Murat AKSOY

CHP'de Kızılelma koalisyonu arayışları
26.12.2012
2156

 Konsensus Araştırma Şirketi'nin Habertürk için yaptığı araştırmaya göre AK Parti'de düşüş, CHP'de yükseliş varmış. İki parti arasındaki puan farkı 3 ayda 30'dan 23 puana düşmüş. Bu araştırma sonuçları, yeminli AK Parti karşıtları tarafından öyle bir analiz ediliyor ki, sanırsınız CHP Türkiye'nin 'tek' ve 'gerçek' partisi.

Sanki, Türkiye gündemini tek belirleyen parti CHP. Kürt sorununu çözmek isteyen CHP. Hak ve özgürlükleri 'ama'sız savunan CHP. Anadilde eğitimi savunan CHP. Yansıtılan hava bu.

Peki bunların hangisi gerçek?

'Hiçbiri' dediğinizi duyar gibiyim.

Haklısınız, hiçbiri. Çünkü CHP, tüm bu sorunlar karşısında muhafazakâr bir pozisyonda duruyor. Kürt sorununun çözümü gerçekleşmesi mümkün olmayan 'Meclis'te dört parti konsensüsü'ne bağlayan CHP. Öcalan ile görüşmeye karşı çıkan CHP. 'Anadilde eğitim ülkeyi böler' diyen CHP. Elbette bu konularda parti içinde farklı ve cılız sesler var. Onu da görüyoruz. Ama esas görünen CHP ne yazık ki 'Eski CHP'.

CHP'nin adı geçen ankette yükselişinin tek nedeni bizatihi AK Parti'nin temel hak ve özgürlükler, Kürt sorununun çözülmesi konusunda ağırdan alması. Başbakan Erdoğan'ın idamdan, kuvvetler ayrılığına kadar farklı alanlarda yaptığı çıkışlar. ODTÜ'de olanlar karşısında polisin ve yürütmenin takındığı tavır. Kısaca giderek daha fazla 'tek parti' görüntüsü vermesi.

Anketlere yansıyan sonuçlar, CHP'nin siyaseten elde ettiği başarının değil, AK Parti'nin siyasetsizliğinin bir sonucu. CHP yükselişi, gerçek muhalefet partisi olduğu için değil, AK Parti siyaseten muhafazakârlaştığı için.

Kısaca CHP adına sevinmek için vakit henüz erken.

Anketlerin tersine hem Yeni CHP hem de o iddiayı dillendiren Kılıçdaroğlu için daha çok üzülmeliyiz. Çünkü Yeni CHP söylemi giderek marjinalleşiyor. Ulusalcı kontenjanında MYK'ya giren Haluk Koç'un Oslo görüşme notları olduğu söylenen belgeleri açıklamaları ile başlayan Eski-Yeni gerilimi Eski'lerin lehine işliyor. Kılıçdaroğlu'nun 29 Ekim'de TGB'nin, TKP'nin organize ettiği alternatif kutlamaları katılmasıyla Eski'ye dönüş daha belirgin hale geldi. Önceki hafta Silivri'de sahne alarak ulusalcı-Kemalist kanada desteğini ete kemiğe büründürdü. Silivri'de 5 yıla yaklaşan davadaki hukuksuzlukları, hak ihlallerini, cezalandırmaya dönüşen uzun tutuklulukları, toplumsal meşruiyeti azalan davayı protesto etmediler, Ergenekon zihniyetini savundular, onun parçası olmayı tercih ettiler.

Son olarak önceki gece Bostancı Gösteri Merkezi'nde çıktı karşımıza Eski CHP. Yeni CHP'yi temsil ettiklerini düşündüğümüz Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu ve İstanbul İl Başkanı Oğuz Kaan Salıcı en ön sırada yerlerini aldılar. Yanlarında yeminli AK Parti ve Yeni CHP karşıtları ile birlikte. Bedri Baykam'dan Edip Akbayram'a, Levent Kırca'dan Tarık Akan'a ve İstanbul Baro Başkanı Ümit Kocasakal'a kadar.

Sanatçılar Girişimi'nin düzenlediği 'Reddediyoruz! Ferman Padişahın Ülke Bizimdir' etkinliği tam bir 'sanat utancı'na dönüştü. Sanatçı kimliği ile sahnede yapılan açıklamalar, konuşmalar sanatın, sanatçının muhalifliği dışında her şeyi ihtiva ediyor. Nezaketsizlik, aşağılama, hakaret, belden aşağı mizah. Ne ararsan var, bir tek sanat yok. Bunları yapanlar 'sanatçı'. Kendilerine öyle diyorlar. Ve açıkça sanatçı kimlikleriyle sanat değil siyaset yapıyorlar. AK Parti muhalifliğini düşmanlık düzeyine taşıyarak ayakta kalmaya çalışıyorlar. Varlıklarının ve toplumsal karşılıklarını bu karşıtlık üzerine inşa ediyorlar.

İnsan kendi kendine sormadan edemiyor; CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, İstanbul İl Başkanı Oğuz Kaan salıcı neden o salonda? Yoksa 2000'lerin ortasındaki 'Kızılelma koalisyonu' mu özlüyorlar

Daha önce birkaç kez Kılıçdaroğlu'nu sert dille eleştiren İstanbul Baro Başkanı'nın 'rica' üzerine sahneye çıkıp, 'hazırlıksız' 10 dakikalık konuşması aslında her şeyi açıklıyor bize. Kocasakal konuşmasında, Kılıçdaroğlu'nun PM'de değişimini ve kullanılmasını uygun bulduğu 'Mustafa Kemal'in vatandaşlarıyız' sloganının orijinali olan 'Mustafa Kemal'in askerleriyiz'i tüm salona attırarak, Kılıçdaroğlu'na; 'Bu salonda bir Kemalist lider olur, o da benim' demiş oluyor.

O akşam, salonda Kılıçdaroğlu ve CHP, İP ve TKP'yle başlattıkları ideolojik eklemlenmeyi ve ortaklığı bir adım ileri götürdüler. Yüzde 25'lik kitle partisini yüzde 1-2'lik ideolojik partinin peşine taktılar. Hem kendilerine hem Yeni CHP'ye hem de Türkiye'ye yazık ettiler.

Siz bu ortamda gelin de CHP'nin oylarının yükselmesine sevinin.

Oylar CHP siyaset ve muhalefet yaptığı için yükselmiyor, AK Parti siyaseten muhafazakârlaştığı için yükseliyor. CHP'deki bu yükseliş hormonlu. Oysa Türkiye'nin hormonla büyüyen değil, siyasetle büyüyen Yeni CHP'ye ihtiyacı var.

twitter.com/murataksoy

 
Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar