Mümtazer TÜRKÖNE
Otokratik operasyonlara karşı kesif bir hukuk devleti hassasiyeti yükseliyor.
Yargıtay Birinci Başkan Vekili Ahmet Ömeroğlu’nun “adil yargılama” uyarısı ve “tutuklama istisna olarak uygulanmalı” sözü, muhatap ve gündem itibarıyla 19 Mart depremine karşı sarfedilmiş olmalı. AYM Başkanının, Ahiret müeyyidelerine dayanarak öne sürdüğü benzer uyarıların, karşısında oturan dindar ve muhafazakâr ve ayrıca güç sahibi muktedirleri hedef aldığı kanaati egemen oldu. “Haktan uzak yaşayanın, haksızlıktan yakayı kurtaramayacağını unutmamalıdır.” cümlesinin, aktüel soruşturmalarda hukuka aykırı karar veren hakim ve savcılara yönelik tehdit içerdiği bile söylenebilir. Bahçeli, çok tartışılan benzer bir uyarı yaptı; MHP’nin önde gelen hukukçu ismi Feti Yıldız, “tutuksuz yargılama esastır” diyerek açıkça siyasî yargılamaları eleştirdi. İyi Parti lideri Dervişoğlu’nun aynı kıvamda, çorbada tuzu oldu.
Bir tek merkez, saray ve dar bir yargı ekibi dışında gündemdeki yargılamalar, Türkiye’de muhalefeti ezmeyi, parçalamayı ve etkisiz hale getirmeyi amaçlayan siyasî operasyonlar olarak görülüyor, eleştiriliyor ve maşerî vicdanda mahkûm ediliyor.
Çıkartılan sonuç şu: İmamoğlu ve Ümit Özdağ başta olmak üzere siyasetin namlı isimleri, gerçekte yargının değil, otokrasinin kararı ve tasarrufu sonucu demir parmaklıklar arkasında tutuluyor.
Doğru mu?
Kamuoyu araştırmaları, AK Partililer de dahil olmak üzere algının bu şekilde halka yerleştiğini gösteriyor.
Sonra ortaya trajikomik bir tablo çıkıyor. İnsanların özgürlüklerinden mahrum bırakılması trajedi, bu kadar gözümüze sokularak ve tam tersi sonuçlara yol açarak, yani akılsızca yapılması ise komedi.
Ama sonrasında, “Ben sende tutuklu kaldım” veya “Saçların parmaklık, gözlerin gardiyan olsun!” tarzı, arabesk kıvamda bir şarkı gelmiyor.
Yani durum son derece ciddi.
Otokrasi ne demek?
“Otoriter”, “diktatör”, “tiran”, “despot” gibi nüansla birbirinden ayrılan kavramların hemen yanıbaşında duran “otokrasi” kavramı bugünkü sıkıntımızı ifade etmek için çok yaygın kullanılıyor.
Kavramların inceliklerini ayırdetmekte zorlananlar için basit ve sentetik bir tanımlama yapalım:
Otomobilin “oto”sunu, demokrasinin de “krasi”sini alıp birleştirin. “Kendi kendine hareket eden”den “kendi kendine”yi, “halkın iktidarı”ndan da “iktidar”ı almış oluyorsunuz. Ortaya “kendi kendine iktidar” kavramı çıkıyor, öyle değil mi?
Otokrasi, uyacağı kuralları kendisi belirleyen, kendi koydukları dışında hiçbir şarta ve sınıra aldırış etmeyen, yani “keyfi yönetim” anlamına geliyor.
İstisnasız bütün yönetimler otokratik eğilim taşır. İktidara gelene, kendisine verilen alan hep dar gelir. Dışardan veya aşağıdan bir zorlama ile karşılaşmadığı takdirde güç sahibi iktidarını götürebileceği en uç sınırlara kadar yaymak ve her deliğe nüfuz etmek ister. Bu yüzden otokrasi bazı kişilere has, özel ve kişisel bir sorun olarak, istisnai bir durum şeklinde karşınıza çıkmaz. Otokrasi eğilimi bütün iktidarlar için geçerlidir; bazısı yolunu bulur keyfe ma yeşa bir iktidar inşa eder, bazısı kurallara mecburen boyun eğer. Otokratik yönetimlerin doğasını anlamak için, ona fren koyamayan veya dengeleyemeyen harici faktörlere bakmak gerekir. Sır, kişilerde değil, onun dışındaki dengelerde ve sınırlardadır.
Size “dur” diyen yok. Hayalleriniz kadar güçlüsünüz? Kendi kendinize durur musunuz?
Karşımızda duran konturları çok kalın olan siyah beyaz tabloya bakarak şu sorunun cevabını da ondan çıkacak hükmü de verebilirsiniz:
Türkiye otokrasi ile mi yönetiliyor?
Mantıklı bir sonuca ulaşalım: 23 yıl iktidarda kalan birini nasıl sınırlayıp dengeleyeceksiniz?
Siyaset, doğasının gereği kendi hükmünü icra ediyor.
