Metin Gürcan
Fırat Kalkanı’nda kritik bir eşikteyiz. 24 Ağustos’ta yaklaşık 600 askerle (takviyeli iki mekanize tabur ve 10-12 Özel Kuvvet Timi) başlayan harekâtta şu an Suriye kuzeyindeki asker sayımız bu rakamın yaklaşık beş katı. Bu hali ile Bab civarındaki asker mevcudumuz asıl kara gücü olması gereken Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) mevcudunun bile üstüne çıktı. O halde “Fırat Kalkanı neye evriliyor?” sorusunu sormanın da zamanı geldi.
Bülent’i hatırlıyorum; Harp Okulu’nda Yöneylem çalıştırdığım, iki sıra arkamda oturan sınıf arkadaşım. Geçen gün Bab’ta şehit olan Aslan Parçası, Özel Kuvvetler Tabur Komutanı Gölcüklü devrem. Bir de hani o kendisini RIZASINI almadan ‘zorunlu asker hizmetine’ koştuğumuz ve ana babasına “O artık önce devlete sonra millete emanet” dediğimiz kınalı kuzu Sefer Taş aklıma geliyor. Son olarak şimdi sahada kan ter içinde, boğaz boğaza görevlerini yapmaya çalışan Kahraman Mehmetçikler. Onlar ölümü kafasında çözmüş insanlar. Ama tam 1.5 sene önce yazdığım ‘Sahanın Öfkesi ve Düşündürdükleri’[1] yazımda da vurguladığım gibi sahaya ölüme gönderdiğimiz bu çocuklarımızın ölümlerini biz geride kalan siviller ANLAMLI, AMACA YÖNELİK ve SORUN ÇÖZER hale getirmek zorundayız. Ancak bu sayede onlar öldükçe güvenliğimizin arttığını, sorunlarımızın çözüldüğünü ve aslında ölümlerinin çok da anlamsız olmadığını onların RUHLARINA hissettirebiliriz. İşte belki biraz sivri dilli, ama kesinlikle teknik-eleştirisel bu rehbere Bülent’le birlikte Bab’ta bıraktığımız vatan evlatlarının aziz hatıratı önünde saygı ile eğilerek başlıyorum.
Aslında 23 Eylül’de T24’e yazdığım ‘Fırat Kalkanı’nda Kritik Karar Noktasına Doğru’[2] adlı yazımda Fırat Kalkanı harekâtının evrimine dikkat çekmiştim. Bu yazımda 24 Ağustos’ta başlayan Fırat Kalkanı’nın mahdut hedefli, kapsamı ve süresi sınırlandırılmış 1’nci aşamasında Cerablus’un kontrolünü sağlayarak ve 2’nci aşamasında batıya genişleyerek Çobanbey’e ulaşması ve bunun sonucunda da IŞİD kontrolündeki son sınır hattı olan Cerablus-Çobanbey hattının IŞİD’den temizlenmesinin 2 ay gibi kısa bir sürede temizlenmesinin başarıldığını vurgulamıştım. Yani Fırat Kalkanı Harekâtı’nın ilk aşaması Türkiye’nin hem masada elini güçlendirdi hem de onun Suriye’ye önemli bir aktör olarak dönmesini sağlayarak başarı ile sonuçlandı. Bab aşamasına kadar toplam 18 askerimizi şehit verdik ama onların fedakarlıkları sayesinde tekrar Suriye’deki diplomasi masasının bir aktörü haline geldik.
O zaman ‘Kısıtlı Harekâttan Topyekûn Savaşa Sürüklenmeme Rehberinin’ (veya sürükleneceksek de ‘Koklayarak Sürüklenme Rehberi’ diyelim) ilk altın kuralı askerlerimizin ölümlerini ‘Anlamlı, Amaca Yönelik ve Sorun Çözer’ halde tutma becerisini kaybetmemektedir. İşte bu beceri için de benim sürekli vurguladığım ‘Siyasi ve Entelektüel Akıl’ devreye giriyor. Çünkü ordumuz, son tahlilde, siyasi bir amaç uğruna ölmesi için besleyip büyüttüğümüz, teçhiz ettiğimiz en önemli sorun çözme vasıtamız. Bu ağır cümle sizi kırmasın, neticede her asker bunun farkındadır. Ancak son zamanlarda siyasilerimizin coşku ve hamaset dolu ‘Şehitliği’ bizatihi AMAÇ haline getiren açıklamaları nedeni ile kafalarımız biraz karıştı. Yani aslında siyasi sorunları ‘anlamlı ve amaca yönelik’ çözmek için siyasi ve entelektüel akla hizmet etmesi gereken askerlerimizin ölümleri bir sorun çözme aracıyken zihinlerimiz bulandı. ‘Şehadet’ AMACIN kendisi olduğu zaman askerimizin ‘şehadeti arzulayan’ bir IŞİD intihar saldırganından ne farkı kalır? Zaten askeri strateji de en az asker ölümü, en az kaynak kullanımı ile en kısa zamanda ve en etkin şekilde siyasi/diplomatik sorun çözme bilimi değil midir?
O zaman tekrar edeyim, rehberimizin ilk altın kuralı şu: Sivil siyasi iradenin ve generallerimizin askerlerimizin ölümlerini sürekli ‘Anlamlı, Amaca Yönelik ve Sorun Çözer’ halde tutma becerisini kaybetmemeleri. Bu becerinin kaybedilip kaybedilmediğinin kontrolü hem siyasetçilerin hem de sivil toplumun ortak sorumluluğu.
Rehberimdeki ikinci prensip ‘ne yaptığınız’ ile ilgili. Dedik ya askerler siyaset ve diplomasi için ölür. Yani 200 yıl önce Clausewitz Babanın dediği gibi: ‘Savaş, aslında siyasetin bir başka şekilde devamıdır.’ Şimdi hiyerarşik silsileye dikkat: Aslında Fırat Kalkanı:
- Mahdut hedefli (hedefiniz artık neresi ise ama ben ne yazık ki kestiremiyorum),
- Kısıtlı süreli (başlangıç zamanı belli ise ama bitiş zamanını ben kestiremiyorum),
- Dar kapsamlı (kontrol ettiği alan/mekan ve katılan birlik mevcutları açısından ama ben harekâtın her geçen gün büyüdüğünü görüyorum),
- Sınır ötesi bir HAREKÂT olarak planlandı.
Aslında TSK’nın MT 145-1 Müşterek Harekât Talimnamesinin tanımına göre Fırat Kalkanı tam da ‘düşmanın fiziki varlığından imhadan ziyade doğrudan SİYASİ sonuçlar doğurmayı hedefleyen ETKİ odaklı ve sınır ötesi (başka bir egemen ülke topraklarında) bir harekât.’ Yani o zaman Fırat Kalkanı tam olarak mahdut hedefli, kısıtlı süreli, dar kapsamlı ve etki odaklı olarak planlanmış bir sınır ötesi harekât olarak tanımlanabilir.
Ama şimdi Bab’ta harekât icra eden askerlerimizin sayısı başlangıçtaki mevcudun 5 katına çıkıp desteklediğimiz Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) unsurlarının sayısını geçince bir kritik eşiği de geçmiş olduk. Ayrıca hem siyasi karar alıcılarımızın açıklamalarından şimdilik Bab bölgesinde sürse de bu harekâtın Fırat Batısında Munbiç bölgesine hatta Fırat Doğusuna (PYD-PKK kontrolündeki ve ABD himayesindeki Kobane ve Cezire kantonlarına) veya Irak’ta Sinjar bölgesine büyüyebileceği/taşabileceği konusunda sinyaller alıyoruz.
Tam da şu anda mahdut hedefli ve etki odaklı bir harekâtla adı konmamış ve belirsiz bir savaşın arasındaki ince çizgideyiz.Şayet bu geçişi tasarımlayıp, planladıktan sonra hem sahada hem de diplomatik düzeyde yönetebilecek kapasitemiz varsa sorun yok. Umarım vardır. Ama bir gelişme ‘siyasi etki doğurmak için planlanan ve icra edilen’ ve bu güne kadar 36 (veya 38 ki bu muğlaklık bile nasıl bir bulanık güç mücadelesi içinde olduğumuzu gösteriyor) askerimizin anlamlı, amaca yönelik ve sorun çözücü siyaset ve diplomasi için canını verdiği gerçeği ile çelişiyor. 21 Aralık’taki Moskova Deklarasyonu’na imza atarak ‘demokratik ve seküler bir devlet olarak Suriye Arap Cumhuriyeti’nin egemenliğine, bağımsızlığına, birliğine ve toprak bütünlüğüne’ saygı duyduğumuzu ilan ettik. O zaman Fırat Kalkanı’nın mekanı olan Suriye topraklarındaki egemenlik hakkının sahibini Şam olarak görüyoruz demektir. Sahadaki gerçeklik olan Fırat Kalkanı’nın etki gücünü zayıflatan bu diplomatik gerçeklik bize şunu dayatıyor Bab’ı IŞİD’den alsak bile günün sonunda (belki 1 ay, belki 1 yıl sonra ama bir gün mutlaka) Şam yönetimine teslim etmek zorunda kalmayacak mıyız? ‘Önce Bab’ı alalım sonra masada sıkı bir pazarlıkla veririz’ bir seçenek olabilir ama bu seçenek aynı zamanda bir seneden beri bir türlü üstüne çıkamadığımız ‘Üst Akılın’ bizi PKK-fobia ve Şia-fobia üzerinden IŞİD’le tokuşturma stratejisinin bir alt unsuru da olamaz mı? Neden bir anda biricik TSK’mız Bab’ta Suriye ordusu ve Irak ordusundan sonra dünyada IŞİD ile savaşan 3’ncü konvansiyonel ordu haline geliverdi? Siyasi, entelektüel ve diplomatik aklımız niçin bizi dünyada o kadar ordu dururken IŞİD’le cephe savaşına giren 3’ncü konvansiyonel ordu haline gelmemizi engelleyemedi? Neyse, bu sorunun cevabı başka bir yazının konusu. Ama aynı zamanda rehberimizin de önemli bir maddesi.
