Murat Sevinç

Parantezler…
14.08.2025
15

İktidar çevresinden kimileri, Cumhuriyet idaresini tarihimizin olağan akışında bir kesinti olarak görme eğiliminde. Bugünün iktidar uygulamalarını ‘100 yıllık’ bir parantezin kapanması gibi değerlendiriyor. İçlerinden bazıları parantezi genişletiyor ve ‘200 yıl’a çıkarıyor. Onların derdi yalnızca Cumhuriyet değil, Cumhuriyet’e giden yolda Osmanlı-Türk modernleşmesine ilişkin her adıma karşı çıkan bir halleri var ve ‘gâvurlaşma’yı II. Mahmut’la başlatıyorlar. Bana ve muhtemelen çoğu insana hayli çocuksu, doğrusu ‘ergence’ gelmekle birlikte böyle bir parantez açma ve kapama merakı olduğu gerçek.

Sayısız gelişme yaşanmış on yılları bir kez eninde sonunda kapanacak bir parantez sözcüğüyle adlandırınca, kendilerine hoş gelen her şey, o parantezin kapanmakta olduğunu gösteren bir zafer oluveriyor.

Bu zihniyettekilere göre artık Kemalist zulüm yılları sona eriyor, halk özüne dönüyor, Batı taklitçiliğinin ürünü her ne varsa yerini tuğralı tespih, yüzük ve panolarla başkaca bir taklit hevesinin ürünü muhafazakâr ‘görünümlü’ yaşam biçimi alıyor, prangalarından kurtulan memleket yeniden bölge hâkimi haline geliyor, ‘öz yurdunda garip öz vatanında parya’ ahali öz benliğini keşfediyor ve cümleten şahlanıyoruz…

Öyle bir şahlanma ki ne sahte diploma ve üniversitede kadro iddiaları, ne torpil ve kayırma, ne üç-beş maaş alınan yönetim kurulu üyelikleri, ne suçsuz yere içeri atılıp eziyet edilen muhaliflerin durumu, ne haraç mezat el değiştiren kamu kaynakları, ne kör parmağım gözüne ihale düzeni, ne hızla tüketilen ve muadili olmayan doğal kaynaklar önemli. Sade yurttaşın hayal edebileceği ya da edemeyeceği her ‘nimet’i kendine hak gören, elde ettiklerini ‘eski zalim rejim’in (her neyse ve kimse) gasp ettiği hakların geri alınması olarak gören, toplumun geri kalanını yok sayan bir zafer ve sarhoşluk hali.

Diğer parantez

Söz konusu palavracılığın yarattığı haklı tepki, bu kez bir başka parantezci yaklaşıma yol açıyor, muhalifin AKP’li yılları paranteze almasına. Muhalifin parantezciliği için AKP’nin çeyrek yüzyıllık iktidarı, Osmanlı-Türk modernleşmesini kesintiye uğratan bir kesit. Kuşkusuz ilki kadar olmasa da bu paranteze alma isteğini de biraz sorunlu buluyorum.

Tarihte parantez var mıdır, emin değilim. Olabilir ya da belki sapma demek gerekir. Ancak ne denilirse denilsin, yaşanan her neyse yaşandığı anda kalmadığına ve geleceğe yön verdiğine kuşku yok.

Parantez, yazı içinde açıklama için kullanılan bir araç. Yazının bir parçası. Gerekmese orada olmazdı.

Hangi tarihsel gelişme için parantez sözcüğü kullanılabilir? Örneğin, İngiltere’de Cromwell devri, tam bir parantez gibi görünür. Hızını alamayan komutan Cromwell cumhuriyet ilan eder ve yazılı anayasası olmayan bir memlekette yazılı anayasa yapar. Fakat sistem-burjuvazi buna tahammül edemez, kısa süre sonra yeniden monarşiye dönülür. Bir daha hiç kimse böyle cüretkâr davranmasın diye Cromwell’i mezarında bile rahat bırakmazlar. Fakat en parantez gibi görünen bu olay İngilizlere ders olur ve sonrasını belirler.

Başka?

1848 parantez mi mesela? 19’uncu yüzyılın sonunda yaşayan bir Avrupalı için Paris Komünü ne anlam ifade ediyordu?

1917’den 1980’lerin sonuna dek devam eden Sovyet deneyimi parantez miydi? Putin herhalde böyle düşünür.

Naziler? Olup biti mi? Hâlâ onlara özenen faşistler her yerde boy göstermiyor mu? Hitler nereden çıktı, o çapsızlıkta bir adam nasıl oldu da o işleri becerdi, nereden beslendi ve bugüne ne bıraktı…

Osmanlı-Türk modernleşmesini, Cumhuriyet’i bir parantez olarak görmek, buna inanmak, hakikaten çocuksu. Fakat bu absürt düşüncenin bilgisizlikle ve hamasetle doğru orantılı bir, hadi yeni Türkiye jargonu kullanalım, ‘piyasası’ ve ‘alıcısı’ olduğu açık.

Peki Osmanlı ne yapacaktı, tren hızla yol alırken ters yöne mi koşacaktı? 19’uncu yüzyıl Osmanlı düşünürlerinin derdi tasası ‘Bu devleti nasıl kurtaracağız?’ değil miydi? Viyana kapısına kadar gitmiş bir devlet yüzünü nereye dönecekti? Cumhuriyet ideolojisinin babası Ziya Gökalp başka bir toprağın mahsulü mü?

Kuşkusuz birkaç satırda geçiştirilebilecek tartışmalar değil bunlar. Mesele, iktidar çevresinin çok sevdiği parantez metaforuna tepki olarak gelişen muhalif parantezciliğin, temel dertlerimize deva olacak bir ‘düşünme yordamı’ sunmadaki işlevselliğini sorgulamak.

AKP bir birikimin sonucu. Doğru, ideolojik barutu tükeneli epey oldu, iktidar macerası da bir gün sona erecek. Buna mukabil, ne bir ‘sonuç’ olduğunu, ne de ülkenin geleceğinde derin izleri görüleceğini göz ardı edebiliriz. AKP’nin çeyrek yüzyıllık iktidarı Cumhuriyet’in tarihine dahil. Kürtlerin macerası ve diğer her şey gibi. Hal böyleyken, o muhayyel parantezler açılmadan öncesine dönmek ne gerekli ne mümkün.

Yazı önerisi: Sevgili Zehra Çelenk’le Diken’de komşu olduk. İlk yazısını buraya bırakıyorum.

Yine Diken’den Mustafa Alp Dağıstanlı’nın yazısı, ‘neoliberal bir kayın ağacı’ üzerine! Hakikaten, böyle bir sistemde yaşıyoruz işte.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar