Murat Sevinç
Haberleri okuyorum…
Doğu illerinden birinde, bir belediye başkanı yanında uzun namlulu silahlar taşıyan adamlarıyla yolda yürüyor, bir yerlerde bir çatışma da olmuş sanırım, tehditler vs. Pek ilgimi çekmedi, devam ettim.
Bir son dakika haberi, filanca sayılı KHK’nin falanca ek maddesi gereğince çıkarılan, OHAL’i gönüllerince sündürme yasasının bilmem kaçıncı maddesine dayanarak, düzenlemenin geçerlilik süresi dolmadan hemen önce, binlerce kişi daha kamu görevinden ihraç edilmiş. Aileleri ve çevreleriyle birlikte on binlerce yurttaş. Allahtan pek gürültü çıkmadı, haber olmadı, ben de okuyup geçtim zaten.
İşte aynı konuda bir haber daha, İstanbul Belediyesi de imzacı KHK’lileri işten atmış, iktidar kanadından gelecek eleştirilerden korktukları için belli ki, imzacı ve KHK’lileri istihdam etmeye cesaret edemediler. Daha doğrusu önce işe aldılar, ardından “Aaa yasa varmış meğer, hay Allah, kimse de söylemedi,” diyerek işten çıkardılar. CHP’deki KHK’li vekil ve yöneticiler konuya ilişkin bir açıklama yapmadı. Haklılar, onları ilgilendirmiyor ki. Ait ve lâyık olduğumuz uygarlık dairesinde, bir KHK’linin işsiz bırakılmasından daha doğal ne olabilir. Yadırganacak bir şey yok.
Bir görüntü, pazarda çalışan biri, iktidara desteğini anlatırken, çalma çırpma konularını hiç ciddiye almadığını anlatıyor hararetle, ne var yani ben de şu kadar satış yapıp daha azını gösteriyorum, diyor ve vergi kaçırdığını açıklıkla söylediği için dürüst biri olduğunu düşünüyor. Olabilir, şaşırtıcı değil. Bu ruh halinin yalnızca bir partinin seçmenine has olduğunu düşünen var mı? Böyle işleri çok daha profesyonelce ve büyük meblağlarla yapanlara iş insanı vs. denmiyor mu ülkede? Üstelik o pazarcı bir ‘endişeli muhafazakâr’, daha fazla endişelendirmeye gerek yok.
Bir başka videoda, çocuklu bir erkek, bir aracın sürücüsüne yavaş kullanması gerektiğini söylemiş sanırım, sürücü elinde silahla baba ve çocuğu kovalamış, yanında birileri de varmış, öldürmekle tehdit etmişler. Sonuçta haber işte, münferit, bir sürücünün kendisine yavaş kullanması gerektiğini hatırlatan çocuklu birine silah doğrultmasını, tehdit etmesini, üstelik o kişinin epey kabarık sabıkalı oluşunu vs. garipsemedim, sinirliydi muhtemelen; Suriyeli olup olmadığına baktım, değilmiş, rahatladım.
Diğer bir sitede, devlet ve çevresinde yuvalanan birilerinin giriştiği iddia edilen karanlık işlerden, suikastlardan söz ediliyordu. Hatta önemli bir sermayedar ailenin çok tanınmış bir ferdi de vardı adı geçenler arasında. Olağan, günlük haberler gibi göründü bunlar da, her yerde olur böyle şeyler.
Çoğu mecrada, siyasetçilerin sosyal medyada birbirlerine yönelik ifadeleri yer almış. Nevzuhur ve uzun ömürlü olmayacağını tahmin ettiğim (dilediğim) bir partinin genel başkanı ile bir bakan arasında ve bakan ile bazı yandaş gazeteciler arasındaki sataşmaları, ithamları okudum. Siyasetçilerin tercih ettiği dilin maçoluğu ve bazen maçizmi dahi gölgede bırakacak üsluplarını olağan karşıladım, en medeni ülkelerde de siyasetçiler birbirlerine alçak, onursuz, sahtekâr, yaratık vb. der, bu nedenle ilgimi çekmedi.
Başka bir videoda, gençten bir hoca vaaz veriyor. Kadınların ‘etlerinin görünmesinden’ rahatsız olmuş vs. Devlet memuru. Sıradan bir haber gibi okudum ve ‘Takva’ adlı güzel filmi hatırladım.
