Mümtazer TÜRKÖNE

Mümtazer TÜRKÖNE
Mümtazer TÜRKÖNE
Tüm Yazıları
Yargı CHP’ye çalışıyor
28.09.2025
181
Dünkü olayın CHP’ye itibar ve güç kazandıracağını, daha ötesi CHP’ye yönelik bütün yargı operasyonlarına gölge düşüreceğini iktidar mutfağında bu işe mesai harcayanlar öngörmemiş olamazlar mı?

Olan bitenin hukukla alâkası olmadığını, yandaş yargı marifetiyle yürütülen siyasî operasyonların eseri olarak kucağımıza düşen gündemleri takip ettiğimizi, sanıyorum 85 milyon takdir ediyor. Adalet mabudesinin elindeki kılıç diğer elindeki hassas terazinin bir kefesini çökertmiş vaziyette. Boğazına kadar siyasete batmış, iktidar sopası olarak hüküm icra eden yargı üzerinden adalet duygusu yerle bir oluyor.

Peki sonuç?

CHP, üzerine gelen saldırılarla güç kazanıyor. Muhalefetin arkasındaki halk desteği görünür şekilde artıyor. AK Parti, susuz geçen yazın sonunda ektiği hiçbir şeyi hasat edemiyor. Sermayeden tüketiyor. Oyları hızla eriyor.
Aslında iktidar, evrensel olarak tarih boyunca istisnasız kanıtlanmış bir paradoksu yaşıyor.

Adalet mabudesinin elindeki kılıç ile her şeyi yapabilirsiniz. Önünüze çıkanı doğrarsınız. Sallayıp etrafa korku salabilirsiniz. Bıçak yerine kullanıp elmanızı soyabilirsiniz. Maşa gibi kullanıp ateşi karıştırabilirsiniz. Tornavida yerine kullanıp vidayı sıkıştırabilirsiniz. Dekor olsun diye duvara asabilirsiniz. Ama bir tek şeyi yapamazsınız: Üzerine oturup hükümet edemezsiniz.

Yapılamayacak başka şeyler de var.

Anayasa suçu:

Dün, CHP’nin İstanbul kongresine 45. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin icra memurları marifetiyle müdahalesi tam olarak bir anayasa suçuydu. Bu anayasa suçunu tespit eden, Türkiye’nin yüksek yargısı içinde yer alan Yüksek Seçim Kurulu. YSK, bu müdahalenin bir korsan tecavüzü olduğunu açıkça söyledi. Karar metni aynı zamanda bir suç ihbarı mahiyetinde. HSK harekete geçse, Adalet müfettişleri devreye girse, mahkemenin hâkimi meslekten çıkarılsa ve yargılansa ne olur?

Hukuk kısmını tartışmanın hiç faydası yok. Siyasete nasıl yansır?

AK Parti oyları birkaç puan artabilir.

Dünkü olayın CHP’ye itibar ve güç kazandıracağını, daha ötesi CHP’ye yönelik bütün yargı operasyonlarına gölge düşüreceğini iktidar mutfağında bu işe mesai harcayanlar öngörmemiş olamazlar mı?

Yargı, doğal olarak hiyerarşiye bağlı iş görmez. Yargı tasarrufları yargıç kararlarıyla ortaya çıkar. Başsavcılıklar ve İl Adalet Komisyonları vasıtasıyla, tabiî yargıç prensibine aykırı bir şebeke devreye sokulabilir. Sulh Ceza hakimlikleri ve inceden planlanmış nöbetçi mahkemeler eliyle, siyasî değeri olan davalar özel olarak seçilmiş yargıçlara servis edilebilir. İstenmeyen kararları veren hakimler görevden alınabilir. Ama bütün bunların hepsinin bir haddi ve hududu var. Yargıcın hukuk bilgisi devreye girer, neye gücünün yeteceği, hangi durumda tarafsızlıktan vazgeçtiğini alenen ilan etmiş olacağını bilmesi gerekir. Yoksa?

