Namık ÇINAR
Ya da, bu denli çok AVM yapma manyaklığının sebebi ne?
Çünkü AVM, arsa/inşaat rantiyesi ile işbirliği içinde olmak suretiyle aniden çıkagelen küresel markalar tarafından, hani çocukken seyrine doyamadığımız bir karınca yolu gibi kendiliğinden, yüzlerce yılda oluşmuş geleneksel “çarşı”nın ele geçirilmesi operasyonunda kullanılan bir “darbe” aracı olmuştur.
Bu özelliği bakımından emperyalisttir.
On beş yıl boyunca İstanbul’un en popüler beş AVM’sinde işyerlerim oldu benim. O yüzden bu işletmelerin ciğerini bilirim.
İlk açıldıklarında sayıları üç beşken, hem geleneksel piyasanın kendisine çekidüzen vermesi için örnek olmaları, hem de rekabeti kamçılamaları açısından pek fena gözükmüyorlardı.
Ne ki, uyuşturucular da sanırım böyle bir şeydir; acıdan önce haz verirler.
Bunların temel sömürgenlik stratejisi, kentin çarşılarına gökten zembille inmek şeklinde müdahil olmalarıdır.
Yani mevcut piyasaların erişemedikleri yerleri tıkamak ya da yeni yerleşimlere hayat vermek üzere değil, doğrudan doğruya o çarşıların kalbine çöreklenerek, onların yerlerini almayı hedeflemişlerdir.
Bu anlamıyla emek ve rekabetle değil, piyasayı tıpkı bir terörist gibi ele geçirmeyi seçmişlerdir.
Yenilikler, uygar ülkelere o toplumların yapısını yırtmadan ve canlarını yakmadan nüfuz ederler.
Hükümetler de zaten bunları gözetmek ve düzenlemek için vardırlar. Yahut da kimin hizmetindelerse, onun borazanını çalarlar.
Yani amaç vahşete dayalı bir sömürüyse, turnusol kâğıdı ona göre renk verecektir.
Dünya ekonomisinin egemeni olan Batı kapitalizmi, Doğulu kalmakta ısrar eden ülkelerde, en azından“güven”in her an yok olabileceği endişesiyle, ticari birlikteliklerini uzun vadeli değil, kârların yıkıcı bir hızla ve bencilce realize edildiği ilişkiler bağlamında ele almaktadır.
O yüzden, anlayış beklemek onlardan umacağımız değil, asıl olarak kendimizin üreteceği iklimle sağlanabilecek bir şeydir.
Esasında AVM’lerin, gündelik toplumsal hayatın meselâ Amerika gibi tarihsel derinliklerden beslenmeyen “yeni dünya”larda vücut bulması, boşuna olmamıştır.
Uçsuz bucaksız genişliklere yerleşmiş ora insanları, bir paket kibrit gerekse, on km. yol gitmeye mahkûmdurlar.
Soluk alıp veren sokakları caddeleri yoktur ki, bakkal nedir bilsinler.
Binlerce ufarak yerleşimden müteşekkil o zengin halkın tüketim çılgınlığı, zaten kendiliğinden oluşmuş dükkânlarla karşılanmaya da yetmez.
Kaldı ki, rekabetçi açık pazar ekonomisine dayanmayan türden bir kapitalizm, tepeden inmeci bir plânlama yapmak varken, işleri hiç oluruna bırakır mı?
Ama aynı şeyi, hiç değilse kentsoylu bir yaşam bakımından, Avrupa ülkelerinde görmek mümkün değildir.
Paris’in Saint-Germain’inde üç yüz senedir yaşayan kırk metrelik bir dükkânı, yasayla bile değil, toplumsal kültürle korurlar.
Bana sorarsanız Emek Sineması, daha önce benim çocukluğumun Galatasaray’ındaki filateli dükkânları da yok olduğu için kapanmıştır.
AKP’nin “yedirmeyecek” olduğu da Başbakan’ın kendisi değil, Beyoğlu’nun profiterolüyle ünlü İnci Pastanesi olmalıydı.
İşte şimdi Taksim Gezi’de olup bitenler, bu bağnaz gidişata dur demek isteyen genç filizlerin uç vermesinden başka bir şey değildir.
Bugün Türkiye’de 100’ü İstanbul’da olmak üzere 300 tane AVM vardır ve arkası da hızla gelmektedir.
Gelin görün ki, bu AVM’lerin hepsi de birbirinin aynısıdır. Çünkü o piyasa 100-150 kadar markanın tekelindedir. Aralarına girmek mümkün olmaktan çıktığı için, her yerde sadece onlar vardır.
Türkiye’nin neresinde olursanız olun, bir giysi mi alacaksınız, giderek onlara mahkûmsunuzdur.
Canınız kahve mi çekti; artık fincan da yok ya, kâğıt bardakta Amerikan kahvesi içeceksinizdir.
AVM’ler, perakende sektöründe sermaye temerküzünü belli ellerde toplamak ve dışarıda kalanların tasfiyesini sağlayarak veya etkinliğini kırarak, bu alanın tekelleşmesine hizmet için vardırlar.
Nitekim, dünyada 16 bin tane kâğıt bardaklı kahve dükkânı olan Amerikalı büyük patron, Türkiye tekelini verdiği Kuveytli bir şeyhin dükkân açılışına geldiğinde, Ortaköy Camii’nin siluetini arkasına alarak “ilk 100 dükkâna kadar para kazanılmaz” demişti.
Ve şimdi o Arap şeyhi, her AVM’de 15-20 dükkân kiralayarak; birini kahveci, diğerlerini de elindeki 70 kadar harcıâlem Amerikan hazır giyim markasına dükkân yapmaktadır.
O yüzden mağazaların çoğu, ya yabancıların kapitalde işbirlikçisi, ya da onların ürün bayisidirler.
Bu nedenledir ki, ekonomideki işlevi böyle olan bir başbakanın, siyasetinin doğasına denk düşen monark karakterli bir başkanlık istemesi de normal karşılanmalıdır.
Türkiye’nin “ancien régime” sorunlarını kendi mağdurluk çizgisi ötesinde algılayıp aşamadığı için, gerici bir unsur olmaktan kendisi de kurtulamayan Başbakan, henüz vakit varken, umut etmek istediğim bir AKP aklıyla mutlaka denetim altına alınmalıdır.
@cinarnamik
http://www.taraf.com.tr/namik-cinar/makale-avm-lere-neden-bu-kadar-asiklar.htm
Yazarlar
-
İbrahim KirasOrtada aslında bir ‘plan’ yok 2.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTrump kuzulara şah olunca… 2.10.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanTrump’ın Gazze Planının Ak Parti çevresinde yarattığı derin çatlak 2.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsıl sorunumuz TL değil dolar enflasyonu 2.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplumun İnşası İçin Meclis Adım Atmalı: Yasa Çıkarmalı, Komisyon Öcalan’ı Dinle 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.05.2022
24.03.2022
6.02.2016
30.05.2016
24.05.2016
13.05.2016
10.05.2016
8.02.2016
3.02.2016
29.04.2016