Bir de yazı ilişti gözüme. Ümit Kıvanç, uzun süredir tutuklu sevgili Bircan Yorulmaz’a açık mektup yazmış Duvar’da. Bircan, cezaevinde arkadaşının annesine ve ablasına sarılmaya kalkışınca, hemen disiplin soruşturması açılmış. Kıvanç’ın satıları: “…sen açık görüşte neden tutup Pervin Oduncu’nun annesine ve ablalarına sarılıyorsun? Sanırım öncesinde de selam verip tokalaşmışsın birileriyle. Hakkında disiplin soruşturması açılmış. Açarlar tabiî. Ne demek ya başkasının annesine, ablasına sarılmak? Bizim değerlerimiz bunu kaldırmaz. Ya tam o esnada vatan bölünse, bişey olsa? Ya öbür tarafta kalsanız öyle sarılmış sarılmış? Sanırım orada tutuklu Dilek Yağlı da benzer suç işlemiş; Ayla Akat’ın ziyaretçisine selam vermiş. Bu yüzden bir ay ‘ortak etkinliklerden men’ edilmiş.” Olabilir, sonuçta hukuk diye, mevzuat diye, disiplin diye bir şeyler var.
Çayımı alıp bu kez yazı için bilgisayarın karşına oturdum, herhangi bir gün…
Nasyonal Sosyalistler’i, İtalyan faşistlerini, Franco devrini, Japon deneyimini, Latin Amerika’nın Kuzey destekli diktatörlüklerini vs. anlatan kitaplara ilişkin ne yazdıysam bugüne dek, hemen her zaman aynı cümleleri kurdum, kendimi defalarca tekrar ettim. Bunun bir nedeni sıkıcılığım olabilir, ancak daha temeldeki gerekçe, türlü faşizmlerin kitleleri büyüleme ve dönüştürme becerisi karşısında duyduğum ve hiç azalmayan hayret duygusu. Birilerinin faşist oluşundan çok, milyonlarca orta halli insanın onların aklına uyması, peşinden gitmesi ve bir zaman sonra en akıl dışı propagandayı dahi yadırgamaz hale gelişi, çarpıcı olan.
Öncesinde de bir yerlerde birileri kitlesel biçimde öldürülüyor, katliamlar yapılıyor, insanlar eziliyordu; faşizm ise 20. yüzyıl mahsulü ve demokrasinin mucidi burjuvazinin, sıkıştığı yıllarda icat ettiği, dönemin koşullarının ürünü bir siyasal rejim. Dolayısıyla her baskı ve şiddet rejimini faşizm olarak adlandırmak mümkün değil, ceberut rejimlerde benzer yöntemler gözlemlenebilir olsa da. Burjuvazinin belli koşullarda başvurduğu bir yol, yordam. Faşizmler arasındaki farklar, ülkelerin kendi tarihleriyle, toplumsal dokularıyla, siyasal kültürleriyle, hâkim inanç ve alışkanlıklarla ilgili büyük ölçüde. Birbirine çok benzer gelişmelerin, her ülkede, ortak nitelikler tespit edilebilse de farklı sonuçlara yol açmasının nedeni bu.
Önemli olan bu faşizm deneyimlerinin benzer yanlarını görüp gerekçelerini kavramak ve faşizmin, ırkçılığın her şekline, her dile geliş biçimine karşı alarmda kalarak, rejimlerin eninde sonunda elverişli bir topluma ve hâkim dile/söyleme gereksinim duyduğunu hatırdan çıkarmamak. Ayrıca bir rejim faşist olmasa da, orada faşizan ve ırkçı eğilimler yaygın/makbul olabilir ve sistemin faşizm adıyla anılmaması, çoğunlukla toplumsal ilişkilerde gözlemlenebilen söz konusu eğilimlerin daha az tehlikeli ve zehirsiz olduğu anlamına gelmez. Faşizmin- ırkçılığın küçüğü de iri kıyımı da, açıktan yapılanı da satır arasına gizleneni de tehlikeli.
Tarih boyu olağanüstü güzellikler yaratabilmiş insanoğlu, günü geldiğinde en akıl almaz alçaklıkları da yapabildi ve başka pek çok etmenin yanında bunu, kendi dilini/söylemini kurup çok sayıda sıradan insana benimseterek başardı. Bu yüzden ‘artık olmaz ve bizde olmaz’ inancının yanlışlığını bıktırana dek yinelemekte yarar var. Aynı ya da benzer koşulların ortaya çıktığı her yerde olur ve oldu, ırkçıların anteni ya da kuyruğu yoktu, bugün de yok, tahayyülü güç acımasızlığın müsebbipleri sıradan, basit insanlar.
Hal böyleyken, sıklıkla yinelediğim “Biz nasıl insanlarız ve nasıl bir ülkede, toplumda yaşıyoruz?” sorusu, yalnızca bizi değil her ülkenin yurttaşını ilgilendiriyor.
