Mustafa ARMAGAN
Türkiye’yi birkaç gündür sarsan rüşvet ve yolsuzluk operasyonları olanca hızıyla sürerken işin İran’daki karaparayı aklama operasyonuna yönelik bağlantıya dikkat çekiliyor. O denli yoğun bir malumat bombardımanı yaşanıyor ki, bizim gibi haftada bir ve biraz da kıyısından köşesinden gündeme dokunanlar için yazılmadık bir şey kalmadı gibi.
Öyleyse biz de dönüp tarihe bakalım. Ne de olsa bir zamanlar ABD Başkanı Truman’ın dediği gibi “Dünyada yeni olan bir şey varsa o da bilmediğimiz geçmiştir”.
Rüşvet ve yolsuzluk denilince artık klişeleşen tarihteki veya Osmanlı’daki ilk rüşvetten söz etmek yerine bunlara karşı mücadele etmeyi ilke haline getirmiş olan Ebu Zer el-Gıfarî’nin ismini anmamak olmaz.
Yağmacılık ve eşkıyalıkla meşgul Gıfar kabilesinden olmasına rağmen risaletini duyar duymaz Peygamber Efendimiz’i (sas) bulup ilk beş Müslüman’dan biri olma şerefine nail olan Ebu Zer, bundan sonraki ömrünü gazalarda geçirmiş, Medine’deki Ashab-ı Suffe’ye katılmış, daima Efendimiz’in yanında bulunmuş, hatta irtihalinde son kucaklaştıklarından biri olmuştu. Muaviye’nin ordusunda Anadolu ve Kıbrıs’ın fethine elde silah iştirak etmiş, bu arada Suriye’deyken “Muaviye’nin bazı harcamalarını ve Müslümanların ihtiyaç fazlası mallarını Allah yolunda sarf etmeyip biriktirmelerini şiddetle eleştir”mişti. (Diyanet İsl. Ans., X, 267)
İbn Esir’in naklettiğine göre Şam çarşılarında insanlara şöyle seslenirmiş: “Ey zenginler ve ey günahkâr fakirler! O altını ve gümüşü biriktirip de Allah yolunda sarf etmeyenlerin cehennem ateşiyle yanıp kavrulacaklarına dair haberler vardır. Onların yüzleri, önleri ve sırtları bu ateşten demirlerle dağlanacaktır.”
Bir Müslüman’ın ihtiyaçlarından fazlasını dağıtması gerektiğine inanan ve bu inancını hayatının her anına yansıtmış bulunan Ebu Zer’in konuşmaları etkisini göstermiş ve şehrin fakirleri, zenginlerine karşı bir cephe halinde onun etrafında toplanmışlardı.
Muaviye ile arasının açılmasına sebep olan bu çıkışı üzerine halkla konuşması yasaklanmıştı. Zenginlerin şikâyetleri üzerine Hz. Osman onu çağırıp Medine civarındaki Rebeze’ye gitmesini istedi. Vefatına kadar orada kalacaktı.
Ancak Hz. Osman’a isyan edeceklerin liderlik tekliflerini kabul etmeyip Halife’ye bağlı kalmaları gerektiğini söylemiş, fitnenin uzağında durmaya da gayret etmişti. Bir hadiste denildiği gibi “yalnız ölecek”tir ama Şam’da yaptığı o konuşmalar tarihin mermer tenini hâlâ titretmektedir. Öyle ki, Osmanlılar İstanbul’un fethinin ardından Ayvansaray semtinde onun adıyla anılan bir makam-kabir yaptırmışlar, böylece feth-i mübîne Efendimiz’in “Ebu Zer yeryüzünde Meryem oğlu İsa’nın zühdüyle yürür.” hadisinin izdüşümünü katmak istemişlerdi. Bizans’ın entrikalarla kirlenen İstanbul’u Allah’ın ve Resulü’nün sevdiği insanların adlarıyla paklanabilirdi zira.
Üç Ispartalı
İlginçtir, 1975 yılının tam da bu günlerinde bir rüşvet tartışması yaşanmıştır basınımızda. 10 Aralık 1975 ara seçimleri yapılmaktadır ve seçim yasakları başlamıştır. O günkü gazeteler siyasetten bahsedemeyecektir. Uğur Mumcu ne yapar eder, siyasete bir yerinden dokundurmak için tarihin kapısını çalar. Tarih dedimse genellikle yaptığı gibi yakın tarih değil, Osmanlı tarihidir adresi.
Peki o seçim yasaklarının yürürlükte olduğu gün neler yazmıştır dersiniz? Yazısının başlığını söylemek yeterli: “Ispartalı Sadrazamlar”. Tabii o tarihte Başbakan’ın Süleyman Demirel olduğunu ve yine o tarihte Mumcu’nun yazmakta olduğu Cumhuriyet Gazetesi’nin Demirel’in başında bulunduğu Adalet Partisi’ne her fırsatta çakmakta olduğunu bilmek lazım.
Peki neler yazmıştır Mumcu? Tarihte üç tane Isparta doğumlu sadrazam (başbakan) bulmuş ve bunların başlarına geleni anlatmıştır. Yazıdan bazı pasajlar aktaralım:
“Osmanlı tarihinde Ispartalı üç sadrazam vardır. Bunların birincisi Halit Hamit Paşa (…) bazı yolsuzluklar yapıp haksız kazanç sağladığı gerekçesiyle 1785 yılında 49 yaşındayken boynu vurularak öldürülmüştür. İkinci Ispartalı Sadrazam Seyyit Hacı Ali Paşa (…) Allah’tan ve Peygamber’den utanmadan kendisine ve yakınlarına devlet kesesinden kazanç sağladığı için padişahın emriyle boynu vurdurulmuştur. Ispartalı üçüncü Sadrazam (olan) Hüseyin Avni Paşa, iki hemşiresi (kız kardeşi) gibi aynı suçla boynu vurularak öldürülmüştür. Görevini kötüye kullanıp devlet malına göz diktiği için…”
Uğur Mumcu bu müthiş(!) tarih solosundan sonra “Rastlantıya bakın siz: Hepsi Ispartalı, hepsi de yolsuzluk yapmış. Hepsinin de boynu vurulmuş.” diyerek Ispartalı Başbakan Demirel’e memleketinin tarihi üzerinden savaş baltasını fırlatırken bir şekilde seçim yasaklarını da delmeyi başarmıştır.
Tarihi silah olarak kullanmak diye buna denir, değil mi? Ancak silah bu sefer ters tepecek ve karşı taraf, yani aba altından sopa gösterdiği hasmı “yeni Ispartalı Sadrazam” sıkı çıkacak ve Mumcu’ya tam bir tarih dersi verecektir. Süleyman Demirel 12 Ekim günü yine Cumhuriyet gazetesinde çıkan cevabında gayet olgun bir üslupla Mumcu’nun iddialarını teker teker çürütür. Belli ki dersine iyi çalışmıştır. Cevaplarını özet olarak aşağıya alıyorum:
“Makale yalanlar, yanlışlıklar ve hatalarla doludur. Yazıda ‘Halit Hamit Paşa’ diye geçen zat merhum ‘Halil Hamit Paşa’ olması lazım gelir. Yazarın adını dahi doğru bilmediği bu büyük adam, idam edilmiştir ama bunun sebebi yolsuzluk ve haksız kazanç değil, tamamen siyasîdir. I. Abdülhamid’in tahttan indirilip yerine III. Selim’in geçirilmek istenmesidir.”
Uğur Mumcu’ya ilk golü atan Demirel artık tarih bilgisini konuşturmaktadır. İkinci Ispartalı olarak suçlanan (Mumcu’nun Seyyit Hacı Ali dediği) ünlü Sadrazam Ali Paşa ise Mustafa Reşit Paşa’nın maiyetinde yetişmiş, eceliyle ölmüş, rüşvet ve irtikapla hiçbir ilgisi olmamıştır.
Üçüncü Ispartalı sadrazam olarak zikredilen Hüseyin Avni Paşa da idam edilmemiş, Abdülaziz’in haremindeki Neşerek Kadınefendi’nin kardeşi Çerkez Hasan tarafından yapılan Mithat Paşa Konağı baskınında başkalarıyla birlikte bir suikaste kurban gitmiştir.
Böylece Uğur Mumcu’nun iddialarını çürüten Süleyman Demirel memleketini temize çıkarmanın verdiği rahatlamayla şunu eklemektedir: “Büyük milletimizin tarihini savunmak benim görevimdir.”
Nitekim İsmail Hakkı Uzunçarşılı’nın “Osmanlı Tarihi” (6. Cilt, 435) okunduğu zaman Halil Hamid Paşa’nın genç ve faal şehzade Selim’i hükümdar yapmak için gizlice faaliyete başladığı fakat Kaptan Paşa’nın ihbarı üzerine darbe teşebbüsünün ortaya çıktığı ve bu yüzden öldürüldüğü görülecektir.
Tam da Demirel ailesinin yolsuzluk haberlerinin gökkubbeyi çınlattığı günlerde yazılan bu ilginç köşe yazısı tarihin nasıl eğilip bükülebildiğini gösterdiği kadar nasıl silah olarak kullanılabileceğini de göstermektedir.
Daha Osmanlı’da ilk rüşvet hadisesi denilen Şemsi Paşa olayından Cumhuriyet’in ilk Yüce Divanlık yolsuzluk skandalı olan Havuz-Yavuz Davası’na girecektim ama bunları önümüzdeki haftaya bırakalım. Ne de olsa yolumuz uzun…
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURRojbaş İmamoğlu, geçmiş olsun Evre ve yeni YAE’cilere dostane uyarılar… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur Akgün8 Ağustos mutabakatı… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKomisyon'un çimentosu Bahçeli 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Azerbaycan Turan yolu’ 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktanİktidar, Bahçeli’nin hukuk uyarılarını dikkate almalı 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciDemokrasi işgal edilirse… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm süreci komisyonuna dair 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUŞakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasBakü ve Erivan başardı, Türkiye kazandı 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞŞimşek, ÖTV, cari açık ve gümrük birliği 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazBöyle mahkemenin hükmüne adalet denir mi? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTürkiye terörsüz olacak, bölünmeyecek.. Amenna.. Ya Suriye’den gelecek tehdit? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
16.04.2017
9.02.2017
26.03.2017
19.03.2017
12.03.2017
26.02.2017
5.02.2017
29.01.2017
22.01.2017
15.01.2017