Küçük bir sandalla gerçekleşen korsan baskınına, YSK’nın koca kadırgası müdahale etmek zorunda kalır.

Mansur Yavaş’ın supleksi:

Mansur Yavaş, gelen saldırıyı, karşı tarafın hamlesini kullanarak yüzüstü yere yapıştırdı. Sonra üzerine çıkıp kelebek supleksle gövde gösterisi yaptı. Hepsinden önemlisi CHP’ye yönelik yargı operasyonlarının akıbeti konusunda belirgin bir işaret verdi.

Skandal üzerine skandal.

Ankara Büyükşehir’e yönelik soruşturmanın, önceden Melih Gökçek marifetiyle haber verilmesi, soruşturmayı yürüten savcıyı zan altında bıraktı. Bir kastı olduğunu sanmıyorum; sızıntıyı bulup kendisini temize çıkartmak zorunda.

ABB soruşturmasının abartılacak bir tarafı yok. CHP kanadına ve Mansur Yavaş’a propaganda alanı açılıyor. DMM’nin devreye girmesi bu alanı genişletiyor ve sonuçta Mansur Yavaş’ın Melih Gökçek dönemine ait kabarık dosyası yedi cihana duyurulmuş oluyor. Muhalefetin değirmenine kazan kazan su taşıyan bu tür skandalların, düzgün işleyen operasyonel bir aklın eseri olduğunu düşünmek yerine absürt komedilerin gerçek olduğuna inanmayı tercih ederim. Bu kadar saçmalık akıl dışı. İktidar kibri, hatta körlüğü için bile çok fazla. Ellerinde koskoca balyozlar, önlerine çıkan her şeyi çivi zannedip indiriyorlar. Yargıdaki enkaz görüntüsünün sebebi bu.

İktidar gücünün, CHP’yi tasfiye etmek için kullandığı yargı sopasına dün İstanbul ve Ankara’da iki iri nokta konmuş oldu.

Siyasî rekabet için yeni bir başlangıç:

Mart ayından itibaren süren yargı operasyonları, istenen sonuçları sağlayamadı.

Kayyım operasyonları, Özgür Özel’in parti içindeki gücünü pekiştirmekten başka işe yaramadı. Saflar sıklaştı, farklılıklar giderildi, CHP ilk defa tek parça halinde kenetlenmiş bir partiye dönüştü. Nitekim YSK kayyım sopasını iktidarın elinden aldı, kalın bir dosyanın içinde arşive kaldırdı.

Geriye ne kaldı?

Belediye soruşturmalarının mahkeme safahatı yaklaştı. Bahçeli’nin destek verdiği “canlı yayınlansın” özgüveni altında, aheste işleyen yargının tahliye kararlarını bekleyeceğiz. CHP içerden parçalanıp çökertilemediği için bu davaların taktik önemi azaldı. “Sıkılaştırma devam edecek” diyen ekonomi yönetimine bakılırsa, yoksulluk arttıkça CHP’nin yükselişi devam edecek. Bu yükselişin altında ezilen iktidar için, belediye soruşturmaları haksızlığın-adaletsizliğin gölgesini çoğaltacak. Kısaca belediye soruşturmaları gevşeyecek.

Başlangıçta rakip cumhurbaşkanının siyasetten silinmesi şeklinde planlanan İmamoğlu operasyonlarının da CHP içerden çökmeyince pek anlamı kalmadı. Ahmak Davası, Demokles’in kılıcı gibi Ekrem İmamoğlu’nun tepesinde sallanmaya devam edecek. Bu davanın Yargıtay aşaması için makul bir süre var. Diploma iptalinin İdari yargıdan dönmesi galip ihtimal. Bu kadar açık bir hukuka aykırılığın üstünü örtüp tasdik etmek için İdari yargının boydan boya hukuktan vazgeçmesi lâzım.

Şapkada başka tavşan yok.

Bu durumda geriye pek bir şey kalmıyor.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar