Murat AKSOY
Eski Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ'un hakim karşısına çıkması ardından da tutuklanması Türkiye'nin demokratikleşmesi açısından dönüm noktalarından birisi.
Başbuğ'un tutuklanması birçok gazete tarafından "Türkiye'de bir ilk", "Ve tutuklandı" manşet ve sürmanşetleri ile verildi. Oysa bu tutuklama hukuk devletinde olması gereken ama son yıllara kadar "olmadığı" için "ilk" olarak okunuyor.
Sadece Başbuğ'un yargılanması değil, darbe girişimlerinin yargılama konusu olması dahil geçmişte olmayan şey son yıllarda oluyor. 23 yıl önce Maraş'ta yaşananları ancak geçen haftalarda bütün açıklığı ile tartışmaya başladık. Uludere'de olanlardan dolayı hükümeti ve TSK'yı eleştirmeye devam ediyoruz. 12 Eylül darbecileri için 32 yıl sonra iddianame hazırlandı.
Yaşanan bütün bu gelişmeler Türkiye'nin demokratikleşmesinin doğal bir sonucu. Demokratikleşme, kaçınılmaz olarak daha fazla hesap sorulmasına, daha çok talep edilmesine, kısaca özgürlük çıtasının yükselmesine yol açıyor. Elbette demokratikleşme AK Parti için de özgürlüklerin sınırlarının yükselmesi anlamını taşıyor. AK Parti'nin bu çıtanın altında kalması kendisi için tehlike çanlarının da çalması demek.
AK Parti'ye ve hükümete yönelik son zamanlarda giderek artan eleştirilerin temelinde de yükselen bu çıta var.
AK Parti'ye yönelik eleştirilerin temelinde; Türkiye'nin askeri vesayetten sivil vesayete geçtiği, statükoyu sahiplendiği var. Uzun tutukluluk süreleri, KCK operasyonları gibi pek çok sorun da örnek olarak gösteriliyor.
AK PARTİ NEDEN ELEŞTİRİLİYOR?
Karşımızda birbirine neredeyse 180 derece zıt iki tablo var.
Peki bu nasıl olabiliyor? Birbirine bu kadar zıt iki düşünce, iki Türkiye okuması aynı anda nasıl olabiliyor?
Bir ülke, aynı anda hem demokratikleşip hem de otoriterleşebilir mi?
Teorik olarak bu mümkün değil.
Türkiye makro düzeyde büyük bir değişim yaşıyor ve demokratikleşiyor. AK Parti'ye yönelen eleştiriler ise mikro düzeyde. Ancak bu sorunların da önemli olduğunu da kabul etmek ve çözüm üretmek gereklidir.
Fakat bizim cevabını aramamız gereken asıl soru, AK Parti'ye yönelen eleştirilerin arkasında yatan neden/ler ne/ler/dir?
AK Parti'ye yapılan eleştirileri iki kategoride toplamak mümkün; "ideolojik" ve "siyasi".
Bu ikisinin zaman zaman birleşiği durumlar olsa da esas ayrım bu.
İdeolojik eleştiriler daha çok sosyalist, komünist soldan gelmekte ve özünde Ergenekon, Balyoz, Kafes, KCK, "tutuklu gazeteciler" bulunmaktadır. Uzun tutukluluk süreleri, gazetecilerin tutuklu yargılanamayacağı ayrıca pek çok liberal, demokrat köşe yazarı tarafından da dile getirilmektedir.
Siyasi eleştirilerin temelinde ise siyaseten yenemeyecekleri AK Parti'yi zora düşürecek her tartışmanın siyasi malzeme yapılması yatıyor. Tutuklu gazetecileri, Ergenekon, Bolyoz gibi davalarını CHP; KCK tutuklularını BDP; Kürt sorununun çözümü için başlatılan demokratik açılımı da MHP AK Parti'ye karşı siyaseten kullanmaktadır. Bu partilerin hiç biri AK Parti'ye karşı siyasi bir mücadeleye girişmeden "karşıtlık" üzerinden pozisyon üretiyorlar.
Ancak gerek ideolojik gerekse siyasi eleştirilerin ortak noktası; "AK Parti karşıtlığı" ve "ötekileştirme" dir. Bu durumun diğer bir adı da "apolitikleşme"dir.
Siyaseten yaşanan bu apolitikleşmenin en basit sonucu; siyasi alanın daralması ve AK Parti'nin bu alanda yalnız kalmasıdır.
Siyasi alanda AK Parti'nin yalnız kalması, onun siyasi olarak kapladığı alanın büyümesine yol açıyor. Son araştırmalarda AK Parti'nin oyunun yüzde 55'lere çıkmasının temel nedeni budur. Bu siyasi yalnızlık, AK Parti'nin daha çok hata yapmasına yol açabilecek de bir durumdur. Kabul edelim bu bir sorun hem de önemli bir sorun.
Oysa AK Parti'ye hem ideolojik hem de siyasi olarak rakip olmanın, onu eleştirmenin tek alanı "siyaset". O yüzden AK Parti'den ideolojik ve siyasi olarak hazzetmeyenlerin yapmaları gereken tek şey kendilerini hapsettikleri "apolitikleşme"den kurtarmalarıdır.
Çünkü artık şunu görmeleri gerekiyor; AK Parti'yi siyaset dışı yollardan devirme dönemi bitti.
Şimdi siyaset zamanı. Muhalefet için de, AK Parti için de.
Yazarlar
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları


















































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
8.02.2019
23.11.2018
20.11.2018
16.11.2018
13.11.2018
10.11.2018
6.01.2018
3.01.2018
30.10.2018
26.10.2018