlik de yok! 26.06.2015 Tüm Yazıları
-
Hakan DEMİRCANKoalisyon hava durumu 3 21.06.2015 Tüm Yazıları
-
Tuncay TOPCamide propaganda ve ucuz taşra siyasetçiliği 27.05.2015 Tüm Yazıları
-
Mithat SANCARİnkarın bedeli 30.04.2015 Tüm Yazıları
-
Bülent KARATAŞBirol Başören 28.03.2015 Tüm Yazıları
-
Hasan ÖZTÜRKİLMİK İLMİK 26.02.2015 Tüm Yazıları
-
Kelemet Çiğdem TÜRKMUNZUR’UN ŞİFASI 6.02.2015 Tüm Yazıları
-
Gürbüz Çimen2 Dil 1 Bavul 2.02.2015 Tüm Yazıları
-
Kerem ALTANHayaller duşakabin 20.01.2015 Tüm Yazıları
-
Mehmet YILDIZEnseyi karartmamalı ama nasıl? 8.01.2015 Tüm Yazıları
-
Eylem YILMAZDemokratı az olan toplumlar az demokrasi ile yönetilirler! 3.01.2015 Tüm Yazıları
-
Muhteşem ÖZDAMARHDP'yi BEKLEYEN TEHLIKE 29.12.2014 Tüm Yazıları
-
Mehmet DOĞANHADİ KALK 7.08.2014 Tüm Yazıları
-
Haydar TOPAYSevgili Yoldaşımız, ağabeyimiz Burhanettin Çetinkaya... 13.07.2014 Tüm Yazıları
-
Erdal TALUPolitikada Yeni Paradigmanın Doğuşu 7.06.2014 Tüm Yazıları
-
Mehmet KIRARSLANHalklar nasıl karar verir? 20.04.2014 Tüm Yazıları
-
Yasemin ÇONGARKiev’den notlar: Avrupalılaşmak ile güdülmek arasında… 4.02.2014 Tüm Yazıları
-
Zülfikar ÖZDOĞANTarih, Tarih Olalı... 2.01.2014 Tüm Yazıları
-
Neşe DüzelHata ve devlet gazetecileri 11.12.2013 Tüm Yazıları
-
Selçuk UZUN1915/16´da Erzurum Vilayeti Valisi Tahsin Uzer (1) 25.07.2013 Tüm Yazıları
-
Dr.Sivilay GENÇSibirya ablası 2.05.2013 Tüm Yazıları
-
Nihat TAŞTANBU GÜNÜN MÜŞRİKLERİ MEKKE MÜŞRİKLERİNİ ARATMIYOR 16.03.2013 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCI-Taraf YazılarıBelirsizlikler zamanı ve ütopya zamanı 21.10.2012 Tüm Yazıları
-
Orhan MİROĞLU-Taraf yazılarıESAT’IN YENİ HAMLESİ.. 8.10.2012 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜR-Taraf yazıları1922’de Güzelim İzmir’e Kimler Kıydı? 9.09.2012 Tüm Yazıları
-
Cevdet AŞKINŞiddetli çatışma dönemi başladı 22.05.2012 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
24.08.2025
9.08.2025
19.07.2025
13.07.2025
29.06.2025
15.06.2025
1.06.2025
18.05.2025
4.05.2025
8.04.2025