Mümtazer TÜRKÖNE

Mümtazer TÜRKÖNE
Mümtazer TÜRKÖNE
Tüm Yazıları
Oryantal despot
18.06.2015
3066

 Türkiye'nin neredeyse yarım asrına, hem de en fırtınalı yıllarına yön vermiş bir liderin, bu kadar sessiz-sedasız aramızdan ayrılması bugünün politikacılarına ders olmalı. Allah taksiratını affetsin.

Fikret Kızılok'un "Süleyman hep başbakan" şarkısındaki bezginlik, meğer yerini ne kadar kolay nisyana bırakmış. Ya Demirel'in bize yaşattıkları? 28 Şubat'taki rolü, galiba hiç unutulmayacak. Politikayı Bismark gibi "mümkün olanın sanatı" olarak tanımlayan Demirel, dikkatimizi kişilere ve kişiliklere değil "mümkün olan"a, yani "reel şartlar"a çevirmişti. Dünün politikacısı ile bugünkü arasında hiçbir fark yok. Bırakın farkı, Erdoğan ile Demirel arasında ürkütücü benzerliği gözden kaçırmayalım. Her ikisi de yeni şartlara intibak kabiliyeti yüksek, eklektik ve halktan aldığı gücü şartların elverdiğince kullanan ve fırsat buldukça da artıran politikacılar. Bu politikacı tipinin ulaşabileceği zirve ise tipik bir "oryantal despot" figüründen ibaret.

Bülent Keneş'in soyut nitelemelerinden "hakaret" suçu çıkartan yargıdan biri çıkıp "oryantal despot" sıfatını da cahil cesaretiyle aynı ceza maddesi kapsamına alabilir. "Soruşturmalar, değişen şartlardan etkilenmeyecek" diyerek, 7 Haziran öncesinde yargı üzerindeki gölgeyi itiraf ve "eski şartlar"da ısrar eden bir yargı mensubunun, Başkent'te başsavcılık makamında oturduğu ülkede her şey mümkün. Yine de günah bizden gitsin. "Oryantal despotizm", Doğu'da liberal kapitalizmin, dolayısıyla demokrasinin gelişememesini "hidrolik toplum" ile açıklayan Karl Wittfogel'e ait ağırbaşlı bir teori. Üretim ilişkileri ile siyasî iktidar ve devlet tipi arasında, Doğu'ya münhasır bir pencere açan bu teori aslında oldukça mekanik ve basit. Sulama kanallarının kurulması ve işletilmesi için, kendi içine kapalı ve yalıtılmış olarak yaşayan eski toplumlar devletin kapsayıcı organizasyonuna ihtiyaç duyuyor. Bu organizasyonu sağlayan, dolayısıyla ekonomik olarak vazgeçilmez hale gelen devlet iktidarı doğal olarak despotizme kayıyor. "Hidrolik toplum"u, eski zamanların tarım toplumundan alıp bir metafora dönüştürürsek, devletin artı değer üretme kapasitesi yükseldikçe despotizmin arttığı sonucuna ulaşmak mümkün. Malûm, hidrolik sistemler küçük bir enerji ile büyük bir güç elde etmeye yarıyor.

Demirel, bu hidrolik sistemin konjonktürü mevcut olmadığı için uzun süreli siyasî kariyerinde bir oryantal despota dönüşemedi. Küresel ölçekte likidite bolluğu ve bilhassa bölgesel konjonktürün uygunluğu Erdoğan'ı baştan çıkarttı. Hidrolik inşaat sektörünün altına yerleştirildi ve finans-kapital, yani bankacılık sistemi tıpkı sulama kanalları ağı gibi, bu sektöre can veren kaynakları aktardı. Devlet rantı paylaşımı üzerinden işleyen bu sistem sivil toplumun tam karşısına bir hidrolik toplum oluşturma çabasına girişti. Sosyal yardımlarla yoksul kesimleri devlete bağlama, mevcut sivil örgütlere boyun eğdirme ve kendi sivil toplumunu inşa etme çabası gerçekte oryantal despotizme uygun bir hidrolik toplum inşa etme teşebbüsüydü. Bu teşebbüs iki aşamada dirençle karşılaştı. İlki Gezi'de, bu proje darbe yedi. Dershane tartışması üzerinden, Cemaat'in hidrolik topluma katılmayı reddetmesi ve peşinden gelen 17/25 Aralık süreci asıl sarsıcı darbeyi vurdu.

Tarihte bireyin rolüne bir ihtiyat payı bırakarak, bugün itibarıyla hidrolik toplum projesinin dolayısıyla oryantal despotizm teşebbüsünün çöktüğünü söyleyebiliriz. Bu çöküşün resmini çekmek için bankacılık ve inşaat sektörüne bakmanız yeterli. 45 gün içinde bütün partilerin yer aldığı bir hükümet ile seçime gidilse, Erdoğan'ın 7 Haziran'daki oyu bile alamayacağını hidrolik toplumun lif lif dağılmasından çıkartabilirsiniz.

Despotizm, süslü ideolojik argümanlara ihtiyaç duymadan yalın güç gösterisi ile ayakta durur. İhtişamlı saraylar, tebaasına gösteriş yapan tipik despot görgüsüzlüğünün tezahürleridir. Büyük iktidar ideoloğu Hayrettin Karaman'ın Cumhuriyet'in Kemalist elitleri gibi bu çöküşü "ırgatlar"a bağlaması aynı yalınlığın farklı bir tezahürü olarak okunabilir.

Davutoğlu'nun "Erdoğan'ı yedirtmeyiz" sözünü tersinden okuyabilirsiniz. Hükümet'in korumasına muhtaç hale gelmiş ise demek sorun kalmamış. Demirel gibi Erdoğan hakkında hükmü zaman verecek. Oryantal despota gelince, 7 Haziran'da halk onu çıtır çıtır yedi-bitirdi zaten.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar