Nükleer silaha sahip olmadığı aşikar olan, bu konuda İsrail’in palavracı başbakanının sözünden başka delil bulunmayan bir ülkenin nükleer tesisleri vuruldu. ABD, İsrail’in hatırını kıramadı ve İran’a bomba yağdırdı. Ne kimseyi dinledi, ne de Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu’nun raporlarını umursadı.

Hoş geldin gücü gücü yetenlerin dünyası…

Hoş geldin kuralsız küresel sistem…

Gelmez olaydın.

Birbirinden kötü kalpli iki lider ve birbirinden sorumsuz iki devlet, insanlığın yarım yamalak da olsa kalan bütün değerlerini bombalıyor. Hukukun, düzenin ve egemenlik hakkının yerini ölüm, kan ve yıkım alıyor.

İsrail, kendi sınır tanımaz saldırganlığıyla yarattığı güvenlik problemini her defasında daha büyük saldırganlıkla büyütüyor. Yıllardır her fırsatta bu hedef için şiddet ürettiler. Netanyahu şimdi, ABD Başkanı Trump gibi despot, otokrat bir megalomanı da kafaya alınca bugünkü tablo ortaya çıktı. Tek başına kalsa 7 Ekim’e bile cevap veremeyecek bir ülke, yanına aldığı ABD ile birlikte İslam coğrafyasında canının istediği yeri kasıp kavuruyor. On binlerce insanı öldürüyor, şehirleri yıkıyor, tesisleri yerle bir ediyor. Benzeri ancak eski çağlarda görülecek bir barbarlık, dünyanın gözü önünde durmak bilmeden ilerliyor.

Barbarlık çünkü diplomasi, akıl, mantık ve insanlık değerleri işe yaramıyor.

İkinci Dünya Savaşı sonrası kurulan ve zaten aksayan, epeyidir adaletsizlik üreten küresel sistem şimdi Netenyahu-Trump ikilisinin elinde tarihe gömülüyor. O kadar ki sistemin büyük-küçük bütün ortakları Rusya, İngiltere, Çin, Fransa -hatta Almanya- ve Avrupa’nın çoğunluğu başını çevirmiş ıslık çalıyor. Hegemonlar çağına karşı bu çaresizlik, çöküşün resmidir.

İki ahbap çavuş ülkeleri yıkacak, hesapta rejimleri değiştirecek... Sonra? Sonra baktılar olmayacak yeniden saldıracaklar. Olmadı bir daha. Eğer şimdi durdurulamazlarsa gidecekleri yol budur. Peki durdurulabilecekler mi? Kendileri durmazsa, hayır. Trump, Netanyahu’nun kontrolünden çıkmazsa kesinlikle hayır.

ABD Dışişleri Bakanı, İran’a saldırının ardından “Dünya dünden daha güvenli” demiş. Palavra. Dünya, Trump’ın ikinci başkanlığı döneminde her gün bir önceki günden daha güvensiz. Dünyanın geri kalanı da her gün bir öncekinden daha çaresiz. Sadece İslam dünyası değil, hepsi...

Bundan sonra bütün dünyanın huzuru, güvenliği ve onuru İsrail’in hedefindedir. Trump ve Trump gibiler var olduğu müddetçe bütün ülkelerin hukuku tehdit altındadır, liderlerin onuru da çiğnenmeye devam edecektir.

İki berbat adam tek kale maçı sevdiler ve herkesin ayağına basmaktan çekinmeleri için sebep yoktur. Ülkeleri susturdular, uluslararası kurumları da denklemden çıkarıyorlar. Birleşmiş Milletler’i unutturdular, Filistinliler’in haklarını 75 yıldır takip eden UNRWA’yı neredeyse bitirdiler. Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu’nu hesaba bile katmadılar. Uluslararası Adalet Divanı’nın ve Ceza Mahkemesi’nin ipi de yakındır, çekilir.

Bu kurumları Gazzeliler ya da İranlılar kurmadı. Hepsini, bugün ABD’nin yaptıklarına karşı elleri bağlı bekleyen Avrupalılar inşa etti. Batı’nın güvenliğinin teminatı olan sistemin kurumları şimdi birer birer çöküyor. Değerler ise zaten unutuldu.

Mesele artık Gazze, Lübnan ya da İran değildir. Mesele, dünyanın kuralsızlığa mecbur bırakılmasıdır. Yeryüzünün baştan sonra Vahşi Batı’ya dönüştürülmesidir.