Pek çok stratejist, uzman ve hatta akademisyen Fırat Kalkanı Operasyonu’nun ve Bab’ın zafere giden yolda çok hayati olduğunu; Çanakkale Savaşı, Kurtuluş Savaşı gibi BÜYÜK tarihi örneklerle açıklıyor. Ama zaferi tanımlamıyorlar. Peki Fırat Kalkanı ile kazanmayı umduğumuz ZAFER ne? Şu ana kadar karar alıcılarımız zaferi nasıl tanımladıklarına dair net, açık, ölçülebilir ve değerlendirilebilir yorumlar yapmadıkları için zafer tanımımızı ben bilmiyorum.
Ama medyamızda hakim yaklaşıma göre zafer Bab’ı almak. Çünkü Bab çok kritik. Gerisi? Allah kerim. Sonra ama mutlaka sıra önce Munbiç’e daha sonra Fırat doğusuna ve hatta Sinjar’a gelecek. Buralarda da ‘giderek belirginleşmekte olan PKK-İran işbirliğine’ karşı sahada askeri mücadele göstereceğiz.
Ankara’nın bu iradeyi sadece muhatapları ile masaya oturduğunda pozisyonunu güçlendirmek için bir ‘söylem’ (veya caydırıcı bir blöf) olarak mı gösterdiğini yoksa buna gerçekten inandığını anlamak için zannımca çok da beklemeyeceğiz. Çünkü hem sahada hem de diplomasi masalarındaki gelişmeler KONTROLSÜZ ve OTOMATİK SÜREÇLERLE çok hızlandı. İşte beni korkutan da bu kontrolsüz ve otomatik süreçler. Çünkü bunlar en çok sahadakileri terletecek ve bedel ödetecek. Ayrıca bir önceki yazımda da belirttiğim gibi hem sahada hem de diplomasi masasındaki gelişmeleri belirleyecek temel dinamik, ABD ile Rusya arasındaki stratejik ilişki.[3] Özellikle de Trump yönetimindeki ABD’nin stratejik tercihleri.
Ama bir şey gerçek Fırat Kalkanı’nda Bab’ı ele geçirebilirsek, ele geçirdikten sonra nasıl ve ne kadar süre elde tutacağımıza (Unutmayın böyle harekâtlarda elde tutmak ele geçirmekten her zaman daha zordur) ve ne zaman/hangi şartlarda ve kime Bab’ı devredeciğimize dair hem sahada hem diplomatik alanda bir netlik yok. İşte tam da bu belirsizlik, kaosun ve belirsizliğin prensi Trump ve Ortadoğu’yu devraldıkça ilginç şekilde hem ekonomik hem de askeri maliyetleri artmaya başlayan Putin için istismar edilecek bir HASSASİYET haline gelmiyor mu?
Acaba etki odaklı planlanan Fırat Kalkanı’nın Moskova Deklarasyonu ile etkisi büyük oranda azalmasına rağmen Bab civarında giderek artan askeri hareketliliğimiz bizi uzun süreli ve BELİRSİZ bir savaşa sürükleyebilir mi?
Veya şöyle sorayım: Acaba Fırat Kalkanı şimdi olduğu gibi hedefleri, zamanı ve kapsamı sınırlı sınır ötesi, etki odaklı bir harekât olarak mı kalmalı yoksa ne pahasına olursa olsun ‘Türkiye’nin IŞİD ve PKK terörü ile Bölgesel Savaşına’ mı dönüşmeli? Acaba bu seçeneklerden hangisi uzun dönemde Türkiye’nin faydasına olur?
Umarım bu jilet gibi kaygan Ortadoğu yokuşunda yukarı çıkmak için atacağımız bir hatalı adımın bizi bulunduğumuz yerden çok daha aşağılara hatta DİBE kadar kaydırabileceğinin farkındayızdır. Ama olguların tepetaklak edildiği şu duygusal/coşkusal gerçekliğimizde kimimiz benim ‘dip’ diye tanımladığım o son noktanın ‘zirve’ olduğu iddiasında. Umarım gidilen yer ‘dip’ değil ‘zirvedir’ ve ben yanılırım.
O zaman rehberimize Fırat Kalkanı Harekâtı’nı 1990-1991 Körfez Harekâtı’nın ABD’li komutanı Colin Powell’ın ABD’nin Vietnam, Irak ve Afganistan çuvallamalarından sonra 1990’lar sonunda geliştirdiği ve 2009’da artık ABD askeri çevrelerinde sınır ötesinde büyük çaplı askeri harekât başlatmadan önce bu harekâtın uzun soluklu bir savaşa dönüşmemesi için kullanılan ‘Powell Doktrinin’ altın prensipleri ışığında Fırat Kalkanı’nı bir analiz edelim.
