Murat AKSOY

Ortadoğu bataklığı ve laiklik
4.02.2015
1573

 Önceki gün Bodrum sahiline vuran o güzel çocuğu kim/ler öldürdü?

 Kim/ler o güzel çocuğun ve onun gibi binlercesinin katili?

 Bu savaşların da, ölen çocukların da katili, dini hem iktidarlarının hem de siyasal meşruiyetlerinin aracı haline getirenlerdir.

 DİNİN SİYASALLAŞMASININ SONU

 Eğer bugün İslam Dünyası'nın büyük bir kısmı, sahip olduğu doğal kaynaklara rağmen gelişmemişse, özgür değilse, demokrasi yoksa bunun tek nedeni o ülkelerde iktidarların dini, siyasal meşruiyet aracı olarak kullanmalarındandır.

 Türkiye son yıllara rağmen bu açıdan şanslı idi. Diyanet İşleri Başkanlığı (DİB) gibi laik bir ülkede olmaması gereken kurumun varlığına rağmen şanslı idi.

 Ne yazık ki laiklik ilkesi, devletin kuruluşundan itibaren yanlış yorumlandı. Laikliği, laikçilik olarak yorumlayan anlayış bu açıdan ülkeye kötülük etti.

 Laikliği, sadece 'din devlet işlerinin birbirinden ayrılması' olarak görülüp, 'devletin var olan toplumsal inançlara eşit mesafede durması yani hakem olması'nın ihlal edilmesi bazı toplumsal kesimlerin mağdur edilmesine yol açtı.

 LAİKLİĞE YER YOK

 Ancak son yıllarda Erdoğan ve AKP, her alanda olduğu gibi bu alaturka laikliği ihlal etme konusunda da büyük mesafe aldı.

 Özellikle DİB’na bu ihlalde özel bir misyon biçildi. DİB'in işlevi, Osmanlı'dan Cumhuriyet'e devam eden ideolojik sürekliliğin araçlarından biri olarak 'Şeyhülislamlık'la aynıdır. DİB ve başkanı Mehmet Görmez, Erdoğan ve AKP için bir tür fetva makamı olarak işlev görmektedir.

 Bugün DİB, Erdoğan'ın Türkiye tasavvurunda siyasi, ideolojik bir taşıyıcı ve  aygıt işlevi görmektedir.

 Bunu genel bütçe içinde aldığı payın büyüklüğünden personel sayısına, TV kanalından kitap yayınlamaya kadar her alanda görmek mümkün.

 ORTADOĞULU TÜRKİYE

 Bugün Ortadoğu'da yaşananlara baktığımızda laikliğin Türkiye için ne kadar önemli olduğunu görmekteyiz.

 Oysa Erdoğan tam tersine Arap Uyanışı'ndan sonra dini ve İslami kimliği, Ortadoğu'da liderlik için kullanmaya başladı. Bu Türkiye'de dinin siyasal meşruiyet aracı haline gelmesinin önününün iyice açılmasına yol açmıştır.

 Bu açıdan Türkiye, Batılı değil Ortadoğulu olmaya başlamıştır. Bu sadece siyasal tercihler ile değil aynı zamanda dinin kamusal alandaki görünürlüğü ve işlevinin artması ile de olmaktadır.

Bodrum'da sahile güzel çocuklar vuruyorsa bunun bir sorumlusu da dini siyasete alet eden iktidardır.

 Dinin bir inanç olmaktan çıkarılıp siyasi iktidar aracına dönüştürülmesinin, sadece ülkeye değil bizatihi o dine inananlara da zarar verdiğini de unutmamak gerekiyor.

 Türkiye'nin Ortadoğu bataklığından çıkmasının bir yolu da dinin siyasete alet edilmesinin önüne geçilmesindedir. Bunu en çok yapması gerekenler ise bizatihi dindarlardır.

 

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yorumlar (3)
  • romantiste

    romantiste

    18.01.2013 21:49

    AYça abla , yoksa bende mi deliriyorum senin gibi . YOK CANIM , BEN zaten senden 20 yıl önce delirdimde , kimse söylemedi. sen benden daha şanşlısın . EN azından bu havalarda romatizmal ağrıların yok benim gibi .

  • Ad Soyad Giriniz...

    Ad Soyad Giriniz...

    8.01.2013 15:49

    Ne delir nede delirt. Düşünceler paralel olmadan paralel nasıl yaşarız? Dünya, Evren dönüyor, düşünceler dönmese hep aynı yerde kalırız. Yenileşemeyiz. Küçük Prens çok satirique olmuş .

  • Taşlama

    Taşlama

    10.01.2013 20:34

    Vay benim küçük prensim ,ne kadar büyükmüşsün ki o küçüçük dünyanın üzerinde uzaydan seni apaçık görebiliyoruz.Yediğin tokatlardan kalan darbe izlerini electro mikroskoplar tam tespit edemedi .zira küçük ve büyük arasındaki boyutların zıtlıklar teşkil ediyor. En iyisi sen içtiğin kahveyi biraz daha çeşnilendir de tam haşlama olsun.

Yazarlar