M.Şükrü HANİOĞLU
Patlayıcı yüklü bir aracı ulaşım servislerinin üzerine sürerek onlarca insanın ölümüne neden olan bir eylemcinin bâzı çevreler tarafından "kahramanlaştırılması," siyasal şiddet meşrulaştırılması ve kutsamasının topluma nüfûzunun derinliğini ortaya koymaktadır.
Toplumdaki ortak yaşama arzusunun marûz kaldığı hasarın derecesine de ışık tutan bu örnek, Türkiye'nin geçmişten günümüze siyasal ve kimliksel mücadelelerini neden yoğun "şiddet" kullanımı ile gerçekleştirdiği hakkında ilginç ipuçları sunmaktadır.
Toplumuna "medeniyetin bölgedeki temsilcisi" rolünü bahşederek, coğrafyasının geri kalanını "Ortadoğu bataklığında çırpınanlar" metaforuyla aşağılayan seçkinlerimizin varsaydığının tersine "siyasal şiddet" Türkiye'de yaygın biçimde meşrulaştırılan ve siyasetin temel amacı olarak görülen bir eylem biçimidir.
1970'lerde "sağ-sol" şeklinde kavramsallaştırılan mücadelenin binlerce hayata malolduğu bir kolektif cinneti yaşayan, sonrasındaki açık kimlik çatışmasının belirli dönemlerde yoğunluğu yükselen bir iç savaşa dönüştüğü, faili meçhul cinayetlerde öldürülen çok sayıda vatandaşın cesetlerine dahi ulaşılamayan bir toplumun kendisini "şiddet bataklıkları" ile çevrili "barış, huzur ve medeniyet vâhâsı" olarak algılaması bu gerçeği değiştirememektedir.
Türkiye'de "sağ" ideolojik yaklaşımlar devletin "şiddet tekelini" suistimâl etmesini, muhalefete bastırılması gereken "bozgunculuk" olarak yaklaşmasını, her türlü sorunu "beka meselesi"ne dönüştürmesini meşrulaştırırken, merkezle çatışan kimlik grupları ve "sol" da "devrimci, dönüştürücü ve özgürleştirici" rol atfettikleri "şiddet"i kutsamaktadır.
Bunun neticesinde örtülü ya da açık biçimde "kimlik"ler üzerinden yapılan siyaset "şiddet" sarmalından çıkamamakta, onu sürekli biçimde yeniden üretmektedir.
Neden "şiddet"?
Siyasal şiddetin meşrulaştırılmasında şüphesiz "şiddet"in genel anlamda toplumsal dokuya nüfûzu önemli rol oynamaktadır. Aile içi ve kadına yönelik şiddetin olağan görüldüğü bir toplumda "siyasal" şiddetin varolmamasını beklemek fazla anlamlı değildir. Ancak "siyasal şiddet"in yoğunluğu, bu olgunun bağımsız olarak değerlendirilmesini zorunlu kılmaktadır.
Siyasal şiddet algısının toplumda gördüğü yaygın kabûlün tarihî kökleri bulunmaktadır. On dokuzuncu asırdan itibaren güçlenen "kimlik odaklı" siyaset, "bir arada yaşama" yerine çatışmacılığı ön plana çıkartmakta, uzlaşmayı, "boyun eğme" ve "davaya/kimliğe ihanet" olarak kavramsallaştırmakta, bu ise şiddetin araçsallaştılmasına yol açmaktadır.
Devletin siyaseti egemen kimlikler adına yapması ve ona bir "beka sorunu" olarak yaklaşması ise "şiddet tekeli" kullanımında aşırılığa neden olarak anılan sarmalın sürdürülmesine katkıda bulunmaktadır.
Toplumun on dokuzuncu asır sonrasındaki gelişimine bakıldığında "şiddet"in temel siyaset aracı olduğu, kimlik mücadelelerinin bu araçla icra edildiğini görmek zor değildir. Daşnaktsutyun, Hınçakyan Partisi, VMORO, İttihad ve Terakki Cemiyeti benzeri para-militer siyasal örgütlenmelerin temel siyaset aracı "şiddet" olmuş, bunu kullanan kadrolar ise kahramanlaştırılmıştır.
Hınçakyan Partisi'nin "asbadag", Daşnaktsutyun'un "fedaî"lerini örnek alan İttihad ve Terakki Cemiyeti de benzer bir birim oluşturmakla kalmamış, "vazife-i fedakârânesini" ifa ederken ölen her "fedaî" için, onun yaşamını anlatan bir kitap hazırlanmasını, "mübarek" mezarına gidilerek orada "evsâfı fedakârânesini" anlatan nutuklar irad edilmesini nizamnâmesinin gereği haline getirmiştir. Şiddet, siyasetin "dava" olarak algılandığı ve "kimlik savunusu" temelinde yapıldığı bir ortamda araçsallaştırıldığı için meşrulaştırılmakta ve kutsanmaktadır. Yakın geçmişimizde "dava" uğruna şiddet uyguladığı için değişik kesimlerce kahramanlaştırılan bireyler, "devrim şehitleri" benzeri kavramsallaştırmalar bu geleneğin sürekliliğine işaret etmektedir.