1. Tehdit gerçekten HAYATİ milli çıkarlara mı yönelik?
Bu noktada Türkiye’nin hayati milli çıkarlarını tartışmaya açmak gerekiyor. Öncelikli tehdidimiz hangisi: FETÖ mü, IŞİD mı yoksa PKK mı? Görünen hepsi de silahlı, sınır aşan ve aslında küresel bir aktör-network paketi olan bu üç ‘devlet dışı aktör’ ile aynı anda ve hepsine birden karşı mücadele stratejisi benimsiyoruz. Ve bu aktörlerle mücadelemizi olabildiğince ‘askerileştirme’ konusunda da bir kısıtımız yok. Ama hayati çıkar-kapasite dengesini en iyi şekilde kurabilmek için ideolojileri, stratejileri, kullandıkları yöntem ve vasıtalar ile oturdukları sosyolojiler farklı bu tehditlerin hangisinin hayati çıkarlarımızı en çok tehdit ettiğine karar vermemiz gerekiyor. Özellikle Suriye kuzeyinde acaba IŞİD mı yoksa PYD mi Türkiye’nin hayati milli çıkarlarına daha öncelikli tehdit? Bu sorunun cevabını net bulabilmiş değiliz.
2. Siyasi hedefler net anlaşılır ve BAŞARILABİLİR mi?
Fırat Kalkanı’nın net anlaşılır siyasi hedefleri var mı? Ne yazık ki henüz bu sorunun cevabını tam olarak bilemediğimden onların ‘başarılabilir’ mi ‘başarılamaz’ mı olduklarına dair bir tespit yapamayacağım.
3. Alınan risk ve beklenen fayda DÜRÜSTLÜKLE analiz edildi mi?
Bu madde, bir harekâtın getirdiği olası risklerin ve faydaların analizinin çok iyi ve dürüstçe yapılması gerektiğini vurguluyor. Umarım Fırat Kalkanı’nın ilerleyen aşamaları için bu analiz yapılıyordur.
4. Diplomasi başta olmak üzere tüm diğer yollar sonuna kadar zorlandı mı?
Bu prensip askeri güç kullanımının diplomatik tüm yollar tükendikten sonra en son çare olacağını vurguluyor. Yani siyasi sonuçlar doğurmak için icra edilen etki odaklı harekâtlarda askeri güç kullanımı bile diplomatik tüm yollar tüketildikten sonra başvurulması gereken bir yöntem olmalı.
5. Savaşın anlamsız uzama riskine karşı iyi bir ÇIKIŞ STRATEJİSİ yapıldı mı?
Suriye gibi ‘akışkan’ bir güvenlik ortamına girerken önce ‘Çıkış Stratejisinin’ sonra kalışın planlanması gerektiğini yaklaşık bir seneden beri dillendiren biri olarak Fırat Kalkanı için ‘Çıkış’ kriterlerinin çok iyi belirlendiğinden; zamansal, mekânsal, kuvvet ve kayıp rakamları gibi kriterler ışığında belirlenebilecek çıkış kriterleri gerçekleştiğinde Çıkış Stratejisinin kesinlikle uygulanacağından emin olmak istiyorum.
6. Savaşın iç siyasette/toplumda yaratacağı tüm olası etkiler ve sonuçları iyi tahlil edildi mi?
Bölgemizde sivilin sivile uyguladığı şiddetin giderek militerleştiği, para-militer milislerin ve eli silahlı sivillerin önde olduğu düşük yoğunluklu ve çok uzun süreli bir vekalet savaşları (proxy wars) dönemine girildiği görülüyor. Şimdi size ilginç bir kıyaslama yapmak ve sonra tespitimi sunmak isterim. Bu, bir Türkiye-İran kıyaslaması. İran, eli silahlı sivil milis kullanma konusunda çok ciddi bir devlet aklına ve tecrübesine sahip. Pers milliyetçiliği ve Şii inancı ile buluşan bu eli silahlı siviller ‘askeri yeteneklere’ kavuştukça ve kurumsallaştıkça İran’da bizdeki FETÖ gibi devletin içine sızmak veya İran içinde silahlı operasyonlara yönelmek yerine İran dışında, özellikle son dönemde Irak ve Suriye’de İran’ın milli çıkarlarına alan açmak için birer ‘mızrak ucu’ olarak kullanılıyorlar. Ancak konu Türkiye’nin ‘para-militer askeri/güvenlik kapasitesine’ geldiğinde İran’da devletin kurumsal yapısını etkilemeyen ve topluma doğrudan tehdit olmayan ‘Şii Cihadının’ aksine Türkiye’nin para-militer kapasitesini şekillendiren Selefi-Cihadçı motivasyon ileride hem devletin kurumlarını ‘zehirleme’ potansiyeli taşıyor hem de toplumsal fay hatlarımızı tehdit ediyor. Kısaca İran’ın para-militer kapasitesi askerileştikçe yurt dışındaki operasyonları için birer ‘mızrak ucu’ görevi görürken bizim para-militer kapasitemiz askerileştikçe devletin eli silahlı askerlerini/polislerini bile zehirleyebilecek ‘Selefi-Cihadçı’ bir motivasyonu ve toplum içindeki etnik (PKK çatışması) ve mezhepsel fay hatlarını tetikleyebilecek potansiyel bir risk haline geliyor. Yani aslında bizim Suriye ve Irak’a uzatmak istediğimiz ‘mızrağımızın’ ucu bize dönük ve oradan gelebilecek bir darbe ile sopa gibi kullandığımız mızrağımızın ucu hem devlete hem de topluma zarar verebilir.
7. Savaşa dair toplumun tamamına yakınının desteği alındı mı, toplumsal meşruiyet tam mı?
Andy Ar’a göre Kasım ortası itibarı ile Fırat Kalkanı’na destek yüzde 70’ler düzeyinde.[4] Bu rakam kimine göre çok yüksek. Ama bence harekâtın bir savaşa sürüklenme potansiyeli göz önüne alındığında epey düşük. Bu prensipteki ‘Tamamına Yakını’ tabirini ve yüzde 90 ve üstü destek olarak okuyorum. Bakalım önümüzdeki anketlerde harekâta yönelik toplumsal destek nasıl bir değişim gösterecek?
8. Uluslararası sistemde ve uluslararası hukukta savaş MEŞRU görülüyor mu?
İşte Fırat Kalkanı ile ilgili kritik prensiplerden biri bu. Önce bir gerçek: Bir ülkeye toprağına, egemen olmayan devlet tarafından askeri müdahalenin uluslararası hukuk tarafından meşru görülebilmesinin üç yolu mevcuttur:
- Bunlardan ilki meşru müdafaa hakkının kullanımı,
- İkincisi ise Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin bu doğrultuda bir karar alması,
- Sonuncusu ise meşru bir yönetimin talebi üzerine, söz konusu ülkede askeri varlık göstermek.
Bunlardan ayrı olarak bir de “insani müdahale” yahut “insancıl müdahale” olarak adlandırılan, tartışmalı olmakla beraber ilerleyen yıllarda kabul göreceğini düşünebileceğimiz müdahale biçimi de söz konusudur.
Türkiye’nin ‘meşru müdafaa’ hakkı olarak görüp bu maddeye dayandırdığı Fırat Kalkanı hakkında Halep’in kontrolünden sonra hem Suriye içinde hem de uluslararası ortamda meşruiyeti artan Esad yönetiminin Fırat Kalkanı Harekâtı’nı arzulayacak herhangi bir iradeye sahip olmadığı gibi tam aksine, bu operasyonu kınadığını, egemenliğinin ihlali olarak gördüğünü, bu yönde sık sık açıklamalarda bulunduğunu biliyoruz. Ayrıca Fırat Kalkanı’nda hedefin IŞİD mı PKK mı olduğuna yönelik kafa karışıklığımız ile harekâtın güneye taşması ve Bab’tan sonra Munbiç’e büyüme ihtimali harekâtın meşruiyeti konusunda uluslararası ortamda bir tartışmanın başlayabileceğini gösteriyor. Bu nedenle harekâtın nasıl evrildiğine bu tartışmalar da yön verecek.
Aslında bu satırları bir Pazar öğleden sonrası 10 yaşındaki kızımı ve arkadaşlarını basketbol antremanında seyrederken yazıyorum. Onların coşkusu ve masumiyetini gördükçe geleceği onlara bırakacağımız en önemli mirasımız olarak gördüğüm için kendimi sorumlu hissediyorum. Hayatı dikiz aynasından algılamak ve ‘an’a yapışmak yerine onlara yani geleceğimize yüzümü çevirdiğim için iflah olmaz bir iyimserim. Ve iflah olmaz bir iyimser olarak Fırat Kalkanı’nın neye evrildiğine dikkat çekebilmek için bu yazıyı yazmayı onlara karşı namus borcu biliyorum.
[1] Lütfen okuyunuz: http://www.radikal.com.tr/yenisoz/o-yarbayin-ofkesi-ve-dusundurdukleri-1420715/ (Erişim 25 Aralık 2016)
[2]Lütfen okuyunuz: http://t24.com.tr/yazarlar/metin-gurcan/firat-kalkaninda-kritik-karar-noktasina-dogru,15507 (Erişim 25 Aralık 2016)
[3] Lütfen okuyunuz: https://t24.com.tr/yazarlar/metin-gurcan/2017ye-girerken-riskler-ve-firsatlar,16186 (Erişim 25 Aralık 2016)
[4] Bakınız: http://www.haberturk.com/gundem/haber/1329512-halkin-terorle-mucadeleye-bakisi-nedir (Erişim 25 Aralık 2016)
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİNSANLIĞIN ÖLÜMÜ 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrtadoğu’nun ‘Yeni Dönemi’ 9.12.2021 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENİsrail’in sonu gelmez işgalciliği 15.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
-
Osman CAN24 Nisan 1915: Kardeşimin Cenazesini Kaldıramadım Hala! 29.04.2021 Tüm Yazıları
-
Verda ÖZERBırak artık eski normali 28.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYAN24 Nisan’ı anmak 24.04.2021 Tüm Yazıları
-
