Mümtazer TÜRKÖNE
Rahmetli Erbakan yaşasaydı, işaret parmağını sallayarak “sizi gidi rantiyeciler sizi...” lafını Cumhurbaşkanı’nın alnına yapıştırırdı. Millî Görüş’ün alamet-i farikalarından biri ve en sağlam ekonomik vizyonu rant sektörü karşıtlığıydı.
Kaldı ki Erbakan’ın karşı çıktığı Rantiye, bugünkünün yanında devede kulaktı, büyük ölçüde finans sektörü ile ve faiz geliriyle sınırlıydı. Bugün Türkiye’de dört başı mamur şekilde devlet şemsiyesi altında yaratılan ve dağıtılan servetlerle dev bir rantiye sektörü saltanat sürüyor. Kavga da işte tam burada kopuyor.
Ekonomik sorunların siyasî rekabet üzerindeki belirleyiciliği artacak. Ne olacağını kestirmek için kişileri değil, ekonomik çıkar çatışmalarını takip etmelisiniz. Demek ki önümüzdeki aylarda daha fazla ekonomi konuşacağız. “Rant”, emek vermeden ve riske girmeden elde edilen kazanca deniyor. Emek vermeyip, riske girmeyince herhangi bir şey (hizmet veya mal) üretmiş olmuyorsunuz. Bu yüzden rant, sadece transfer yaparak, üretimde hiçbir artı değer oluşturmadan paranın birinden alınıp bir başkasının eline geçmesine deniyor. Havadan gelen kolay kazanç bu, ve bu havayı basma kapasitesi devlette mevcut. Devlet parmağını oynatınca büyük servetler bir yerden alınıp bir başka yere taşınıyor. Siyasetin en çekici tarafını devletin rant yaratma (olmayan bir şeyi meydana getirdiği için “yaratma” kelimesi dışında uygun bir karşılık yok) gücünü ele geçirmek ve böylece kestirmeden, servetin yeniden dağılımına hükmetmek ve böylece zenginliğe ulaşmak oluşturuyor. Siyasete, devlet rantı yaratmak ve sonra da dağıtmak faaliyeti olarak bakarsanız, siyasal alanda olup bitenlerin büyükçe bir kısmını anlamlandırmış ve açıklamış olursunuz. Mesela, müteahhitler politikaya neden bu kadar meraklıdır? Siyasî yolsuzluk-hırsızlık skandalları hep bu rant yaratma ve dağıtma faaliyetlerinde ortaya çıkıyor. Siyasetçi rant dağıtıyor, sonra bundan siyasî veya ekonomik çıkar sağlıyor. Siyasi çıkar, gücünü dağıttığı siyasî rantla finanse etmesi; diğeri ise komisyon, yani rüşvet alması. Bugün havuz medyası dediğimiz propaganda gücü için hiç kimse pamuk elini cebine sokmadı; sadece devletin rant dağıtma kapasitesi ile bu güç finanse edildi. Ucuz kamu bankası kredileri, büyük ihaleler, kent rantı bu propaganda makinesinin finansmanını açıklamıyor mu? Alın size bir örnek: Ataşehir’den bir mahalleyi alıp Ümraniye’ye bağlamanın, yerel ihtiyaçlarla bağını kuramazsınız; ancak 2,5 trilyon liraya yakın bir rantın dağıtımının yeniden düzenlendiği sonucunu kolaylıkla çıkartabilirsiniz. Siyasetin kendisini en fazla ciddiye aldığı, kılı kırk yardığı ve gözünü karartıp “millet ne der”e aldırmadan göstere göstere suistimal yaptığı sıradan bir örnek. Siyasetçi için 2,5 trilyonluk ranta hükmetmekten daha önemli ne olabilir? Kaç kişinin bu mesele için devreye girdiğini ve ne sözler verildiğini varın tahmin edin. Bu kadar basit bir karar ile büyük servetlerin yani rantın sahipleri değişecek.
Devlet kamu adına, yani bize dayanarak rant yaratıyor ve sonra bu rantı siyasî kararlarla dağıtıyor. Bu kadar kolay para kazanırken kimse zor yolu tercih etmiyor. Bir inşaattan altı ayda kazanılacak parayı, bir fabrika kurup, mal üretip pazarlayarak on yıla yaymayı kim ister? Ancak bir sorun var: Özellikle 2011’den sonra devletin yarattığı rant, ekonomi üzerine bir karabasan gibi çöktü ve piyasayı mefluç etti. Erdoğan, tek adamlığını bu rantı yaratma ve dağıtma tekeline dayandırdığı için, bu karabasan kurumlaştı. Bugün özellikle finans sektöründeki daralma, rantiyecilerin yüklediği ağır yükün eseri. İmam-Hatip politikasının, eğitim camiasına değil de bu rant sektörüne dayanması üzerinde, kafası karışık olanlar yeniden düşünmeli.
Siyasî rekabet işte bu rant sektörü ile artık bu sektörü sırtında taşıma mecali kalmayan reel sektör arasında tırmanıyor. Cumhurbaşkanı rantiyecilerin temsilcisi; gücünü muhafaza etmesinin yolu bu sektöre arka çıkmasına bağlı. Hükümet’in rüşdünü ispatlaması ve ekonomik istikrarı sürdürebilmesi için tam tersini yapması lazım. Kaderimiz şu sorunun cevabına bağlı: Kazanan kim olacak?
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.06.2025
17.06.2025
1.06.2025
27.05.2025
23.05.2025
13.05.2025
12.05.2025
6.05.2025
5.05.2025
5.05.2025