Bu toprakta doğal karşıladığımız, alıştığımız bir olay ya da olgu, bir başka ülkede o kadar da alışıldık değilse, neden? Hangi baskın niteliklerimiz, siyasal sistemi ve kabul ettiğimiz hükümet biçimini etkiliyor? Sorgulamaktan, dürüstçe konuşmaktan kaçtığımız ve çoğu demokratik ülkenin geçmişinden daha kir pas içinde filan da olmayan özgül tarihsel birikimimiz, söz konusu geçmişin ürünü olan yurttaşın tutumu, yönetim sistemini ne ölçüde belirliyor? Alıştıklarımıza, hangi süreçlerin sonunda alıştık? O süreçleri değiştirmeden kendimizi ve siyasal düzeni dönüştürmek mümkün mü?
Bugün yadırgamadığımız, olağan karşıladığımız, yıllar içinde sıradanlaşmış ayrımcı ve ırkçı tutumların, özellikle günlük yaşamımızı pek etkilemiyor ve hatta dikkatimizi çekmiyor hale gelişi, son derece ürkütücü bir durum. Daha doğrusu, dikkat çekse ve belli toplum kesimlerinin tepkisine neden olabilse dahi, ırkçı, hoyrat, maço ve açıkça şiddet içeren ifade ve davranışların, hukukla uzak yakın ilgisi olmayan karar ve uygulamaların bu denli kolay gerçekleşmesi, tehlikeli.
Belli kişi ve grupların, etnik-dini aidiyetlerin, siyasetçilerin, sanatçıların, yazar çizerin vb. bu kadar kaba saba bir dille ve pervasızca hedef alınabilmesi, bir yurttaşın diğerine yöneltmemesi gereken soruların rahatlıkla dile getirilebilmesi, şiddetli lümpenliğin ve her türlü yasa/kural dışılığın böylesine revaçta oluşu, günlük yaşamın olağanı haline geldikçe, genellikle ‘çürüme’ sözcüğüyle isimlendirilen o dönüşüm, iktidar değişikliklerini aşan uzun süreli bir toplumsal açmaza neden olma ihtimali taşıyor. İktidar değişikliği sonrasını da etkileyecek bir çürüme bu. Üstelik dünyanın geri kalanının durumunun da pek parlak olmadığı, farklı terimlerle adlandırılsa da yeni nesil faşizmlerin filizlendiği koşullarda.
Çok uzamasın… irili ufaklı her ırkçı-ayrımcı tutum tehlike içerir, önemsemek, ciddiye almak, umursamak gerek. En anormal, en çılgın, en akıl almaz, en saplantılı ifadelerin birilerinin hoşuna gittiğini, gidebileceğini, birilerinin yoksunluk duygusunu tatmin edebileceğini, birilerinin içindeki öfkeyi yönlendirebileceğini, birilerine aidiyet hissi yaşatabileceğini hesaba katmakta yarar var. Irkçılık geçiştirilecek, görmezden gelinecek, idare edilecek bir bela değil. Uygun toprak, yeteri kadar ışık ve su bulduğunda arsızca serpilme potansiyeline sahip. İnsanın zihnindeki kavramları alt üst eden, o güne dek açık/somut olduğu düşünülen gerçeklerin zıddında ısrarcı, mütemadiyen yalan söyleyen, insanı/halkları sersemleten bir ideolojiden söz ediyoruz. Azı da çoğu da mide bulandırıcı, küstahça ve aptalca.
Bir önceki Sebastian Haffner ile bitmişti, bu yazı da Victor Klemperer’in ‘LTI-Nasyonal Sosyalizmin Dili’ (İletişim, çeviren Tanıl Bora) adlı şaheserindeki bir saptamasıyla sona ersin:
“…Bilimsel, daha doğrusu sözde bilimsel ırk öğretisi, milliyetçi kendini beğenmişliğin hayal ve taleplerini, her türlü istilayı, her türlü tiranlığı, her türlü gaddarlığı ve her türlü kitlesel kırımı temellendirmeyi ve meşrulaştırmayı sağlar.”
Yazı önerileri:
- Ayşe Çavdar’ın Medyascope’taki yazısı.
- Köşe komşum Levent Gültekin’in güzel yazısı.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları



















































































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.12.2025
23.11.2025
21.11.2025
14.11.2025
30.10.2025
26.10.2025
12.10.2025
3.10.2025
14.09.2025
11.09.2025