Nabi YAĞCI-Taraf Yazıları
Yazıyoruz diye her şeyi bilmek, her şeye bir yanıtımızın olması gerekmez ama zaman zaman kendimi bu duyguya kaptırmış olarak yakaladığım oluyor. Yani her şey benden soruluyormuş gibi. Oysa yorumcuları son MİT-Emniyet-İktidar tartışması fena yakaladı. Yapılan yorumların hiçbiri “işte kavganın nedeni tam olarak bu” dedirten netlikte olmadı. Galiba en ağırlık kazananı, kavgayı Gülen Cemaati ile İktidar arasındaki kapışma olarak gören yorumlardı.
Aslında bir olayın ille de tek bir nedene indirgenmesi gerekmez. Karşı karşıya kaldığımız bu son durum da sanırım buna bir örnektir; zira bir sonucun birden çok nedene bağlı olarak doğması veya bir nedenin bir biriyle çelişik birden fazla sonuç doğurması hayatta az karşılaşılan bir durum değildir.
Ne var ki, insanlar rahatlarına düşkün mahlûklardır, belirsizliği sevmezler o yüzden aşkta bile bir kimya, bir matematik ararlar. Ama fazla didikleyenlerin aşkı ıskaladıkları, kimyalarını bozdukları da bir gerçektir. Aslında bu durum insan doğası açısından bir paradoks, zira insan doğası diye değişmez bir doğa yoktur; kendisi belirsizlikler toplamı olan insan karşılaştığı durumların ille de belirli olmasını istemek gibi bir paradoks içindedir. Böyle olması kötü değildir aslında aklı geliştirir eğer akıl takıntı haline getirilmez, ona tapılmazsa...
Bir ülkede “Ne oluyor” sorusu çok soruluyorsa, şimdi bizde olduğu gibi, o ülkede yönetim tarzı saydam değildir demiştim, zira halk olan bitenin dışında demektir bu. İster derin olsun ister sığ, işler devlet katında kotarılıyordur, alt kattakiler ise kendi işinde gücündedir. Ne var ki üst kattaki her kavga asıl alt kattakilerin başında patlar. O nedenle bizlerin “Ne olmalı” sorusunu sıklıkla hatırlamamız ve hatırlatmamız gerekli. Aksi halde insan yazarken kendini pasif bir gözlemci, aktarıcı gibi, hatta yalnız o kadarla kalsa iyi, piyon gibi hissediyor. Reyting peşinde olan bir televizyon programında program yöneticisi tarafından kavgaya tutuşturulan ama bunun farkında olmayan konuşmacılar gibi. Dahası bir sürü spekülasyonu piyasaya sürerek farkına varmadan ortalığın toza dumana boğulmasına katkı yapmış olunuyor. Sonunda okurlar da polisiye dizi heyecanına kapılıyor, bu tarza alışıyor ve heyecan ve merak dozu yüksek yazılar arıyorlar. Ya da polemik tarzı yazılar her zaman okuyucuda kolaycı bir damak zevki oluşturuyor ve bağımlılık yaratıyor. Özellikle bizim sol kesimde bu hastalık hayli yaygındır.
“Ne olmalı” sorusu sorulmuyorsa bunun diğer anlamı gelecekle ilginin azalmakta oluşudur. İnsanlar gelecek üstüne fazlaca kafa yormuyorlar, olanın kuyruğunu kovalıyorlar demektir. Türkiye’nin şu anki hâli gibi. Göreceli ekonomik iyilik ya da istikrar Türkiye’ye, çözülmemiş sosyal ve siyasal problemlerine hızla el atma fırsatı veriyor ama bu görülmüyor, oysa ekonomik istikrar sonsuza kadar sürmez.
Görüyoruz işte her gün bu yapının bir yerinden çatırtı duyuluyor, bina eskimiş yenilenmek istiyor.
Önce asker siyasete öylesine açık müdahalelerde bulundu ki askerî vesayet çıplak biçimde açığa düştü ve yargı konusu haline geldi. Eski bir Genelkurmay başkanının “terör örgütüne üyelik” iddiasıyla tutuklu olması artık bizlere olağan gelmeye başladı. Önemli sayıda emekli ve muvazzaf subayın içeride olması, işin ucunun başka yerlere, terörle ilgisi olmayan Nedim Şener, Ahmet Şık’a uzanmış olması da öyle. Bu genişlikte ve siyasi ağırlıkta bir davanın nasıl çözülebileceği sorusunu sormuştum. Doğrusu bugünkü yasal mevzuat içinde bu sorunun bende bir yanıtı yok. Sönümlenerek sona ermesi oldukça güçlü ama kötü bir olasılık. Uzun tutukluluk halini düzeltecek bir mevzuat değişikliği sonucu tutuklular serbest kalarak dava unutulmaya terk edilmek istenebilir. Bu dahi kolay bir iş değildir. Türkiye’de zaten çürük olan siyaseti iyice çürütür bu durum.
Askerî vesayetin bittiği değil ama sönümlenmeye girdiği bir sürecin ardından bu kez de diğer devlet kurumlarının vasilik kavgası patladı. Bünyemizdeki hastalığı görebilmek için acaba başka ne gibi sihirli işaretlerin olması gerek?
Devlet ve siyaset kurumları baştan aşağıya yenilenmek zorunda. Aksi halde her gün bir yeri patlayan bu bina uyduruk payandalarla ayakta tutulamaz artık.
Öyleyse “Ne olmalı?”
Yeni sivil ve demokratik bir anayasa olmalı. Ama sahiden yeni!
Yazarlar
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.05.2012
3.05.2012
30.04.2012
28.04.2012
26.04.2012
23.04.2012
21.04.2012
19.04.2012
16.04.2012
14.04.2012