Mümtazer TÜRKÖNE
Bayrampaşa enginarı, Çengelköy hıyarı gibi değil de daha çok Salacak Canavarı’na benzeyen semt isimleriyle aynileşen bir markalaşma durumu ile karşı karşıyayız.
Kamuoyunu tam sinir uçlarından yakalayıp provoke etmeyi amaçlayan hayal ürünü olaylara “Kabataş yalanı”, bu yalanlara dört elle sarılanlara da “Kabataş sahtekârı” diyeceğiz. “Sümeyye’ye suikast” iddiasının, standart bir “Kabataş yalanı” olduğu, Umut Oran’ın Twitter’dan alıp basına verdiği DM yazışmalarıyla ispatlandı. Demek yalanın da bir tarzı ve kalıbı var: “Kabataş yalanı” yoktan üretiliyor, medya vasıtasıyla pazarlanıyor ve iktidar bu yalana sahip çıkarak üzerine siyaset inşa ediyor; sonra “ispatlayın” diye itiraz edenlere pişkin pişkin “olmadığını siz ispatlayın” karşılığını veriyor.
Evet, bu tür yalanın ayırt edici vasfı: İnanmıyorsanız olmadığını ispatlamak zorundasınız. Ses kayıtlarıyla Urla villaları skandalı kamuoyuna yansıdığı zaman Erdoğan sözlerine sahip çıkmış, sonra da “müddei iddiasını ispatla mükelleftir” prensibine sığınmıştı. Malumunuz, Kabataş olayında bu prensip işlemedi, bu olayın gerçekten vuku bulduğuna dair tek bir delil ortaya konmadı. Başörtülü bir kadın Kabataş’ta güpegündüz bebeği ile 70-100 civarında üstü çıplak, alınları bandanalı gencin tacizine uğruyor, bebeği darp ediliyor ve üzerlerine idrar yapılıyor. Yanı başında yaşlı bir adam ve kızı, sırf engel olmaya çalıştıkları için dayak yiyor. Erdoğan bugün olduğu gibi o gün de “hani tacizde esas olan kadının beyanıydı” lafına sığınarak, olayın gerçek olduğunu öne sürüyordu.
Koca devlet bu olaya dair tek bir şahit, tek bir görüntü kaydı bulamadı. O gün orada bulundukları GSM kayıtlarından tespit edilen insanların ifadelerine başvuruldu. Bir şeyin mevcut olmadığını nasıl ispatlayacaksınız? Bu olayda Vallahi ispatlandı. “Kabataş olayının gerçekte hiç olmadığı”, o gün o hanımefendinin hareketlerini yansıtan görüntülerle bütünüyle kanıtlandı. Tekrarlayalım, Kabataş olayının yalan olduğu, böyle bir olayın varid olduğuna dair bir delil olmadığı için değil, yokluğunu gösteren kesin delil bulunduğu için ispatlanmış durumda. Tıpkı Umut Oran’ın “Sümeyye suikastı” yazışmalarının olmadığını, delille ispatlaması gibi.
Üstelik bu olay basit ve sıradan bir olay değil. Toplum devlet ve medya gücü ile resmen kandırıldı. “Başörtülü bir kadın tacize uğradı” kampanyası ile, Gezi olaylarının mahiyeti ve istikameti değiştirildi. Bu sahtekârlıkla toplumu yüzleştirip sahipleri maşerî vicdanda mahkûm olmadığı takdirde “Sümeyye suikastı” gibi, yeni “Kabataş yalanları”na esir olmaya devam ederiz. Birilerini yargılamıyorum, gerçeği öğrenme ve toplumu bilgilendirme hakkımı savunuyorum. Gezi eylemlerinde “Kabataş yalanı” ile aldatılanlardan biri de benim. Başta sempati ile yaklaştığım ve Hükümet’i “kötü yönetişim örneği” göstermekle eleştirdiğim bu olaylar hakkındaki yargımı bu “yalan” değiştirmişti.
Bu yalana hâlâ talimatla kulp aramak, kalem haysiyeti adına üzüntü verici bir durum. Sürüdeki koyunlar benzer seslerle gürültü çıkarttıkları zaman ortaya aslan sesi çıkmadığı gibi, aynı başlıkla yazı yazınca yalanlar gerçeğe dönüşmüyor. İktidar himayesi de yetmiyor. Devletin zirvesinde aynı yalana ve sahtekârlığa sahip çıkmak da durumu değiştirmiyor. Kendi ürettikleri Kabataş bataklığında kıvrananlar daha çok çamura-pisliğe bulanıyor.
Kabataş yalanı, mide bulandırıcı bir başörtüsü istismarıydı. Erdoğan’ın ve onun gibi Kabataş yalanına sarılanların derdi başörtüsü mü? Bu ülkede başörtülü hanımların önemlice bir kısmına “virüs”, “haşhaşî”, “alçak” diye hakaret etmek, “Kabataş yalanı”ndaki iddialardan katbekat daha ürkütücü tacizler değil mi? Doğrudan Cumhurbaşkanı, başörtülü kızların dünyasını karartmıyor mu? Hani nerede başörtüsü?
“Kabataş olayı gerçek olmayabilir; ancak benzer çok olay yaşandı” diye talimatla durumu kurtarmaya çalışanlar, Cumhurbaşkanı’nın bugün hâlâ “bir anne, çocuğu ile Kabataş’ta tacize uğradı” ısrarına ne diyorlar? Kabataş’ta tacize uğrayan bu milletin vicdanıydı. Tacizcilerden hesap sormak hepimizin hakkı. Üstelik devlet ve iktidar himayesinde korunan tacizcilere karşı dilimiz yine de çok nezih.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.06.2025
17.06.2025
1.06.2025
27.05.2025
23.05.2025
13.05.2025
12.05.2025
6.05.2025
5.05.2025
5.05.2025