Kurtuluş TAYİZPandemide Erdoğan'ı devirme planı çöktü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali Saydam23 Nisan ‘Çocuklara Hürmet’ Günü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Vedat BilginSistem değişti de ne oldu! 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali TarakçıZEVZEK'in asıl amacı Montrö değilmiş! 17.04.2021 Tüm Yazıları
-
Burak Bilgehan ÖzpekVesayet Nedir, Nasıl Kurulur, Niçin Çöker? 16.04.2021 Tüm Yazıları
-
Firuz TÜRKERDARBE GİRİŞİMİNE HAZIR OLMAK 4.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız RamazanoğluYeni metin ne söyleyecek? 25.03.2021 Tüm Yazıları
-
RAGIP DURAN'Bir tek kişinin otoritesi suçtur!' 22.03.2021 Tüm Yazıları
-
Sevilay YALMANMesele Gergerlioğlu meselesi değil! 19.03.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKBACAKİZMİT KÖRFEZİ YAKIN, DENİZ BİZE ÇOK UZAK! 17.03.2021 Tüm Yazıları
-
Ural ATEŞERANADİL... 21.02.2021 Tüm Yazıları
-
Demir Küçükaydınİki Devrimci – Türeci ve Şahin 4.01.2021 Tüm Yazıları
-
Perihan MAĞDENHayaller: ETHOS, Gerçekler: BİR BAŞKADIR BENİM MEMLEKETİM 18.11.2020 Tüm Yazıları
-
Talat ULUSOY9 Eylül 1922, İzmir’in “KURTULUŞ” Günü’nde… 9.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mahmut ÖVÜRAK Parti mi “İhvan’cı” siz mi operasyon çekiyorsunuz? 8.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mustafa Yurtsever2010 YILI REFERANDUMU’NUN BİTMEYEN HİKAYESİ 29.08.2020 Tüm Yazıları
-
Hilâl KAPLANİstanbul Sözleşmesi yaşatır mı? 7.08.2020 Tüm Yazıları
-
Eşref ÇAKARKonca Yazışmaları... 5.08.2020 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunOsmanlı Kudüs’ü 4.06.2020 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANÜmitliyim, çünkü… 26.05.2020 Tüm Yazıları
-
Kadri GÜRSELTürkiye’de darbe mi olacak gerçekten? 16.05.2020 Tüm Yazıları
-
Sinan ÇİFTYÜREKTürbülanstan mayın tarlasına dalış yapan AKP! 13.05.2020 Tüm Yazıları
-
Yaşar YAKIŞTürkiye’nin iktidar partisi yardımlaşmayı da tekeline almak istiyor 25.04.2020 Tüm Yazıları
-
Orhan PamukEski salgınlar ve bugün biz 24.04.2020 Tüm Yazıları
-
Bejan MATURÖlüm hangi boşluğu doldurur? 12.04.2020 Tüm Yazıları
-
Umut ÖZKIRIMLIKorona ve milliyetçilik 8.04.2020 Tüm Yazıları
-
Raffi Hermon Araks‘ARTSAX (Dağlık Karabağ) MESELESİ, NEDİR VE NE DEĞİLDİR? 1.04.2020 Tüm Yazıları
-
Serdar KAYAİslam, Bilim, Virüs, Kumaş 24.03.2020 Tüm Yazıları
-
Markar ESAYANKarantina günlerinde yalnızlık... 20.03.2020 Tüm Yazıları
-
Eyüphan KAYACorona Virüs bir musibettir 19.03.2020 Tüm Yazıları
-
Merve Şebnem OruçSürreel bir devrim: Gezi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Metehan DemirMoskovanın samimiyet testi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Tayfun AtayGoebbels korosu söylüyor: "Her şey mükemmel efendim!" 18.02.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın AKDOĞANBirilerini suçlama yarışı 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Hüseyin GÜLERCECHP, şimdi de İlker Başbuğu alet ediyor 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Ufuk COŞKUNCemevleri için Cumhurbaşkanı’na Çağrı! 20.01.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın ERGÜNDOĞANGökdelen hançeri tam İzmir’in kalbine saplanıyordu ki… 16.12.2019 Tüm Yazıları
-
Nihat Ali ÖzcanOrtadoğu’nun karmakarışık halleri 22.10.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TenekeciDün ve bugün 11.09.2019 Tüm Yazıları
-
Haşmet BABAOĞLUİçerisini iyi anlamak için dışarıya bak! 9.09.2019 Tüm Yazıları
-
Esat KORKMAZYOLDAŞIM YAVUZ ÇANAK 29.08.2019 Tüm Yazıları
-
Ali KİREMİTCİDÜNYADA VE TÜRKİYE’DE SİYASET YENİDEN ŞEKİLLENİYOR 13.07.2019 Tüm Yazıları
-