Bu açıdan bakıldığında Türkiye'de kimlik siyaseti üzerindeki örtünün kalkması ve yoğunluğu konjonktüre bağlı olarak değişen bir iç savaşın sürmesinin "şiddet"in kutsanmasına, onu kullananların "kahramanlaştırılmasına" güçlü bir ivme kazandırması şaşırtıcı değildir.
Ancak Tom Nairn'in de vurguladığı gibi ulusal/ etnik kimliklerin "şiddet"i araçsallaştıran çatışma ya da "barış içinde beraber yaşama" yaklaşımlarından birisini doğurması "zorunlu" değildir. Kimlikler bu açıdan "Janus çehreli"dir; dolayısıyla "şiddet"i üreten bizatihi "kimlik"ler ya da onların sahiplenilmesi değildir.
Muhalefet, protesto ve şiddet
Burada devletin şiddet tekelini kötüye kullanımının da "çatışma sarmalı"ndan çıkılmasını zorlaştırdığı vurgulanmalıdır. Kimlikleri tanımayan, onları dönüştürmeye çalışan siyasetlerin, muhalefeti "düşmanlık" olarak görerek, fiilen ortadan kaldırmaya çalışan yaklaşımların meşrulaştırılmasının "yangına körükle gidilmesi" etkisi yarattığı ortadadır.
Buna karşılık, demokratikleşmenin ivme kazandığı, kimliklerin görece özgürleştiği dönemlerde de "şiddet" meşrulaştırılmasının gerilememesinin altı çizilmelidir. İlginç bir örnek, meşrutî idarenin yeniden tesisi sonrasında "dağdan şehire inen" Daşnaktsutyun, İttihad ve Terakki ve VMORO'nun "fedaî" teşkilâtları ve "siyasî çete"lerini dağıtmamaları, bir araç olarak "şiddet"i terketmemeleridir.
Yakın dönemden somut örnekler verecek olursak "Adalet Partisi siyasetlerine muhalefet ve değişik alanlardaki hak arayışları kır ve şehir gerillası örgütlenmeleri ve şiddet kullanılarak mı yürütülmek zorundaydı?" ya da "2016 yılında Kürt vatandaşların taleplerinin hendekler kazmak ve intihar saldırıları düzenlemek dışındaki yollarla iletilmesi mümkün değil midir?" sorularına olumlu cevap verebilmek kolay değildir.
Şiddet zorunlu mu?
Siyasal kültürün "şiddet"i temel siyaset yapma araçlarından birisi olarak meşrulaştırması, son tahlilde, "çatışmanın nedeni" ve "kimliklerin ne ölçüde sahiplenildiğinden" daha önemli bir sorundur.
Hint bağımsızlık liderlerinden, Amerikan sivil haklar eylemcilerine kadar ağır baskılarla karşılaşan pek çok toplumsal grup ve kimlik bunlara "şiddet" dışı yollarla cevap vermeyi tercih etmişler, içlerinden çıkarak mücadele şeklini değiştirmeyi amaçlayan radikal yapılanmaları marjinalleştirmişlerdir.
Buna karşılık Türkiye'de "şiddet" kimliklerin ve muhalefetin "zorunlu seçeneği" ve temel siyaset aracı olarak kavramsallaştırılmakta ve meşrulaştırılmaktadır. Zikrettiğimiz gibi devletin "şiddet tekelini" kötüye kullanmasını onayan ideolojik yaklaşımlar da sarmalın devamlılığına yardımcı olmaktadır.
Zıt ideolojik yaklaşımlar tarafından farklı nedenlerle meşrulaştırılan, kutsanan "şiddet sarmalı"ndan çıkış zannedildiğinden zordur. Bunun başarılması için "Hak talebi için şiddetten başka yol yok mudur?" ve "Her türlü muhalefeti bastırmak bekamız için zorunlu mudur?" benzeri sorulara cevap aramak, daha da önemlisi bizatihi "şiddet"in meşruiyetini sorgulamak anlamlı bir başlangıç olabilir...
Yazarlar
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları































































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
19.11.2018
12.11.2018
5.01.2018
29.10.2018
22.10.2018
15.10.2018
24.09.2018
16.09.2018