Mustafa Karaalioğlu
Her zaman adaletsiz ve kuralsız olan dünya, son birkaç yılda iyiden iyiye topyekün Vahşi Batı sahnesine dönmüş bulunuyor. Birleşmiş Milletler sonrası düzende nispeten engellerle karşılaşan ‘yapanın yanına kâr kalma pratiği’ bugün artık engelsiz şekilde genel uygulama halini almış bulunuyor. Bu yeni duruma bizatihi kendisi de bir kural tanımaz olan ABD’nin, Rusya kaynaklı hamlelere nasıl cevap vereceğini bilememesi yol açtı. Önce, Rusya’nın sadece bir ‘gaz istasyonu’ olmasıyla teselli buldular; yani petrol ve doğalgaz bitince süperlikten eser kalmayacağını umdular. Bu teori kısa sürede çökünce şimdi sahada görülen telaş başladı…
Rusya’nın Kırım’ı ilhakı, Ukrayna’yı dilediği gibi karıştırması, ardından Suriye’de sistematik katliamlarla kendisine alan açması bile Batı’yı girdiği derin uykudan uyandıramadı. Ruslar, Londra sokaklarını Moskova banliyöleri gibi serbestçe kullanıp siyasi suikastlere başlayınca bu casus oyunu bütün Batı sistemi için onur kırıcı oldu. 14 Avrupa Birliği üyesi ülkeyle birlikte ABD, Kanada ve Ukrayna’nın ülkelerindeki Rus diplomatlara kapıyı göstermesi, bardağı taşıran bu son damlanın sonucuydu.
***
Batı blokunun bu sembolik hamlesi Rusya’nın cesaretini kırmaya yetmez elbette ama ‘yapanın yanına kâr kalıyor’ siyasetine karşı demokratik dünyanın birşeyler yapması gerektiğini hatırlatmış gibi görünüyor. Brexit’le AB’ye veda eden İngiltere de, epeyidir Avrupa’yı adam yerine dahi koymayan ABD de birdenbire Batı ittifakı diye bir gücün varlığını fark etti. Sembolik ya da göstermelik olsa da birlikte hareket etmenin değeri anlaşıldı. Ve eğer bu ortak hareket kaabiliyeti sergilenemezse durumun daha da kötüye gideceği derinden hissedildi. Demokratik yönetimleri, açık toplumları bazen dijital imkanlarla, bazen de Ukrayna ve Suriye örneklerinde olduğu gibi sahada bırakılan boşluklarla kolaylıkla manipüle edebilen Rusya’nın bir gaz istasyonu olmanın çok ötesine geçtiği en azından anlaşıldı.
Yine de bu yeni durum, Rusya’nın pervasızlığının, ABD öncülüğünde eski ve bilinen pervasızlıkla yer değiştirmesi sonucunu doğurmamalı. Demokratik dünya güvende olmak istiyorsa bu sadece demokratik usullerle ve uluslararası hukukun diliyle mümkün olabilecektir. Suriye’de de, Filistin’de de ve mesela Arakan’da da…
Dolayısıyla, nasıl kriz anlarında İngiltere ve ABD birdenbire dayanışma ihtiyacı hissediyorsa Türkiye gibi kritik noktada bulunan ülkeler de denkleme dahil olmak zorundadır. Bu açıdan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın AB liderleriyle yaptığı zirve yerinde bir adım olmuştur. Sadece Türkiye için değil Avrupa Birliği için de…
***
Ankara, göçmen politikalarındaki inisiyatifi ve Suriye krizinin bundan sonraki sevk ve idaresindeki ağırlığı nedeniyle AB’nin bir hayli düşük seviyedeki dış politika kapasitesini artırma imkanına sahip bulunuyor. AB tarafı, Cumhurbaşkanı’na sunduğu çoğu demokratikleşme ve hukuk konularını içeren uzun listeyle üzerine düşeni yapıyor. Bunun gerekli olduğunu ve Türkiye’nin demokratikleşme dinamiği içinde anlamlı bir yeri bulunduğunu tekrara gerek yoktur. Ancak tam bu noktada bir şey daha gerekiyor… Hem demokratikleşme kalitesinin artması hem de AB’nin dış politika potansiyelinin gelişmesi için Türkiye’ye gerçek anlamla bir müttefik gibi davranılması kaçınılmazdır. Ev ödevi düzeninden karşılıklı işbirliği dönemine geçilmesi iki alanda da verimliği artıracaktır.
Türkiye için de AB için de ittifakın dilini doğrudan konuşmak bölge ve dünya siyaseti için en ideal ve faydalı iletişim yoludur.
Yazarlar
-
Erol KATIRCIOĞLUŞakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Karamsarlık yaymak’ 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm süreci komisyonuna dair 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTürkiye terörsüz olacak, bölünmeyecek.. Amenna.. Ya Suriye’den gelecek tehdit? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasBakü ve Erivan başardı, Türkiye kazandı 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazBöyle mahkemenin hükmüne adalet denir mi? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞŞimşek, ÖTV, cari açık ve gümrük birliği 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİYargıda yine mi temizlik başlamış? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURÜzgünüm, kimse Türkiye’yi bölmek istemiyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
4.08.2025
2.08.2025
21.07.2025
17.07.2025
14.07.2025
13.07.2025
26.06.2025
23.06.2025
21.06.2025
8.06.2025