Tayfun TURANAYILANA GAZOZ, BAYILANA LİMON. 11.07.2019 Tüm Yazıları
-
Mustafa DAĞCIÖTEKİLEŞTİRMENİN ÖTESİ= DÜŞMANLAŞTIRMAK 3.07.2019 Tüm Yazıları
-
Gürkan-Zengin23 Haziran seçimleri: Bir vak’ayi hayriyye 25.06.2019 Tüm Yazıları
-
Serdar ESEN"Herşey Çok Güzel Olacak" mı? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Celal DENİZIRKÇILIĞIN TEDAVİSİ VAR MIDIR? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet AY14 Mayıs güzellemelerinin anlamı 15.05.2019 Tüm Yazıları
-
Salih TunaZincir sesleri 23.04.2019 Tüm Yazıları
-
Beril DEDEOĞLUİflas eden tüccar, eski defterleri karıştırırmış 27.02.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TığlıBu ne iki yüzlülük!... 26.02.2019 Tüm Yazıları
-
Nermin ALPAYİNSAN VE EKONOMİK DEĞERİ 8.02.2019 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKSUUDİLER UNUTMAK İSTİYOR AMA OLMUYOR 8.02.2019 Tüm Yazıları
-
Ümit FıratBir mahalli seçim hatırası 15.01.2019 Tüm Yazıları
-
Murat AKSOYUnutmayalım yerel seçime gidiyoruz 11.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ekin GÜNBİR… İKİ… İZMİR MARŞIYLA KOŞ! 4.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet SeverTürkiye bu kadar tehdit ve hakaret eden bir Cumhurbaşkanı görmedi 18.12.2018 Tüm Yazıları
-
İbrahim SEDİYANİKirletme 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
Nadi ÖZTÜFEKÇİUlusal mı Ulusalcılık mı? 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
M.Şükrü HANİOĞLUDünya “biz”i parçalamak için mi savaştı? 26.11.2018 Tüm Yazıları
-
Cemil ERTEMEkonominin geleceğini simgeler anlatır! 31.10.2018 Tüm Yazıları
-
Amberin ZAMANCemal Kaşıkçı ve Türkiye’nin itibarı 10.10.2018 Tüm Yazıları
-
Mete YararCastle International 28.09.2018 Tüm Yazıları
-
Mehmet CANFilistin ulusal sorunu-II 25.09.2018 Tüm Yazıları
-
Leyla İPEKCİAile içi eğitimin maneviyatı (1) 18.09.2018 Tüm Yazıları
-
Ümit KurtTarihçi Kieser: Modern Türkiye'nin eş kurucusu Talat Paşa 17.09.2018 Tüm Yazıları
-
Güngör UrasABD’DE BORÇ KRİZİ 10.08.2018 Tüm Yazıları
-
Serpil Çevikcan24 Haziran sonrasındaki şema 30.05.2018 Tüm Yazıları
-
Hüseyin ÇAKIRVaatlerinizi sözleşme olarak imzalayın… 27.05.2018 Tüm Yazıları
-
Kürşat BUMİNLGS Türkçe: Çocuklarla dalga mı geçiyorsunuz? 7.02.2018 Tüm Yazıları
-
Yusuf Ziya DÖGERTürkiye Seçimlerinin Kilidi Kürdler 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Aslı AydıntaşbaşYaklaşan facia 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Özgür MumcuTutuklu yargı 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Arife KÖSEHawaii’den sonra nükleer savaş tehdidini yeniden düşünmek 1.02.2018 Tüm Yazıları
-
Güldalı COŞKUNSeçim kritiği desem de…. 1.02.2018 Tüm Yazıları
-
Ergün Diler23 gizli toplantı. 8.01.2018 Tüm Yazıları
-
Ceren KENARMusul sonrası DEAŞ 14.07.2017 Tüm Yazıları
-
Okay GÖNENSİNSertleşme mi normalleşme mi? 11.07.2017 Tüm Yazıları
-
İhsan ELİAÇIKDini çoğulculuk gereği kadından imam olabilir 23.06.2017 Tüm Yazıları
-
Adil GÜRHay Allah yine çenemi tutamadım! 16.04.2017 Tüm Yazıları
-
Hüseyin SARIBAŞHAYIR, YETER ARTIK! 18.02.2017 Tüm Yazıları
-
İlhan ÇETİNFiliz 22 gündür hayata tutunmaya çalışıyor... 7.02.2017 Tüm Yazıları
-
Mustafa ARMAGANÇankaya’nın karakutusu Latife Hanım mı? 7.02.2017 Tüm Yazıları
-
Süleyman YAŞARVatandaşın dövizini devlete dört katı faizle satıyorlar 26.07.2016 Tüm Yazıları
-
A.Turan ALKAN40 $, hem de ‘döge döge’ 15.07.2016 Tüm Yazıları
-
İhsan YILMAZÜmmetin ortak dili: İngilizce 13.07.2016 Tüm Yazıları
-
Bülent KORUCUÖzel haber bayramı 11.07.2016 Tüm Yazıları
-
Gökhan ÖZGÜNBen HDP’ye oy veriyorum… 28.06.2016 Tüm Yazıları
-
Orhan MİROĞLUYazmaya kısa bir mola veriyorum 17.04.2016 Tüm Yazıları
-
