Mücahit BİLİCİ
Devletin özü egemenliktir. Devletin fertteki ve toplu(m)daki tezahürü ise farklıdır. Fertteki devlete özgürlük diyoruz. Özgürlük insanın kendi’si olmasıdır. Kendi’nin egemenliğidir devlet.Fertteki devlet kendisinden kopacak kadar insandan uzağa gidemediği için ihanet edemez. Hatta sahibi olan ferde dönüp bakabilecek kadar kendisinden uzaklaşmadığı için, fert kendisindeki devletin farkında bile değildir. Teb’ası olmayan kral sadece özgürdür. İradenin dışında bir başka iradenin tasarrufu yoksa orada iradenin kendisi görünmezleşir. Devletin en şeffaf hâli, sahibinin üzerinde özgürlük olarak tecrübe edilen hâldir. Bu, mülkün kesintisiz ve mesafesiz tasarruf hâlidir. Henüz özgürlüğün temeli olan irade, bir muhataba tesadüf etmemiştir. Özgürlük ‘kendi’nin takdiridir. Bir bütün olan ferdin özgürlüğünde irade ile kader birdir ya da iradenin kendisi kaderdir.
Fakat insanın bu “vahşet” lüksü her taraftan “medeniyet”in saldırısı altındadır. Medeniyetin bu saldırısı hem içeriden (yani insanın doğası, muhtaçlığı itibariyle) hem de hariçten (diğer insanların mevcudiyeti itibariyle) sözkonusudur. Özgürlük’ün “durum”u tarif için yeterli sayılmayıpdevlet diye bir şeye ihtiyaç duyulmasının sebebi de budur. İnsan tek başına olmadığı, olamadığı için insanın özgürlüğü dolaysız kalamıyor ve bu hâliyle insanın özgürlüğü devlet suretindeinsanın uzağına düşüyor. Bir türün veya toplumun parçası olan insan artık fert değil parçadır veparça için özgürlük diğer parçaların iradesiyle buluşma, boğuşma ve örtüşmeyi gerektirir. Burada iradenin karşısına başka irade(ler)in çıkması kaderi mümkün kılmıştır. İradenin ‘talih’e ihtiyacı ve imkânı, kaderin doğmasıyla yani tarihin birden fazla kaynakça yazılıyor olmasıyla ortaya çıkmıştır.
Yani devlet insanın tekbaşına olmayacak şekilde yaratılmış olmasının sebep olduğu bir özgürlük gecikmesidir (evet, anarşistler sabırsızdır). Yahut yaban hâldeki vahşi insanın fert hâlinde elinde olan özgürlük; insan, ötekiyle temas edip medeni olunca, insanın elinin altında olmaktan çıkıyor.İnsanın özgürlüğünün insandan bir öteki insan mesafesi kadar uzağa düşmesidir devlet denen muteber nesneyi doğuran. İnsanın kaybettiği yahut ötelenmiş bu malıyla arasındaki mesafeyi kapatırken “ulaşma” duygusu yaşaması, bu kaybedilen şeyi bir nesne olarak nazara göstermiştir.
Özgürken senden neşet eden ve muhatabı olmadığın “hüküm” başka insanlar aynasında ve potasında sana/insana bir hüküm olarak geri dönüyor. Bu hükümle karşıla(ş)ma ‘hâl’ine ister Batı’dakiler gibistate deyin, ister bu hükmün ele geçme bahtiyarlığına Doğu’dakiler gibi (“talih” manasında) devletdeyin, devleti mümkün kılan şey insanın özgürlüğünün diğer insanlara uğrama mecburiyetidir. İradenin elindeyken şans ve talihe muhtaç olmayan hüküm, şimdi kaderin sisli bulvarından geçip gelmek zorundadır. İstibdatta yolda başına bir şey gelir. Demokraside hüküm dolaşır, sahibine döner, onu bahtiyar eder.
Özetle insanın özgürlüğünün diğer insanların içinden geçmiş ve insanın kendi’sine gecikmişhâline devlet diyoruz. Bu özgürlük diğer insanların arasından geçerken çalınır veya çarpıtılırsa neticede çıkan şeyin adı istibdattır. Demokraside ise bütün olma süreci yaşayan parçaların her birinin ferdiyeti muhafaza edildiğinden, ferdin tek başına egemenliği olan özgürlük ile devlet aynı kapıya çıkar. İnsanın kendi’sinin kendi’sine hükmettiği devlete demokrasi, bu devletin insandaki tezahürüne de özgürlük diyoruz.
Twitter: @mucahitbilici
Yazarlar
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları




























Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.12.2025
13.11.2025
12.11.2025
31.10.2025
20.10.2025
6.10.2025
28.09.2025
21.09.2025
6.09.2025
30.08.2025