Namık ÇINAR
Genelkurmay’ın “İrtica ile Mücadele Eylem Plânı” adıyla bilinen “Harekât Emri” taslağını hazırladığı iddiası ile yargılanması hâlen süren, ama bu ara “Balyoz davası”nda da suçlu görülüp on altı yıl hapsine karar verilen Silivri tutuklusu Dz. P. Kur. Alb. Dursun Çiçek’ten uzunca bir mektup aldım. İlâve olarak, elinde ne belge varsa bir CD’ye yüklemiş, onları da göndermiş.
Masumiyetini haykırarak uçan kuştan bile medet umar bir noktaya gelmiş olduğunu duyumsayıp da etkilenmemek ve tabii ki üzülmemek elde değil doğrusu.
“Harbiye’den mezun olmuş aydın ve eski bir subay olarak, çok farklı ve özgürlükçü görüşleri savunan bir köşe yazarı” olduğumu söyleyerek beni övmekle beraber, “en büyük haksızlığı ve yargısız infazı yapan bir gazetede yazdığımı” eklemeyi de ihmal etmemiş.
Taraf’la ilgili kanaatleri elbet de doğru olamaz. Benim gazetem, çıktığı günden beri korkusuzca gerçeğin peşinde. Yazmaya başladığımın ilk günlerinde, sadece sövgü mesajları aldığımı söylemiştim de,“demek iyi yoldasın, çünkü doğruları söylemenin belirtilerinden biri de budur”, demişti Ahmet Altan. Ama şimdi konumuz bu değil.
Dursun Çiçek’in yazdıkları ve belge diye gönderdiklerinin hukuki tahlillerine kalkışmak benim işim ve harcım olamaz. Ne savcı ya da yargıç, ne de polisim çünkü ben. Türkiye’nin doksan senedir, hemen her hususta olduğu gibi, yargısal alanda da ilkel bir ülke olduğu bilgisi yeni bir şey değil ki. Kimbilir ne düzenbazlıklar ve haksızlıklar yapılmıştır, yakınılan o yargısal süreçlerde.
O yüzden, bu davalara endekslenmiş gibi duran şu mahut “militarizm sorunu”muzun çözülüp de, demokratik bir düzlüğe çıkamayacağımızın kaygısını taşıdım durdum hep, tâ başından beri.
Saçından tırnağına kadar kaçınılmazlığına inandığım ordu reformunun, yargıda süren hırsız-polis oyunlarına kurban gitmesine daima karşı çıktım. Faşizan tasarruflarıyla halka kök söktürenlere hak ettikleri cezaları ödetmekten öteye gidemeyen şimdiye kadarki yöntem, sistemi değiştirmekten daha önde gelen bir şey değil, benim için.
Ko varsın bunun yerine, reformlar yapılmış olsa ve olumlu sonuçları da tüm topluma ve Silahlı Kuvvetler’e yansısaydı da; darbecilik çizgisini hâlâ bir matahmış gibi sürdürenler, utançtan insan içine çıkamayacak hâle gelselerdi, daha iyiydi.
Ne ki, bunların hiç biri yapılmadı. Tv’lerde ve gazete köşelerinde sadece çan-çan-çan diye çene patlatıldı, o kadar.
Kimi aklı evveller de, havaya yapılan bu konuşmalara suya yazılan bu yazılara bakıp, her işin olup bittiğini sandılar. Oysa bunların çoğu, yüz sene önceki “Hürriyetin ilânı”ndan beri, ortamını bulunca telâffuz edilebilen şeylerdi.
Darbelerin halka karşı işlenmiş ihanetler olduğu duygusunu veren bir iklim, yalnızca politik retoriklerle değil yasalarla da yaratılabilseydi, bu işlerin asıl tezgâhçıları olan generallere sadakat, belki de hakikaten masum olmalarına rağmen Dursun Çiçek ve daha nicelerinin mektup ya da savunma metinlerine sinmez, cezalandırılmayı göze alacakları bir dayanışmaya da itilmezlerdi.
Ah! o Genelkurmay’ın, Kuvvet ve Ordu Komutanlıkları’nın karargâhlarındaki duvarların dili olsa da konuşsa diye iç geçirmek yerine, keşke boşu boşuna ceza almalarını önleyecek bir atmosfer oluşturulabilseydi de, oralarda görev yapmış subaylar anlatsalardı her bir şeyi.
Nasıl ki AKP iktidar olunca irticanın hortlayacağı endişesi kof çıktı ise, yapılacak reformlar sayesinde darbeci generallerin uygarlık ve askerlik anlayışlarının da kof oldukları ortaya çıkacaktı.
Lâkin bunun için hiçbir yapısal gayret gösterilmedi. O yüzden bütün ordu kendi içine daha da kapanarak, izole bir beklentiye sürüklenmiş oldu.
Bu ordu netice olarak elli senedir darbe yapmakla marufken, sütten çıkmış ak kaşık havalarındaki generallerin oyununa gelerek “biz” diye kenetlenip savunmalar kurgulamak, milletin zekâsıyla alay etmeye girer.
Hâlbuki benim açımdan Dursun Çiçek gibiler, darbe düzenleyicilikleri bakımından zurnanın son deliği sayılmalıdırlar.
Ama onların henüz tesirini yeterince görmedikleri şey, verilen cezalar kesinleştikçe ve bu işlerdeki sorumluluklarını iyi bildikleri generallerin dışarılarda ellerini kollarını sallayarak dolaştıklarını duydukça, ağızlarındaki baklaları çıkarmamanın giderek daha da koyacak olduğudur.
Ayrıca belirtmeliyim ki, bana gelen mektuptaki CD’de görünen “İrtica ile Mücadele Eylem Plânı”mahiyetindeki “Harekât Emri” eğer suçlanan belgeyi ifade ediyorsa, savcı ve yargıçlara derim ki, ıslak mıydı kurumuydu diye altındaki imza ile boşuna vakit öldürmeyiniz. Çünkü böyle bir harekât emri olmaz, olamaz.
Askerler, talimname kavramı olan “koordineli” sözcüğü varken, “senkronize” diyerek su balesi diliyle konuşmazlar. “İrticai unsurlar” dururken asla ve kat’a “irticacılar” lâfını etmezler.
“Ast birliklere görevler”ini tevdi etmeyen bir “İcra” maddesi olmaz. Aksi hâlde icrai bir faaliyet yürütülemeyecek demektir. Harekât emrini müteharrik kılan işte bu icra maddesi ve ast birliklere verilen görevlerdir. Başka türlüsü, işin tabiatına aykırıdır.
Ana başlıklarından olan “İdari ve lojistik hususlar” ile “komuta ve muhabere”si bulunmayan bir harekât emri, beş duyusu eksik bir insana ya da gazetecilik mesleğinde “5” yerine “3N1K”denmesine benzer.
Böyle bir metinle Harp Okulu yahut Harp Akademisi’nden değil subay veya kurmay, adamı onbaşı olarak bile mezun etmezler.
Bu kafayla giden yargı, korkarım ki asıl suçluları göremeyecek ve askerî vesayetin de aklanmasına yol açacaktır.
[email protected]
Yazarlar
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.05.2022
24.03.2022
6.02.2016
30.05.2016
24.05.2016
13.05.2016
10.05.2016
8.02.2016
3.02.2016
29.04.2016