Cemil KOÇAKVe Türkiye ‘hayır’ diyor! 16.04.2016 Tüm Yazıları
-
Sema İZOLCennette de hendek var mı anne? 15.02.2016 Tüm Yazıları
-
Lale KEMALMİT-Mossad kırılganlığı, Rusya ile IŞİD gerilimi 9.02.2016 Tüm Yazıları
-
Birgül HAKANAli Demirsoy 9.02.2016 Tüm Yazıları
-
Sanem ALTANAcılar usta, bizler çırağız.. 6.02.2016 Tüm Yazıları
-
Hadi ULUENGİNOtoriterlik yükselirken 4.02.2016 Tüm Yazıları
-
Demiray ORAL‘Serbest kötülük ortamı’nı icat ettik / Hep birlikte - Tev bi hev re* 2.02.2016 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARANSUYasadışı dinleme suç değilmiş! 1.02.2016 Tüm Yazıları
-
Enver SEZGİNEkrem Sezgin 1.02.2016 Tüm Yazıları
-
Gülay GÖKTÜRKAYM’den AİHM’e cevap 12.01.2016 Tüm Yazıları
-
Yasemin YILDIRIMSayın Kılıçdaroğlu elinizi yükseltin ve “Demirtaş 15 Temmuz gecesi neredeydi?” diye sorun 5.01.2016 Tüm Yazıları
-
Ayhan BİLGENYalanın gücü tükenir, onur kavgası tükenmez 30.12.2015 Tüm Yazıları
-
Zeliha AKPINARNefretiniz elektriğe dönüştürülebilseydi bütün dünyayı aydınlatırdı 29.12.2015 Tüm Yazıları
-
Umur COŞKUNSöz Geçmez, Top Mermisi İşlemez 28.12.2015 Tüm Yazıları
-
Abdülkadir Küçükbayrak“Analar ağlamasın”dan “Analarını ağlatacağız”a nasıl gelindi! 28.12.2015 Tüm Yazıları
-
Ekrem DUMANLIGeç kaldın ey Müslüman 17.11.2015 Tüm Yazıları
-
Semra POLATFransa'nın mülteci ayarlı bombaları 14.11.2015 Tüm Yazıları
-
Ferdan ERGUTHDP içi bir PKK eleştirisi mümkün müdür? 12.11.2015 Tüm Yazıları
-
Nejat ERDİMIŞİD,KÜRTLER VE KAPIMIZDAKİ TEHLİKE! 22.07.2015 Tüm Yazıları
-
Mazlum ÇETİNKAYAEşitlik yoksa kardeşlik de yok! 26.06.2015 Tüm Yazıları
-
Hakan DEMİRCANKoalisyon hava durumu 3 21.06.2015 Tüm Yazıları
-
Tuncay TOPCamide propaganda ve ucuz taşra siyasetçiliği 27.05.2015 Tüm Yazıları
-
Mithat SANCARİnkarın bedeli 30.04.2015 Tüm Yazıları
-
Bülent KARATAŞBirol Başören 28.03.2015 Tüm Yazıları
-
Hasan ÖZTÜRKİLMİK İLMİK 26.02.2015 Tüm Yazıları
-
Kelemet Çiğdem TÜRKMUNZUR’UN ŞİFASI 6.02.2015 Tüm Yazıları
-
Gürbüz Çimen2 Dil 1 Bavul 2.02.2015 Tüm Yazıları
-
Kerem ALTANHayaller duşakabin 20.01.2015 Tüm Yazıları
-
Mehmet YILDIZEnseyi karartmamalı ama nasıl? 8.01.2015 Tüm Yazıları
-
Eylem YILMAZDemokratı az olan toplumlar az demokrasi ile yönetilirler! 3.01.2015 Tüm Yazıları
-
Muhteşem ÖZDAMARHDP'yi BEKLEYEN TEHLIKE 29.12.2014 Tüm Yazıları
-
Mehmet DOĞANHADİ KALK 7.08.2014 Tüm Yazıları
-
Haydar TOPAYSevgili Yoldaşımız, ağabeyimiz Burhanettin Çetinkaya... 13.07.2014 Tüm Yazıları
-
Erdal TALUPolitikada Yeni Paradigmanın Doğuşu 7.06.2014 Tüm Yazıları
-
Mehmet KIRARSLANHalklar nasıl karar verir? 20.04.2014 Tüm Yazıları
-
Yasemin ÇONGARKiev’den notlar: Avrupalılaşmak ile güdülmek arasında… 4.02.2014 Tüm Yazıları
-
Zülfikar ÖZDOĞANTarih, Tarih Olalı... 2.01.2014 Tüm Yazıları
-
Neşe DüzelHata ve devlet gazetecileri 11.12.2013 Tüm Yazıları
-
Selçuk UZUN1915/16´da Erzurum Vilayeti Valisi Tahsin Uzer (1) 25.07.2013 Tüm Yazıları
-
Dr.Sivilay GENÇSibirya ablası 2.05.2013 Tüm Yazıları
-
Nihat TAŞTANBU GÜNÜN MÜŞRİKLERİ MEKKE MÜŞRİKLERİNİ ARATMIYOR 16.03.2013 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCI-Taraf YazılarıBelirsizlikler zamanı ve ütopya zamanı 21.10.2012 Tüm Yazıları
-
Orhan MİROĞLU-Taraf yazılarıESAT’IN YENİ HAMLESİ.. 8.10.2012 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜR-Taraf yazıları1922’de Güzelim İzmir’e Kimler Kıydı? 9.09.2012 Tüm Yazıları
-
Cevdet AŞKINŞiddetli çatışma dönemi başladı 22.05.2012 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtTüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
23.09.2021
9.09.2021
11.08.2021
5.04.2021
2.01.2021
16.03.2020
23.11.2019
31.08.2017
12.08.2017