Murat Sevinç
Açık Radyo’nun kurucularından Cem Madra’nın anısına…
Hukukçu Öykü Didem Aydın, Biz, Halk: ‘Egemenliğin Sahibi’ (Yetkin,2011) başlıklı özgün çalışmasında (kuruculuk tartışmasıyla ilgilenen herkesin okumasını dilerim), insan hakları alanıyla ilgili insanlar hakkında şöyle der:
“… bu tür temel haklardan bir kısmını ileri sürenlerin genellikle siyasal çoğunluklara hayli antipatik gelen insanlar olması bir tesadüf değildir. Örneğin iltica hakkını düşünelim. Sıradan Batı Avrupalı çoğunluklar için bu tür bir haktan yararlanmak isteyenler, ‘nereden çıktıkları belirsiz marjinaller’dir. İsviçre’de camilerinde minare olmasını isteyenler, sıradan İsviçreli için, ‘ülkesinde ne aradıklarını anlamadığı kökten İslamcı’ kimselerdir. Veyahut adil yargılanma ilkesini: Ciddi bir suç işlediği şüphesiyle yargılanan bir kimsenin, ‘hele hele terörist eylemcilikten yargılanan bir kimsenin, adil yargılanmasını, terörizmle mücadeleyi zayıflatmaz mı?’! Örnekler çoğaltılabilir.”
Çok doğru, örnekler çoğaltılabilir ve çok doğru, temel haklar ve özgürlükler rejimini savunan insanlar ne iktidarlar ne de toplum çoğunluğunca fazlaca sevilir. Bunun derecesi ülkeden ülkeye değişir, ‘medeniyet dairesinde’ nerede olduğunuz, ne kadar yol alabildiğiniz, içinde yaşadığınız hâkim kültür, inanç, yaygın değerler, eğitim tornasının niteliği, tümü belirleyici etmenler. Bir İskandinav demokrasisinde insan hakları savunucusu olmakla, temel hakları İran’da savunmak arasındaki farkı tahayyül etmek zor olmasa gerek.
Gel gör ki, İskandinav toprağında da bu işi antipatik bulan var, ırkçı var, şiddet yanlısı var. On küsur yıl önce Norveç yurttaşı bir faşist, internetten edindiği malzeme ve silahlarla dünyanın en medenî toprağında önce başbakanlık önünde patlattığı bombayla, ardından sosyal demokrat partinin gençlik kampını basıp çocukları hedef alarak onlarca insanı öldürdü. Muhtemelen bu eylemini takdir eden başka Nazi sempatizanları da olmuştur ülkesinde. Ya da ABD’de polisin göz göre göre, dizini boğazına bastırıp nefes almasını önleyerek öldürdüğü siyah yurttaşı düşünelim. Ya da Guantanamo, az buz rezalet mi? Her Batı demokrasisinden benzer örnekler bulup çıkarmak mümkün.
Mesele, ülkelerin yönetim, siyasetçi ve ortalama yurttaşının bu ırkçı, ayrıştırıcı ve aşağılayıcı eylemlere verdiği tepki. Örneğin ırkçı başkan Trump ve hayranları cinayeti işleyen polisin aldığı cezaya üzülmüş, hatta içerlemiştir muhtemelen. Buna mukabil ABD’deki aklı başında kamuoyu, siyahların direnci ve insan hakları savunucuları galip geldi. Fransa’da cihatçılar bir eğlence kulübünde onlarca insanı katlettikten sonra Fransa’yı yönetenler, ülkelerindeki azınlıkları korumaya yönelik açıklama yaptılar, çoğu zaman olduğu gibi. Diğer yandan aynı ülkede, iktidar olduğunda kamusal alanda türbanı yasaklayacağını vadeden kadın siyasetçi, seçimde ikinci oldu, oy oranını artırdı.
Aydınlanma ve insan hakları kavramlarının toprağı olan Batı, Ukrayna’dan sığınanlara kapılarını açarken Güney’den gelenlerin ölümünü seyrediyor, hatta neden oluyor. Bunların hiçbiri beklenmedik, sürpriz gelişmeler değil kuşkusuz; diyeceğim, bu işler hiçbir yerde kolay olmadığı gibi, demokrasi mücadelesi tamamlanmış da değil. Durumu ve mücadelede gelinen yeri anlayabilmenin tek yolu da, hiç kuşkusuz, demokrasinin bir sınıfın, burjuvazinin icadı olduğu gerçeğini, dolayısıyla her ne yaşıyorsak o burjuvazi ve iktisadi tercihin/yapının seyriyle doğrudan ilgili olduğunu unutmamak. Doğru, her yerde otoriter liderler ve otoriter eğilimler popülerleşti, peki neden, neden tarihin o döneminde değil de bu dönemin de yaşanıyor bu eğilim, liderlerin ve halkların gece üzeri açık mı kaldı, yedikleri bir şey mi dokundu, gerekçesiz sonuç olur mu!
Evet, ülkeler kendi meşrebince yaşıyor her sorunu, Türkiye gibi.
Türkiye eğitim tornası, yurttaşına, yaşadığı toprağın yeryüzünün en özel ülkesi ve kendisinin de en özel, eşsiz-benzersiz insanı olduğunu belletmek konusunda mahir. Batı karşısında hissedilen hayli karmaşık ve gereksiz kompleks ile aynı ölçüde gereksiz bir büyüklük duygusu iç içe. Bu yüzden, her yerde var olan ırkçılık burada görülmüyor, her devlet-toplum tarihinde çokça nahoş iş yapmışken bizde olmuyor, olamıyor bir türlü. Eğer ‘o şeyin’ gerçekleştiği çok açıksa, inkârı da o ölçüde sert ve gürültücü oluyor. Oysa sorunlularınızı inkâr ya da yanlış teşhis ederseniz, çözüm bulamazsınız ve şu satırı yazmak için vasat bir akıl ile cümle kurabilmek yeterli.
Türkiye’de de her yerde olduğu gibi ırkçılık ve ırkçılar var tabii. Bu bir sorun. Türkiye’de ırkçılığın ne olduğu pek anlaşılamadığı için, çoğu insan ırkçı ithamına öfkelenir, dolayısıyla bilinçsizce yapılan ırkçılığın, ırkçılığı meslek haline getirmişlerin tutumundan daha büyük bir dert olduğu kanısındayım. Üçüncüsü, Türkiye’de eğer bir sorun reddedilen ya da bilinçsizce yapılan ırkçılıksa, diğer sorun, ırkçı yaftasının çok kolay yapıştırılabilmesi. Faşist sıfatını dağıtmaktaki bonkörlük gibi.
Daha önce de yazmışımdır muhtemelen, siyaset bilimi okuyan öğrencilerin bir kısmı, üniversitenin ilk zamanlarında neredeyse her çatık kaşlıyı faşist sözcüğüyle tanımlama eğilimindedir ve ne yazık ki bu kötü huyu ömür boyu sürdüren az değil. Irkçı düşüncenin çevresinde dolaşan, kenarına kadar gelen ve tehlike içeren her düşünce açıklaması, ilk adımda ırkçılık terimiyle tanımlandığında, o düşüncenin sahibiyle herhangi bir şey konuşmak, anlatmak, dinlemek mümkün olmuyor, olmaz. Tehlikenin farkında olarak iletişim kurmaya ve içtenlikle anlatmaya çalışmak, herhalde daha sağlıklı bir yol kabul edilmeli.
Dil, bunun için önemli ve insanî bir dil, bu yüzden hayati.
O dili bulmak herkesin üzerine düşen bir görev. Yinelemek gerekiyor: Görev. Türkiye gibi, siyasetçilerin ve kamuoyu karşısındaki figürlerin, muhtemelen İsveç ya da Fransa’daki muadillerinden daha ‘yönlendirici’ olabildiği bir ülkede, her siyasetçi sözünü, her yazar sözcüğünü, her televizyoncu cümlelerini, her sosyal medya şöhreti ‘layk sevdasını’ özenle tartmak, niyetinin varacağı yeri kırk kez hesap etmek zorunda.
Türkiye’de irtifa kaybı yalnızca siyasette yaşanmadı; entelektüel düşmanlığını azdıran boş laf sevgisi, milliyetçiliğin farklı tonlarını benimseyen bir kesim gazeteci/yazarın ölçü tanımazlığı ve niteliksizliği, yeni iletişim yollarının-sosyal medyanın büyüsüne kapılan çok takipçili hesapların akıl sır ermez paylaşımları… Bunlara bir de ‘gerçek-ötesi’ adı verilen yeni moda palavracılık ve tahrikçiliğe yönelik iltifatı eklediğinizde, hedef gösterici propagandanın muhtemel sonuçlarının ürkütücü olabileceğini tahmin etmek güç değil.
Başa döneyim…
Toplumsal desteği ve toplum nezdinde itibarı zaten pek yüksek olmayan temel hak ve özgürlükler savunusu, işlerin kötüye gittiği, toplumların sıkışmışlık hissi yaşadığı zamanlarda daha da zor. Muhtemelen çok yerde, kesinlikle Türkiye’de, adı sanı bilenen ve merkez medya ve mecralarda boy gösteren yazar çizer ve akademisyenlerin, doğaldır ki ortalama kültürel/siyasal değerleri benimsemiş yurttaş kesimlerine hoş görünme isteği, söz konusu zorluğu daha da perçinliyor. Memleketin en çok okunan köşe yazarlarına, en popüler akademisyenlerine vb. bakarsanız, sıradan yurttaşı ve onun hâkim değerler bütününü huzursuz edecek hemen hiçbir konuya değinmediklerini, bunu hasbelkader yaptıklarında ise en milliyetçi/hamasi tonda yazıp konuştuklarını fark edersiniz.
İnsan hakları/temel hak ve özgürlükler rejiminin, yalnızca konunun uzmanlarına, araştırmacılara, aktivistlere bırakılmayıp daha yaygın halde ve toplumun her kesimiyle bağ kurulabilecek şekilde savunulması bu gerekçelerle çok önemli ve bizimki gibi ülkelerde başta siyasetçiler olmak üzere az ya da çok kamusal iş gören insanlara, yinelemekte yarar var, çok iş düşüyor.
Güncel sorun/tartışma nedir? İktidar siyasetinin sonucunda karman çorman hale gelen, göç ve kontrolsüz sınır geçişleri.
Aklı başında herkes, Türkiye sınırlarının ve ülkenin halini görüyor. Aklı başında herkes, bu durumun, sayısı dahi tespit edilemeyen bunca insanın ülkeye girişinin ve hızlı/plansız demografik değişimin bir ülke için ‘sorun’ olduğunun farkında. Aklı başında herkes, sorunun kaynağını doğru tespit ediyor ve asıl eleştirilmesi gerekenleri eleştiriyor. Aklı başında hiç kimse, hele ki kontrolsüz göç konusunda endişe duyan yurttaşa faşist, ırkçı gibi sıfatları uygun görmüyor. Aklı başında herkes, göç hikâyesindeki en masum kesimin göç edenler olduğunun farkında. Aklı başında herkes, göçenler içinde istismar edilenlerin, organ mafyası eline düşenlerin olduğunu biliyor. Aklı başında herkes, Türkiye sermayedarının göçenleri sömürmekten, ucuz işgücünden son derece memnun olduğunu görüyor. Aklı başında herkes, göç ve sığınmacılık, ayrıca geri gönderme konularının, zevzekliği yapılandan daha karmaşık prosedür gerektirdiği öğrendi.
Ve aklı başında herkes, bu ülkede aklı başında olmayanların varlığından da haberdar.
Aklı başında herkes, o aklı başında olmayanların niyetini, ne yapmaya çalıştığını, bir anda beliren ve aslî siyaseti göçmen karşıtlığından ibaret kravatlı sevimsiz heriflerin çapını, yol açabileceklerinin vahametini, sosyal medyadaki ‘garip’ hesapların hummalı faaliyetini vs. takip ediyor.
Buna mukabil, bilmek ve görmek yetmiyor, öylesine yetmiyor ki, tarihte pek çok rezalet göz göre göre gerçekleşti.
Türkiye’de (ve kısmen de olsa Batı’da) tanık olduğumuz trajedi, sığınmacıların siyasetin ana konusu haline getirilmesi, ne yazık ki önümüzdeki seçim için en verimli malzeme olarak görülmesi. Demek ki siyasetçilerin kullanacağı dil, vaat ettikleri çözümlerin inandırıcılığı yanında insanî de olması gereği, artık her şeyden daha hayati. Ayrıca bıkmadan hatırlatmak gerekiyor, ırkçılığı körüklemek bir suç.
Bir sorunu hangi yöntem ve dille çözdüğümüz, bizim kim olduğumuzla ilgilidir. Böyle karmaşık ve can yakıcı düğümleri, endişesini dile getireni getirdiğine pişman etmeden, ancak ırkçıların varlık ve potansiyelini de hesaba katarak çözmenin yolu, yolları olmalı. Her açıdan perişan durumda, bunalmış, çatacak yer arayan, canından bezmiş milyonlarca yurttaşın türlü endişelerini kaşıyan kılıksızların tahrik çabasını etkisiz hale getirmek, bunun için uygun/insancıl bir dilde ısrar, hak savunusuna yönelik küçümseyici tutumdan çekinmemek, ırkçı sıfatını lâyıkıyla taşıyan fırsatçı zibidilerin itham ve hedef göstermelerine boyun eğmemek, şart.
Yazı önerisi: Avukat Fikret İlkiz’in ‘Gezi davası’ yorumunu okumak isterseniz -ki isteyin lütfen-, ders verici nefis yazısını buraya bırakıyorum. “Sarsılmışların Dayanışması Gezi için savunma yerine.”
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİNSANLIĞIN ÖLÜMÜ 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrtadoğu’nun ‘Yeni Dönemi’ 9.12.2021 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENİsrail’in sonu gelmez işgalciliği 15.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
-
Osman CAN24 Nisan 1915: Kardeşimin Cenazesini Kaldıramadım Hala! 29.04.2021 Tüm Yazıları
-
Verda ÖZERBırak artık eski normali 28.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYAN24 Nisan’ı anmak 24.04.2021 Tüm Yazıları
-
Kurtuluş TAYİZPandemide Erdoğan'ı devirme planı çöktü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali Saydam23 Nisan ‘Çocuklara Hürmet’ Günü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Vedat BilginSistem değişti de ne oldu! 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali TarakçıZEVZEK'in asıl amacı Montrö değilmiş! 17.04.2021 Tüm Yazıları
-
Burak Bilgehan ÖzpekVesayet Nedir, Nasıl Kurulur, Niçin Çöker? 16.04.2021 Tüm Yazıları
-
Firuz TÜRKERDARBE GİRİŞİMİNE HAZIR OLMAK 4.04.2021 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
1.06.2025
18.05.2025
10.05.2025
1.05.2025
22.04.2025
24.03.2025
20.03.2025
18.02.2025
13.02.2025
10.02.2025