Otokrasinin hesabı, ülkenin çıkarı:
Problem, otokrasinin doymak bilmez güç iştahı ile ülkenin âlî çıkarları arasında giderek derinleşen uçurumu aşmaya çalışırken karşımıza çıkıyor.
Türkiye, bir ülke ve halk olarak uçuşa geçecek tarihî fırsatlar yakalıyor; ama yükü taşımakla görevli devlet adı verilen talih kuşu gelip otokrasinin ördüğü duvara tosluyor. Açık bir şekilde ifade edelim: Sorun Erdoğan değil, otokratik yapı. Erdoğan hukukun ve anayasa kurallarının, denge denetim mekanizmalarının işlediği parlamenter sistemin başbakanı olarak ülkeyi yönetiyor olsaydı, bugün önümüze çıkan fırsatlar anında büyük kazançlara dönüşebilirdi. Ama otokraside bu fırsatları kazanca dönüştürecek mekanizmalar işlemiyor.
Halley kuyruklu yıldızı gibi, karanlık gökyüzünde uzun kuyruğu ile yol alan bir kuyruklu yıldız tahayyül edin. Arkadaki kuyruk koskoca devlet cihazı ve bürokrasiyi ifade ediyor, yıldızın ani manevralarına uyum sağlamak zorundalar. Veya durumu koskoca bir ordunun muharebe alanında sevk ve idaresi olarak tasavvur edin. Yolu tesviye etmek, köprüler inşa ederek yönetimin de milletin de yürüyüşünü kolaylaştırmakla görevli istihkâm grubu, ordunun en arkasında seyahat ediyor. Yani atlar arabanın arkasına bağlanıyor.
Çözüm Süreci için de, ekonomik krizden çıkış için de aynı zaaf söz konusu.
İki meseleyi de sırtlanmış, etkili, çevik ve akıllı bir bürokrasi-teknokrasi ekipleri meydanda yoklar. Yıldızın kuyruğunda yer alan bir iki meteor parçası, yani Saraydakiler her şeye maydanoz oluyorlar.
5 bin yıllık denilen, hiç olmazsa bin yıldır bu topraklarda duruma vaziyet eden bir devletin aklı, birikimi ve kurumları değil, yıldızın kuyruğuna yapışan, vücut dili ve ses tonu ile arz-ı ubudiyet eden muhterislerin yönettiği komplolar, entrikalar ve hukuk tanımazlıklar ülkenin kaderini belirliyor.
Saraydan bir şekilde dışarıya yansıyan fikir makulelerine göz atmanız, otokrasinin şemsiyesi altında ne kadar ağır bir karanlığa gömüldüğümüzü göstermeye yeterli olmalı. Ama başka türlüsü olmuyor, politika yapay zekâ çağında maalesef testere ve törpü ile bu el tezgahlarında, plansız-projesiz uygulanıp yürütülüyor.
19 Mart operasyonu gibi.
19 Mart’tan sonra hangi tarih gelecek:
19 Mart, daha başlamadan bitmiş, başarısızlığa uğramış bir “muhalefeti tasfiye operasyonu” idi. Yarattığı derin ve kapatılması mümkün olmayan meşruiyet boşluğu ile muhalefeti mağdur ve mazlum kılarak, muhalefete güç verdi.
Güç zekâyı ve stratejik aklı devre dışı bırakıyor, bataklıkta çırpındıkça daha fazla batıyorlar. Belden aşağı vuruşlarla, özrü kabahatinden büyük jestlerle bu bataklık iktidarın enerjisini daha fazla soğuruyor.
Gündem olarak bu haftaya yayılacağı anlaşılan, İBB’de ikinci dalga operasyon yanlışta inadın eseri olarak sürecek.
Toplumun psikolojisine, iktidar değişimini zorlayan sosyolojiye kimse dönüp bakmıyor, anlamaya çalışmıyor. Rakiplerin ayağını kaydırmaya odaklı operasyonların bu derin sosyolojiyi ortadan kaldıramayacağını ve en önemlisi yoksullaşan kitlelerin açlığını gideremeyeceğini göremiyorlar.
Tamam, öyle olsun diyelim:
İmamoğlu imha edilecek.
Peki ya sonra?
“Rakibinizi çok güzel ortadan kaldırdınız, aferin” diye millet, gelip size destek mi verecek? Huruşanı andıran milletin öfkesini ne yapacaksınız?
Otokrasi, tek bir yıldızın peşinde yol aldığı için karşısındakini de bir kişi olarak görüyor. Halbuki tam tersine, rakibini yaratan sosyolojinin dinamiklerine ellerindeki yangın kovaları ile benzin taşıyorlar.
Otokrasi, sahipleri ve nemalananları için de bir tuzağa dönüşüyor.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİNSANLIĞIN ÖLÜMÜ 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.06.2025
17.06.2025
1.06.2025
27.05.2025
23.05.2025
13.05.2025
12.05.2025
6.05.2025
5.05.2025
5.05.2025